"Nasıl bir Ankara? Nasıl bir yerel yönetim?" Yazı Dizisi: Mahmut Üstün yazdı | Dünden bugüne Ankara ekonomisi

Abone Ol
Yakın zaman önce Politikyol'da yayınlanan "Toplum İçin Yerel Yönetim" yazı dizisinde rantçı belediyecilik karşısında seçenek olacak yüzü toplumun dezavantajlı kesimlerine dönük üretimci, paylaşımcı, eşitlikçi-özgürlükçü ve çevreci bir yerel yönetim anlayışının ilkesel ve politik boyutlarını ele almaya çalışmıştık. "Nasıl Bir Ankara? Nasıl Bir Yerel Yönetim?" başlıklı bu yazı dizimizde de hem rantçı belediyeciliğin Ankara'yı nasıl bir tahribata sürüklediğini ele alacağız  hem de Ankara'da yerel politika alanında nelerin ve nasıl yapılması gerektiği üzerinde yoğunlaşacağız. Ankara, tarih içinde tekrar tekrar doğmuş bir kenttir. Cumhuriyet dönemindeki doğumu onun siyasal önemi nedeniyle olmuştur. Ama daha önceki doğumları ekonomik nedenlere dayanır. Sözgelimi Ankara 17. yüzyılda dokumacılığı ile ünlü ve nüfusu yüz bini aşan bir kentken, el emeğine dayalı bu endüstrinin gerilemesi ile gözden düşmüş, bozkırın sessizliğinde yeniden kaybolmuştu.  İnsanlar demir, bakır ve kuyumculuk, ayrıca terzilikle de uğraşıyorlardı. Ama Ankara en önemli gelirini tiftik ticaretinden sağlıyordu. 1838’e kadar bu ticaret Türkiye’nin tekelindeydi. İnce, kıvır kıvır, bembeyaz ve 25-30 santim uzunluğunda parlak tüylü tiftik keçilerinin İngilizler tarafından Güney Afrika’ya götürülmesinden sonra tekel elden kaçırıldı. Ama tiftik keçisinin adı hala Ankara keçisi ve tiftikten yapılan kazakların adı da hala Angora kazaktır. Tiftik tekelinin yitirilmesi Ankara için en büyük darbe olmuştur. Ne Ankara’dan geçip dört bir yana giden yollar, ne bunların üzerinde, geçişleri kolaylaştırmak üzere kurulan yüzlerce köprü, ne de 1893’te gelen demiryolu Ankara’yı diriltebilmiştir.Diriliş, 1923 yılında Ankara’nın başkent yapılmasıyla gerçekleşmiştir. Ankara’nın başkent ilan edilmesinin ardından(13 Ekim 1923)şehir hızla gelişmiş ve günümüzde Türkiye’nin ikinci en kalabalık ili olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanan ilin topraklarının yarısı hâlâ tarım amaçlı kullanılmaktadır. Ekonomik etkinlik büyük oranda ticaret ve sanayiye dayalıdır. Tarım ve hayvancılığın ağırlığı ise giderek azalmaktadır. Ankara ve civarındaki gerek kamu sektörü gerek özel sektör yatırımları, başka illerden büyük bir nüfus göçünü teşvik etmiştir. Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze, nüfusu ülke nüfusunun iki katı hızda artmıştır. Nüfusun yaklaşık dörtte üçü hizmet sektörü olarak tanımlanabilecek memuriyet, ulaşım, haberleşme ve ticaret benzeri işlerde, dörtte biri sanayide, yüzde 2’si ise tarım alanında çalışır. Türkiye’nin en çok sayıda üniversiteye sahip ili olan Ankara’da, üniversite diplomalı kişi oranı, ülke ortalamasının iki katıdır. Bu eğitimli nüfus, teknoloji ağırlıklı yatırımların gereksinim duyduğu iş gücünü oluşturur. Sanayi 2013 rakamlarına göre Ankara’da toplam 51 bin 191 sanayi şirketi bulunmaktadır. Bu rakam  Türkiye’deki toplam sanayi  işletmelerinin yüzde 7’sine tekabül etmektedir. Ankara’daki sanayi işletmeleri içinde en büyük ağırlığı imalat, inşaat ve tamirat işleri ile ilgili şirketler oluşturmakta olup bu şirketlerin yüzde 47’si mikro şirket, yüzde 44’ü küçük, yüzde 8’i orta ve yüzde 1’i de büyük ölçekli şirketlerdir. Bilişim Ankara’nın önemli bilişim potansiyeli var … 2003 yılında DPT tarafından 6 adet temel eğitim göstergesi kullanılarak yapılan eğitim sektörü gelişmişlik endeksine göre; Ankara 81 il arasında 1. sırada yer almaktadır. Ankara eğitimde de Türkiye’nin başkentidir.  