Loading...
Nedir bu uluslararası ekokırım suçu?
Ülkemiz için bu kavramın tartışılması önemli. Çünkü sadece geçtiğimiz birkaç ay içerisinde siyanür dökülen nehirler, yanan orman arazilerine inşa edilen oteller derken çok fazla ekokırım konusuyla karşılaştık.
Son yıllarda sıklıkla duymaya başladığımız bir başka kavram “ekokırım” terimi. Bir süredir dünyada tartışılan bu kavram ülkemizde de yakın zamanlarda duyulmaya ve tartışılmaya başlandı. 2000’li yılların başında yasal bir suç haline gelmesi tartışması başlasa da 2010 itibariyle bir artış olduğunu görüyoruz.
Kabulü henüz tartışmaya açık olsa da “orta yol” denebilecek bir hukuki tanım yapıldı. Bu tanıma göre “çevreye ciddi, yaygın veya uzun şekilde önemli zararlar veren yasadışı veya olası kast ile işlenmiş eylemler” ekokırım suçunu oluşturur. Yeni bir suç türü uluslararası alanda karşımıza çıkmış oluyor.
Uluslararası Ceza Divanı’nın yargılaması söz konusu olabilir mi tartışmaları bir süredir yapılmaktaydı aslında. Bu mahkeme uluslararası statüye sahip ve burada çok önemli suçların yargılanması aslında öngörülüyor. Bu çok önemli suçlara örnekler soykırım ve insanlığa karşı suçlar verilebilir. Hali hazırda da ciddi bir ekolojik krizin içinde olduğumuz ve altıncı yok oluş olarak nitelendirilen dönemden geçtiğimizde bilimsel veriler ışığında değerlendirildiğinde ekokırım konusunun da bu mahkemenin yargılaması kapsamında görülecek derecede “önemli” bir suç olduğunu düşünmek pek mantıksız olmaz.
Şirketlerin, insanların doğaya karşı işledikleri suçların artık bu kapsamda cezalandırılabilmesinin önü açılabilir. Bu suçların tüm insanlığı etkilediği aşikar ve bu nedenle de Ceza Divanı’nın bu konuda bir yargı yetkisine sahip olması aslında önemli ve mantıklı. Ancak kendisinin yargı yetkisini veren Roma Statüsünde bu suç yer almadığı için yargılama yapılamıyordu. 2016 yılında mahkeme bir metin yayınladı ve doğal kaynakların aşırı kullanılması, yasadışı topraksızlaştırma ve çevresel felaketlere neden olan eylemleri de artık yargılayacağını açıkladı. Bunu da insanlığa karşı suç içerisinde gördüğü açıkladı. Henüz böyle bir yargılama olmadı ve sonuçlarını görmedik. Bu arada Roma statüsünde halen yazmadığı için bu konuda tartışma var ve statüye de ekleneceği düşünülüyor. Bu konuda hukuki çalışmalar da halen devam ediyor.
Ülkemiz için bu kavramın tartışılmasının özellikle önemli olduğunu düşünüyorum. Çünkü sadece geçtiğimiz birkaç ay içerisinde siyanür dökülen nehirler, soyu yok olma tehlikesi ile karşı karşıya olmasına rağmen avcılık süjesi haline gelen canlılar, yanan orman arazilerine inşa edilen oteller derken çok fazla eko kırım tartışmasını ortaya çıkarabilecek konu ile karşılaştık. Ekokırım suçunu işleyen kişi ve şirketlerin finansmanını kesmenin en önemli adımlardan biri olduğu düşünülüyor. Bu finansman bankalar tarafından yapılıyor ve eğer bir proje ekokırım projesi olursa finanse edenler de bunun bir parçası olacak. Bankalar da daha baştan bu projelere kaynak sağlamayacak aslında bu çekince ile. Bu nedenle ekokırım suçunun bu kadar üst seviyeden tanımlanması çok önemli. Ulusal mevzuatımızda da buna yönelik değişiklikler göreceğimizi düşünüyorum.