Dünyadan

Ne NATO’dan geçer Ne Rusya’dan: Rusya-Ukrayna Savaşı’nda Macaristan nerede?

Abone Ol
Aslen ‘anti-Sovyet’ söylemleriyle yükselen Orban’ın Macaristan’ı Rusya’nın AB’deki en yakın müttefiki haline getirmesi ise ilginç bir tezat. Bu noktada Orban’ın siyasi kariyerinin mutasyon geçirdiği gerçeği ise su götürmeyen bir gerçek. Avrupa güvenliği Rusya-Ukrayna savaşı ile tehdit altındayken müttefikleri kadar sert bir tutum benimsemeyen bir ülke var ki: Macaristan. Şubat ayı başında tam da silahlanma yarışının oldukça hız kazandığı bir dönemde Başbakan Orban Kremlin’e tepki çeken bir ziyarette bulunmuştu. Ziyareti Ukrayna karşıtı bir hareket olarak değerlendiren azımsanmayacak bir kesim varken Orban ulusal ekonomik çıkarların öncelikli olduğunu ve ziyaretin enerji ve ticaret konuları üzerine gerçekleşeceğini beyan etmişti. Görüşmenin jeopolitik çıkmazların gölgesinde kalacağı ise besbelliydi. Söylemeye gerek yok ki bu ziyaretten en çok rahatsız olanlar muhalefet kanadı ve ülkenin NATO ve AB ortakları idi. Geçtiğimiz ay Rusya-Ukrayna gerilimi yüzünden Orban’ın dış politikada manevra alanı oldukça daralmışken işgal öncesinde Rusya’ya yapılacak olan AB yaptırımlarına şiddetle karşı çıkmıştı. Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesiyle birlikte ise AB üye ülkelerinden gelen baskıların da etkisiyle AB’nin Kremlin’e karşı tüm yaptırımları destekleyeceklerini belirtmesi Macaristan’ın Rusya politikasında bir dönüm noktasında mı olduğu sorularını gündeme getirse de Orban akabinde Ukrayna’ya yapılacak olan silah sevkiyatının Macaristan-Ukrayna sınırından geçmesine izin vermemeye karar verdiklerini açıkladı. Macaristan adeta -Orban’ın hamleleri gereği- taraf seçmekte zorlanan bir müttefik. Aslen ‘anti-Sovyet’ hareketi ve söylemleri ile siyasi kariyerinde yükselen Orban’ın kendi görev döneminde Macaristan’ı Rusya’nın AB’deki en yakın müttefiki haline getirmesi ise ilginç bir tezat. Bu noktada Orban’ın siyasi kariyerinin mutasyon geçirdiği gerçeği ise su götürmeyen bir gerçek. BARIŞ MİSYONU? Orban ziyaretiyle ilgili kendisinin barış misyonu edindiğini söyleyerek gerilime ‘Macar modeli’ dediği bir çözüm önerisinde bulunmuştu. Buna göre “NATO ve Avrupa Birliği üyesi iken de Rusya ile karşılıklı saygıya dayalı mükemmel bağlar”[1] kurmaya dayanan aslen özellikle Ukrayna gibi jeopolitik açmazlar yaşayan bir ülke için derin bir ikilem içeren bir model.Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ise bu modelin dış politikada pek de isabetli bir ön görü olmadığının bariz kanıtı. Ancak Rusya’ya dair yapılan ilk isabetsiz dış politika öngörüsü bu değil… MACARİSTAN-RUSYA İLİŞKİLERİ Özellikle Rusya-Ukrayna hattındaki gerilimin arttığı dönemde Orban’ın söylemlerine bakılacak olursa ilişkilerde ulusal ekonomik çıkarlar ön planda tutulmakta. Tabi bunun en önemli sebebi Türkiye’nin de dış politika stratejisi üretmesinde karşısına çıkan en önemli faktör; Rusya’ya olan doğalgaz bağımlılığı ve olası doğalgaz yaptırımları. Öyle ki Orban’ın Rusya ziyaretini takip eden günlerdeDışişleri bakanı Szijjártó Euronews’e verdiği röportajda NATO’dan asker kabul etmeyeceklerini bildirdi.