Loading...
Bundan önceki seçimlerin akıbeti Erdoğan’ın karşısında kim olursa olsun fark etmezdi. Kırılma noktası karşı olanların iyi organize olduğu ama sandık güvenliği olmaması sebebiyle ve yasal düzenleme dışında YSK’nın kararlarıyla şaibeli bir şekilde kaybedilmiş olan referandumdu.Yetişme şekli, aldığı eğitim, uzun süre bürokrasi içinde görev alması sebepleriyle “devletçi” bir kişiliktir. Devlet işleyişini, gelenekleri, bürokrasiyi, bununla birlikte buralardaki boşlukları iyi bilmektedir. Seçildiği taktirde, mevcut cumhurbaşkanlığı sistemi ile en azından bir süre devleti, başkanlık ofisleri, oralardaki bürokrat ve siyasilerle birlikte yönetmek durumunda kalacağından bu işi, ittifak protokollerinde de belirtilen şekilde, yürütebilecek gerekli siyasi, mali bilgi ve birikime sahip bir kişidir. Özellikle mali ve ekonomik konularda; bütçe, mali disiplin, kamu maliyesi, piyasa düzenlemeleri ve kontrolleri, makro ekonomik dengelerin gözetilmesi gibi konularda doğrudan etki yapacak çok iyi yetişmiş bir hesap uzmanıdır. Hakkında temcit pilavı gibi toplumun önüne sürülen SSK’yı zarara uğrattığı, hatta iflas ettirdiği şekildeki safsatanın aksine devletin yetiştirdiği başarılı bir bürokrat olarak, devlet yönetimini millet yararına yapacaktır. SGK siyasi iktidarların emrinde, siyasi hesaplar ve içinden çıkılamaz ekonomik şartlar dahilinde “görev zararı” ile çalışan bir kurumdur. Geçmişte de böyledir, bugün de böyledir. Seçim kazanıldığı taktirde, öncelikle mevcut sistemin zararlarının ve mahsurlarının kontrol altına alınması; devletin devamlılığı sağlanırken yeniden parlamenter sisteme geri dönüş, yeni anayasa, yasalar, düzenlemeler ile devletin ve ona bağlı ülkenin yeniden restorasyonu gerekecektir. En başta yargının tarafsızlığının ve bağımsızlığının gerçek anlamda hayata geçirilmesi, bozulan ekonomik dengelerin yerine oturtulması, ekonomik krizle geçim sıkıntısına düşmüş toplumun başta ücretliler olmak üzere geniş kesiminin, özellikle açlık sınırındaki yoksulların durumlarının düzeltilmesi, bu konuda acil yardımların yapılması, dezavantajlı gruplara, kadınlara yönelik pozitif yasal düzenlemelerin yapılması, doğru para politikalarıyla döviz dalgalanmalarının önünün alınması, enflasyonun önlenmesi, doğru mali politikalarla mali disiplinin sağlanması, iç ve dış borçların düzene sokulması, ülkedeki gelir adaletsizliğine çare olacak vergi düzenlemelerinin hayata geçirilmesi, geçmiş dönemde haksız edinilmiş kazançların yeniden topluma kazandırılması, yurt dışına çıkanların geri getirilmesi, yolsuzlukların önlenmesi; daha burada say say bitmez bir sürü düzeltici/düzenleyici politika ve eylemlerin zaman kaybetmeden başlatılması ve sonuca ulaşmasının takip edilmesi gerekmektedir. Yasal ve parlamenter süreçler sürerken bu işlerin tarafsız, adil, demokrat, devletçi, milletçi, cumhuriyetçi, soğukkanlı, müzakereye açık, şeffaf, güvenilir bir cumhurbaşkanı tarafından sürdürülmesi gerekecektir. Kılıçdaroğlu tüm bu özellikleri şahsında toplayan bir liderdir. Kılıçdaroğlu bugüne kadar sergilediği ılımlı, olumlu, uzlaşmacı, kapsayıcı tavrıyla ülkede herkesi temsil edecek yeteneği ve özellikleri olan bir Cumhurbaşkanı adayıdır. Son olarak hicap duyarak söyleyeceğim, Kılıçdaroğlu’nun Alevi kökenli olmasının seçilmesi önünde önemli engel olduğu argümanına karşı, devlete ve topluma ait hasletlerin ortadan kaldırılmaya çalışıldığı noktada, geçmişten bugüne taşınan bu ayrımcı, ırkçı, korkak, insan olmaktan uzak, gerici söyleme karşı itiraz etmek gerektiğidir. Türkiye Cumhuriyeti etnik zenginliğe sahip, köhnemiş bir imparatorluk bakiyesi olarak, bir ulusal bağımsızlık savaşı sonucu kurulmuş, Atatürk’ün “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir” sözüyle özdeşleşmiş, ortak, eşit vatandaşlığa dayalı bir ülkedir. Kılıçdaroğlu Horasan’a dayanan kökeni, geçmişi, ailesi ile ilgili defalarca açıklama yapmış olmasına, anayasal hakkını kullanmak suretiyle inancıyla ilgili konuya girmemesine rağmen, bilinçli olarak bu söylem topluma enjekte edilmekte, bazı muhalif partilerde ve hatta parti içinde bundan etkilenenler olmaktadır. Yanlış da olsa, sosyolojik olgu gerçekliği olan bir veridir; ancak bu seçimle birlikte bu ve bunun gibi, aynı zamanda Kürtlere ve ülkede yaşayan her tür etnik yapıya, Alevilere ve her tür inanca, toplumsal ve bireysel farklılıklara karşı ayrımcılığın ortadan kaldırılması daha önemli bir hedef olarak karşımızda duruyor. Bu özlenen, toplumsal barış, birlik, ortak gelecek konularında Türkiye’nin önünü açacak bir fırsattır. Kılıçdaroğlu bugüne kadar sergilediği ılımlı, olumlu, uzlaşmacı, kapsayıcı tavrıyla ülkede herkesi temsil edecek yeteneği ve özellikleri olan bir Cumhurbaşkanı adayıdır.