- İki kuvvetli kadın diplomat hiç “lip service” dediğimiz, laf kalabalığına girmeden meselenin göbeğine dalarak taleplerini ilettiler.
- Bu iki kadın diplomat da kadın, mülteci, çocuk hakları ve demokrasi konularını hep masada tutacaklarını hatırlattılar.
- En kritik askeri konuda bile pazarlığı kadınların yapmasına alışılması gerektiğini gösterdiler.
- Türkiye’de demokrasi ve sağlıklı muhalefeti örgütleyen kadın hareketine selam gönderdiler. İstanbul Sözleşmesi’ne geri dönülmesi gerektiğini açıkça söylediler.
NATO Zirvesi’ne doğru: Feminist dış politikaya giriş
Biz Ankara’ya yapmaları gerekenleri ilettik, gerisi onlara kalmış” ifadesi çok şey anlatıyor. Sherman, müthiş bir müzakereci ve İran’lılar ile bile müzakere edebiliyorsanız Ortadoğu’da herkes size saygı duyar.
Anlaşıldığı kadarıyla “S-400’leri mülkiyetimizden çıkardık” ya da “filanca üste ABD ve Türk askerlerinin kontrolü altındadır” yazan bir yazılı taahhüt karşılığında ABD Başkanı Biden’dan bir mektup sözü verilmiş. Ankara, “biz taahhüt veremeyiz, aldık kullanacağız” deyince de Sherman, “Eh siz bilirsiniz” demiş ve Kadın Dernekleri, LGBT+ aktivistleri ile olan daha verimli görüşmesine gitti. “İstanbul Sözleşmesi Bizim” yazan mor maske takmayı ihmal etmedi.
ABD’nin BM Daimi Temsilcisi Linda Thomas-Greenfield ise Ankara ve sınır temaslarında Türkiye’nin Suriye’li mültecilere olan desteğine teşekkür ettikten sonra “Mahmur Kampına yapılan operasyonlarda sivillerin hedef alınmasının kabul edilemez olduğunu Türk yetkililere açıkça söyledim” diye twit atıp hiç lafını eğip bükmeden Kürt meselesinde Türkiye’den beklentilerini dile getirdi.
Sonrasında Mevlüt Çavuşoğlu, Anthony Blinken ile İbrahim Kalın da Jake Sullivan ile görüştü ama bunlar genelde “futile” dediğimiz vakit doldurmaca, “ajansa haber olsun” görüşmeleri oluyor.
ABD’nin yeni dış politikasında Feminizm izlerini arayacaksak bu iki kritik ismin Türkiye’ye bakışında bunu göreceğiz.