[2] Müttefik Polonya ve Romanya NATO’dan asker kabul ederken bakan açıklamasında NATO’nun askerlerinin hali hazırda Macaristan’da olduğunu, onun da Macar ordusu olduğunu belirtti.[3] ORBAN HÜKÜMETİ- RUSYA YAKINLAŞMASI  Orban döneminde yaşanan Macar-Rus yakınlaşmasının en göze çarpan sebeplerinden bir tanesi Orban’ın 2010 yılındaki seçim zaferi sonrası IMF ile artan gerginliğin de etkisiyle iktidara gelir gelmez hayata geçirdiği ‘Doğu’ya açılım’ (KeletiNyitas) politikası. Tasarlanan inisiyatif Macaristan’ın ekonomi temelli çok boyutlu dış politika izleme hedefini ortaya koyarken iki ülkeye siyasi, ekonomik, kültürel ve askeri birçok alanda iş birliği için elverişli bir zemin hazırlamıştır. Öyle ki bu dönemi takiben bir dizi ikili anlaşmalar imzalanmıştır. Bunlardan belki de AB’nin en çok tepkisini çekenlerden bir tanesi 2015 yılında imzalanan 12,5 milyar Euro değerinde nükleer santral kaynak tedariki anlaşmasıydı. Anlaşma Paks nükleer santralinin dört reaktörünün yeni iki reaktörle değiştirilmesini öngörüyordu.[4] Anlaşma  Rusya’ya olan enerji bağımlılığını arttırdığı gerekçesiyle Avrupa tarafından eleştirilere maruz kalsa da Macaristan-Rusya yakınlaşması Macaristan’ın ekonomide Batı/AB bağımlılığı ekseninden uzaklaşıp farklı pazarlara ulaşım hedefini gütmede yardımcı oluyordu. Tam da Doğu’ya açılım politikasının öngördüğü şekilde… İkili yakınlaşma dış politikada Sovyetler Birliği’nin çöküşü sonrası imaj tazelemeye ve Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinde nüfuzunu arttırmaya çalışan Putin’in Rusya’sı için de bulunmaz bir fırsattı.  Bu ülkeleri batı ile arasında tampon bölge gören Putin, bu ülkelerde NATO’nun etkinliğini azaltmaya çalışıyordu. Müttefiklerinin aksine Macaristan Rusya’yı güvenlik tehdidi olarak görmüyordu. Rusya’nın Kırım’ı ilhakına rağmen Dışişleri Bakanı Szijjártó Macaristan’ın Rusya’yı kendi toprakları için doğrudan bir güvenlik tehdidi olarak görmediğini ancak diğer NATO üyelerinin bu konuda farklı düşündüklerini ve buna saygı duyduklarını belirtmişti.[5]
Transkarpatya’daki Macarlara Ukraynacanın zorunlu tutulması nedeniyle iki ülke arasında kriz yaşanmış, Macaristan bölgedeki azınlığa pasaport ve vatandaşlık vermiş, akabinde Ukrayna Macaristan konsolosunun ülkeyi terk etmesini istemişti.
Öte yandan Rusya ile ortak çıkarlara dayanan yakınlaşma doğrultusunda Macaristan’ın Ukrayna ile ilişkilerinin pek de samimi olmaması sürpriz değil. Ancak ikili ilişkilerdeki tek faktör Macaristan-Rusya yakınlaşması değil, büyük ölçüde Ukrayna’nın güneybatısında, Macaristan sınırında yer alan Transkarpatya (Zakarpatya) bölgesinde yaşayan Macar azınlıklar ile ilgili süregelen anlaşmazlıklar ve zaman zaman tırmanan gerginlikler. Öyle ki 2018 yılında eğitimde Ukraynacanın zorunlu tutulması yasası nedeniyle iki ülke arasında siyasi kriz yaşanmış, Macaristan bölgedeki Macar azınlığa pasaport ve vatandaşlık vermiş, akabinde ise Ukrayna Macaristan konsolosunun ülkeyi terk etmesini istemişti. Geçtiğimiz aylarda hükümet kanadı Ukrayna ile ilişkilerinde Rusya’nın bir faktör olmadığını belirtmişti. Dışişleri Bakanı Szijjártó Macar-Ukrayna ilişkilerine Rusya lensinden bakmak istemediklerini öne sürerken Ukraynalıların Transkarpatya’da yaşayan Macar azınlığın haklarını ihlal ettiklerini beyan etti.