Ankara’da  lisans ve lisansüstü eğitim gören 200 bini aşan sayıda öğrenci bulunmaktadır. Türkiye’nin dört bir yanındaki üniversitelerin genç öğretim üyesi adayları yaygın olarak Ankara’da doktora yapmaktadır. Ankara 21 üniversitesi, 6 teknoparkı, 11 OSB’si ve çok sayıda araştırma merkezi ile yüksek bir sosyal sermaye ve güçlü bir teknolojik altyapıya sahiptir. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından yapılan üniversiteler arası girişimcilik ve yenilikçilik endeksinde ilk 3 üniversitenin 2’si Ankara’dandır. Yine aynı Bakanlık tarafından yapılan Teknoloji Geliştirme Bölgeleri (TGB) Performans Endeksinde birinci Ankara’dan bir TGB olmuş olup, ilk 10’da ise Ankara’dan toplam 3 TGB yer almıştır. Ankara, yenilikçilik performansının önde gelen göstergelerinden olan patent başvuru/tescilleri ve faydalı model başvuru/tescilleri bakımından henüz istenilen düzeyde de değilse de, yine de ön sıralarda yer almaktadır. Tarım Ankara Kalkınma Ajansı’nın yaptığı bir araştırmaya göre Ankara ilindeki toplam arazinin yüzde 60’ı tarıma elverişli alanlar, yüzde 30’u tarım dışı alanlar ve yüzde 10’unu ise tarıma uygun olmayan alanlar oluşturmaktadır. Tarım yapılan alanların yüzde 65’in de tahıl ve benzeri bitkiler, yüzde 4’ünde sebze türü ve yüzde 3’ünde meyve türü bitkiler ekilmekte ve nadası bırakılan araziler ise toplam tarımsal arazilerin yüzde 28’ini oluşturmaktadır. Yine aynı araştırma Ankara’da işlenen tarımsal alanların giderek küçüldüğünü ve tarımsal nüfusta da belirgin bir azalma yaşandığını ortaya koymaktadır. Kalkınma Ajansı’nın verilerine göre, Ankara’da  yaşayan kırsal nüfus 2011 yılında 128.777 kişidir. Tarımsal nüfus son 10 yıllık dönemde yaklaşık % 263 oranında bir düşüş göstermiştir. Kırsal alanlarda yaşayan nüfusun hızlı düşüşünün sonucu olarak işlenen tarımsal alanlar da azalmıştır. 1995-2011 yılları arasında toplam işlenen tarım alanlarında % 11’lik bir düşüş gerçekleşmektedir.  Tarım sektörünün dış ticaret payı ise 2002 yılında % 3,95 iken bu oran 2011 yılında %1,83’e düşmüş; tarımın ithalattaki payı ise aynı yıllar arasında % 2,25’ten % 5,29’a çıkmış durumdadır. Turizm Ankara’da 2012 yılı itibariyle tüm turistik konuklama alanlarındaki toplam doluluk oranı yüzde 39 seviyesindedir. Konaklama yapanların ancak yüzde 25’i yabancı turist kategorisindedir. Geçmişte yabancı turist potansiyeli sırasıyla Almanya, Hollanda, Avusturya, Fransa ve Belçika kaynaklı iken, son on yıldır İran ve Rusya Cumhuriyeti ‘nden gelen turistler de önem kazanmış durumdadır. Yeterli derecede kullanılamıyor olmakla birlikte Ankara son derece önemli turizm potansiyellerine sahiptir. Ankara’nın tarihi ve kültürel miraslarının kapsamlı bir program dahilinde değerlendirilmesi ve “Ankara’nın kültür ve turizm kenti” imajının güçlendirilmesi, Ankara ekonomisi için alternatif seçeneklerden biri olarak büyük önem taşımaktadır. Ankara’da çevre bölgelerde doğa turizminin geliştirilmesi mümkündür. Elmadağ’ın karını; Şereflikoçhisar’ın Tuz Gölü’nü; Evren’in arkeolojik birikimini; Yunus Emre ve yaklaşık 168 ayrı kuş çeşidini barındıran Kuş Cenneti’yle doğa turizmi açısından Nallıhan’ı, Sakarya Meydan Savaşının izlerini taşıyan Polatlı’yı, Mitolojik değeri ile Gordion’u turizm açısından daha etkin kullanabilmek mümkündür. 2012 verileriyle Ankara’ da Turizm açısından değer taşıyan 581 tarihi SİT alanı ve 1920 adet de Tescilli Taşınmaz Kültürel Varlık bulunmaktadır. Haymana, Kızılcahamam, Ayaş, Beypazarı ilçelerinde bulunan çok sayıda kaplıcası ve yine toplam 80 hastanesi ve 16 bin 836 hasta yatak sayısı ile Ankara sağlık turizmi açısından da ciddi olanakları barındırmaktadır. Bir siyaset, bilim ve kültür merkezi olarak her zaman özel bir ağırlığı bulunan Ankara’da kongre ve kültür turizminin geliştirilmesi de mümkündür.