- Neden alışılmadık yöntemle satış yapıldı?
- Satış fiyat ve hacimleri tam olarak nedir?
- Satış talimatlarını kim verdi?
128 Milyar Dolar Hakkında Muhalefete Tavsiyeler
Rezervlerdeki Sorun Ne?
Peki, sorun nerede? Bu rezervler Türkiye’nin cari fazla verdiği 2019 yılında sırf yerel seçimler sürecinde ekonomiyi canlandırmak ve olduğundan iyi göstermeye çalışmak pahasına o günkü piyasa kurundan ama bugünkü cari kurun 2 TL altından satılmaya başlandı. Yetmedi hatalı bir saptamayla, pandeminin ilk günlerinde Türkiye ile birlikte tüm gelişmekte olan ülkelerdeki para birimleri değer kaybederken ve sert sermaye çıkışlarına maruz kalırken satılmaya devam edildi. Böylece kaçıp gitmek isteyen sermayeye kolaylık ve adeta kar desteği sağlandı. Son olarak 2020 yaz aylarında Türkiye’deki düşük faiz ve kredi genişlemesi sonucu oluşan ve dönemin koşullarına uymayan 6,85 dolar kurunu savunmak için satılarak göz göre göre tüketildi. Şu anda kur 8,30. Tüm bu 128 milyar doların ortalama satış kuru 6,30 ise; ortaya çıkan zarar 256 milyar TL demektir. Kısacası bu hatalı politikalar sonucu sadece rezervler çarçur edilmedi, devlet elindeki varlıkları satarken tahmini 256 milyar TL kadar zarar etti. Üstelik tüm bunlara rağmen döviz kuru ve faiz oranları patladı. Öyleyse ilk suç kamu zararı.
İkinci olarak tüm bu işlemler daha önce TCMB’nin hiç kullanmadığı bir yöntemle örtülü satış yoluyla gerçekleştirildi. Üstelik satış tarih, fiyat ve hacimleri hakkında da bir bilgi sunulmadı. Hâlbuki geçmişte TCMB’nin doğrudan döviz müdahalesi veya ihale yöntemiyle döviz satışlarının hacim ve tarih bilgileri kendi sitesinde açıklanırdı. Hatta satışların önce Hazine’ye sonra kamu bankaları üzerinden Reuters platformundan satıldığı bile yeni yeni itiraf edilebildi. Öyleyse ikinci suç şeffaflık dışı satışla yapılan usulsüzlük.
Üçüncü olarak TCMB net döviz ve altın rezervlerinin toplamı, swap yoluyla ödünç alınanlar düşüldükten sonra eksi düzeye inmesine rağmen 2020 yılı yaz aylarında satış devam etti. Yani TCMB’nin satılabilir seviyede rezervi olmamasına ve açığa düşmesine rağmen. Bunun sonucuysa Türkiye ve dış politika kaynaklı veya bizden tümüyle alakasız küresel piyasalardaki bir şok nedeniyle oluşacak panik anında, Türkiye finansal sistemini koruyacak cephanenin elde kalmaması. 2018’de Donald Trump’ın Türkiye’yi tehdit eden tviti yeniden atılsa piyasalar sarsılır ve finansal sistem risk altına kalır. Yani üçüncü suç milli güvenlik açığı yaratılması.
Muhalefet Ne Yapmalı?
İlk nokta sadelik çerçevesinde sadece hedefe yönelik açık soruların sorulması.