[6] Ukrayna’nın Macar azınlığın eğitim, kamu yönetimi ve medya gibi alanlarda ana dillerine erişim hakları kısıtladığını ve çifte vatandaşları kamu görevinden dışlamak istediğini ifade etti.[7] Bu anlamda hükümetin Ukrayna’ya karşı -en azından siyasi diskurunda-tutumunu büyük ölçüde Rusya’dan ziyade Macar azınlıkların durumu şekillendirmekte denebilir. MÜLTECİLERİ KUCAKLAYAN BİR MACARİSTAN  Macar dış politika öngörülerinin aksine Rusya’nın Ukrayna’yı işgal edip Avrupa güvenliğine somut tehdit unsuru oluşturduğu bu günlerde Macaristan Macar azınlık ve Ukrayna halkı için önemli bir göç destinasyonu. Macar Ulusal Demiryolu MÁV Ukrayna’dan gelen herkes için sınır bölgesindeki Záhony’den Budapeşte’ye ücretsiz seferler düzenlemekte. 2015 yılında Avrupa mülteci krizi sırasında Keleti tren istasyonunda gördüğümüz karelerin aksine ülke çapında mülteciler için yardım seferberliği başlatıldı. Orban ülkede yaşayan herkese attığı e-postada Transkarpatya için Köprü (Hídkárpátaljáértsegélyprogramban) adlı yardım kampanyası başlattığını duyurdu. Bunun yanında ulusal yardım hattı hizmete açıldı. Bağış toplamak amacıyla hesap numarası paylaşıldı. Hükümet Sözcüsü Alexandra Szentkirályi şimdiye kadar 65.000.000 forint (yaklaşık 168.000 Euro) toplandığını belirtti.[8] Çeşitli yardım kurumların yanısıra üniversiteler de yardım kampanyaları yürütmekte. Ülkenin en prestijli üniversitelerinden Corvinus Üniversitesi 60 Ukraynalı mülteci öğrenciye okulun yurtlarında konaklama imkânı sundu. İlaveten Corvinus fakülte binalarında Ukrayna’daki sivillere destek olmak için yardım malzemeleri topluyor. Toplanan malzemeler Macar Interchurch Aid yardım kuruluşu ile iş birliği içinde Ukrayna’ya gönderiliyor. Başlatılan insani yardım seferberliği takdire şayan… Öte yandan ülkenin 2015 Avrupa mülteci krizi sırasındaki keskin mülteci karşıtı tavrı ‘mülteci mi ayırt ediyor’ sorusunu sordurtuyor… Kültürel ve kimliksel bağlar bunu büyük ölçüde açıklayabilir belki ama Keleti istasyonundaki kareler de hafızalardan pek silinecek gibi değil. Süregelen savaşın yanında savaşın gölgesinde yaklaşan ulusal seçimler de Orban’ın hem iç hem dış politikada manevra alanını oldukça daraltırken seçim sonuçları iç siyasetin yanı sıra dış politikada da dengeleri de ters-yüz edecek bir potansiyele sahip. Madalyonun hangi yüzünün görüneceği henüz belli değilkenbir sonraki yazımda Macaristan’da Ukrayna savaşı üzerinden yaşanan hükümet-muhalefet kutuplaşmasından bahsedeceğim. --- [1]https://kormany.hu/beszedek-interjuk/miniszterelnok/orban-viktor-interjuja-a-kossuth-radio-jo-reggelt-magyarorszag-cimu-musoraban-20220204 [2]Röportajın tamamıiçin bkz. https://www.euronews.com/2022/02/09/ukraine-crisis-hungary-won-t-accept-more-nato-troops-on-its-soil-says-foreign-minister-szi [3]a.g.e. [4]https://www.boell.de/en/2017/10/11/hungary-state-captured-russia [5]https://kormany.hu/hirek/magyarorszag-nem-tekinti-oroszorszagot-biztonsagi-fenyegetesnek [6]https://magyarnemzet.hu/kulfold/2022/02/a-kulpolitika-celja-a-kokemeny-magyar-erdekervenyesites [7]a.g.e. [8]https://www.blikk.hu/aktualis/belfold/orosz-ukran-konfliktus-segelypontok-hid-karpataljaert/x52ltfx