Oğan’ın tercihi: Türkiye’de milliyetçilik var mıydı?

Abone Ol
Oğan’ın siyasi tercihi açık biçimde 14 Mayıs’ta yükselenin milliyetçilik olmadığı bir kez daha göstermiştir. Bu açıdan belki de sorun; Türkiye’de kuramsal açıdan siyaseten milliyetçiliğin olmadığıdır. 14 Mayıs seçim sonuçlarında; MHP’nin beklenin üzerinde yüzde 10’u geçmesi, Cumhurbaşkanı adayı Sinan Oğan’ın yüzde 5’in üzerinden oy alması -buna İyi Parti’nin yüzde 10’a yakın oyu da eklenebilir-, yorumcuların çoğunu “milliyetçilik yükseldi” ortak keseninden buluşturdu. Ve milliyetçi oy yüzde 25 yorumu yapıldı. Peki bu ne kadar gerçek? Gerçekten yükselen milliyetçilik mi? Bu soruları sorma nedenim dün Cumhurbaşkanı adayı olarak yüzde 5’in üzerinde oy alan Sinan Oğan’ın Cumhur İttifakı’nı daha doğrusu Erdoğan’ı destekleme kararıdır. Bu kararı tartışmadan önce yukarıdaki iki soruya cevap verelim. Gerçekten 14 Mayıs sonuçları bize milliyetçiliğin yükseldiğini mi gösterdi? Açıkçası bu sorunun cevabı “hayır”dır. 18.yüzyılda ortaya çıkan, 19. yüzyılda ideolojik forma ulaşan ve bu yönüyle modern bir ideoloji olan milliyetçilik en basit biçimde; toplumdaki bireyler arasında ortak bağlar (dil, kültür, tarih) olan, ulusal çıkarları önceleyen, toplumdaki üst kimliğin kuşatıcılığında toplumu bir arada tutma ve diğer ülkelerden üstün tutma hedefine dayanır. Oysa Türkiye son 10 yıl içinde toplumu bir arada tutan ortak paydalar bağlamında ikiye bölünmüş, kutuplaşmış bir toplumdur.
Türkiye’de milliyetçilik yükselmedi. Belki de kuramsal olarak o da siyaset gibi hiç olmadı. Sinan Oğan’ın kararını Atatürk milliyetçiliği gibi söylemlerle meşrulaştırması ise bizim sadece tarihi değil kavramları da yeni baştan üretmemizi zorunlu kılıyor
*** Dahası siyasi iktidar, toplumsal mühendislik ile geçmişten farklı bir tarih anlatısı, yeni bir vatandaş tipolojisi inşa etmekte ve bunu da “yerli ve milli” olarak sunarak; kendilerinden farklı olan herkesi öteki, hain ilan ederek dışlamaktadır. Türkiye’de milliyetçilik, ideolojik olarak iktidar, devlet eklemlenmesi ile “ümmetçilik” temelinde yeniden inşa edilmektedir. Bu açıdan Türkiye’de kendilerine milliyetçi diyen partiler, ülkücüyüm diyen parti ve kişiler olsa da, bu Türkiye’de evrensel ölçüde bir milliyetçiliğin örgütsel ve kurumsal varlığını göstermez. Kendini milliyetçi tanımlayan MHP’nin devlet kurumları başta olmak üzere eğitimden kamusal alana kadar yayılan bu muhafazakârlaşma ve ümmetçilikle ilgili bir tepkisi var mı? Açıkçası ben bilmiyorum. Okullarda Andımızın kaldırılmasına kamusal alanda tepki verdi ama sonuç alınabilmiş değil. MHP’nin AKP ile kurduğu ortaklık esas olarak “Anti-Kürt” ortaklığıdır ki, buna milliyetçilik denebilir mi, emin değilim. Evet, Türkiye’de milliyetçilik yükselmedi. Belki de kuramsal olarak o da siyaset gibi hiç olmadı. Sinan Oğan’ın kararını Atatürk milliyetçiliği gibi söylemlerle meşrulaştırması ise bizim sadece tarihi değil kavramları da yeni baştan üretmemizi zorunlu kılıyor O yüzden, 14 Mayıs seçim sonuçları bize Türkiye’de yükselenin milliyetçilik değil “yabancı düşmanlığı” olduğunu söylüyor. Başta Suriyeliler olmak üzere başka ülkelerden denetimsiz biçimde ülkeye girene ve ülkenin her yerine dağılan bu yabancılara karşı açık bir ötekileştirme söz konusudur. Bunun ekonomik nedeni olabilir, bunun demografik nedeni olabilir, bunun farklı nedenleri olabilir. Ki bunların her biri önemlidir ve çözüm üretilmelidir.
Oğan’a destek olanlar eğer, sığınmacıların geri gönderilmesini, laik, demokratik bir Türkiye istiyorlarsa bu ancak, 28 Mayıs’ta sandığa giderek, gitmeyen arkadaşlarını da sandığa götürerek Kılıçdaroğlu’na oy vermelerini sağlamakta olabilir.
*** Ama burada temel sorun, siyasi olarak buna karşı çıkan Sinan Oğan’ın bütün bunlara yol açan, “Suriyelileri göndermeyeceğiz” diyen Erdoğan’a destek olmasıdır. Sinan Oğan’ın Erdoğan’ı destekleme tercihi, 14 Mayıs’ta kendisini destekleyenler arasında sığınmacılar konusu başta olmak üzere hiçbir ideolojik bir ortaklık olmadığını göstermiştir. Oğan’ın bu tercihi açıkça ifade edelim ki, siyasi ilkeden hele hele milliyetçilikten, Atatürkçülükten uzak bireysel faydacılıktan başka bir anlam taşımamaktadır. Oğan’a destek olanlara Oğan’ın desteklediği Erdoğan ne gibi vaatler verebilir? Sonuç olarak Oğan’a destek olanların bir kısmı sığınmacılar konusundaki tepkiler yüzünden oy verdiyse de, önemli bir kısmı aynı zamanda tek adam rejimine itiraz eden, seküler, laik kesimlerdir. Aynı şekilde devlet denetiminde bir ümmetçiliği kamusallaştıran Erdoğan’ın bu seçmen grubuna da vereceği bir şey yoktur. O yüzden Oğan’a destek olanlar eğer, sığınmacıların geri gönderilmesini, laik, demokratik bir Türkiye istiyorlarsa bu ancak, 28 Mayıs’ta sandığa giderek, gitmeyen arkadaşlarını da sandığa götürerek Kılıçdaroğlu’na oy vermelerini sağlamakta olabilir.