Loading...
Bu eksik ama güçlü metin, ancak onu iyi anlatacak güçlü ve etkili bir aday ile hayat bulabilir. Bu metnin güçlü bir aday ile anlatılması iktidarı değiştirir. Panik ve hırs yapmadan attığı sakin ve kararlı adımlar ile Altılı Masa’nın en güçlü adayının Bay Kemal olduğu ve etki alanını güçlendirdiği oldukça açık.Yine metinde göçmenlerle ilgili bir politika olacaksa hamasi ve zora dayalı bir politikadan öte, Avrupa Birliği ile uyumlu Uluslararası Göçmen Politikalarının olması gerektiğidir. Bu da ancak bir Göçmen Bakanlığı kurulması ile mümkün olabilirdi. Çünkü ülkemizdeki göçmenler günübirlik kararlar ile yönetilecek büyüklüğü çoktan aştı. Son tahlilde köklü sorunları kısa vadede çözüm üretemeyeceği belli olan bu metin, AKP’nin yaratmış olduğu bu tahribata önemli ölçüde merhem olacak gibi görünüyor. Ortak Politikalar Mutabakat Metni, eksikleri ne kadar fazla olursa olsun eskisine göre Yeni Bir Türkiye hayali sunuyor. 128 milyar dolar sürecini yapanlarla hesaplaşmak, Türkiye vatandaşlığı verilmesinin zorlaştırılması, mülteciler, toplumun sorunlu kesimleri ile barışmak gibi daha birçok vaadin neredeyse tamamı Bay Kemal tarafından sürekli ifade ediliyordu. Görülüyor ki Bay Kemal etkisi Altılı Masa’yı da olumlu açıdan etkilemiş. Bu eksik ama güçlü metin, ancak onu iyi anlatacak güçlü ve etkili bir aday ile hayat bulabilir. Bu metnin güçlü bir aday ile anlatılması iktidarı değiştirir. Panik ve hırs yapmadan attığı sakin ve kararlı adımlar ile Altılı Masa’nın en güçlü adayının Bay Kemal olduğu ve etki alanını güçlendirdiği oldukça açık. Geçtiğimiz hafta Bay Kemal’in CHP gibi radikal bir partiyi halkın umudu olacak bir çizgiyi nasıl getirdiğini yazmıştım. Belki de dünyanın en zor işlerinden birini başardı Bay Kemal. CHP ile ilgili çirkin algıları, kararlı ve ahlaklı duruşu ile temize çekti. Şimdi cumhurbaşkanlığı için konuşulan en güçlü isim olarak karşımızda. Bay Kemal zamanında, Ekmeleddin İhsanoğlu veya Muharrem İnce gibi tercihler yaptı. Bu tercihler hatalı mıydı, ülkeye zaman kaybettirdi mi? Evet. Ancak Bay Kemal aday olmayarak aslında ego ve hırslarından arındığını, demokrat duruşunu, dışardan gelen fikirleri önemsediğini kanıtlamış oldu. Şimdi ise cumhurbaşkanlığı için aday olduğunu her ortamda dikkatli bir üslupla ifade edebiliyor. Neden? Çünkü Kılıçdaroğlu, siyaseti ve yıllardır rakibi olan Erdoğan ve Ak Partiyi çözdü. Ülkeyi, toplumu ve bütün karşıt grupları bir tarafa çekip dizayn etti, kendisine adaylık ortamını hazırladı. İşte, Sakin Güç diye buna denir. Liderlik astığım astık kestiğim kestik diyerek, kendisinden başka herkesi yok ederek, hain ilan ederek olmuyor. Gerçek liderler adaleti önceleyen, kendisi dışındakilere yol açan, onlara fırsatlar sunandır. Cumhurbaşkanlığı ile ilgili Recep Tayyip Erdoğan’ın adı geçince, “Erdoğan kazanamayacağı seçime girmez” diye bir söylenti başlar. Artık aynı şey Bay Kemal için de geçerlidir. Bundan sonra soruyu şu şekilde sorabiliriz artık: Kemal Kılıçdaroğlu kaybedeceği bir seçime girer mi?