Muhalefetin zor seçimi

Abone Ol
MUHALEFETİN SEÇENEKLERİ Yaklaşık 1.5 yıldır muhalefet içerisinde yeni bir sağ ittifak kurulması gerektiğini savunuyordum. Bunun başlıca sebebi, AK Parti’den kopmaya hazır yaklaşık % 15’lik bir seçmen grubunun kimlik engelleri nedeniyle yeni partilere gelmekte zorlandığını görmemizdi. Araştırmalarımız bizim “huzursuz muhafazakarlar” dediğimiz bu grubun İYİ, DEVA ve Gelecek Partilerine geçişinin önünde CHP ve kısmen HDP ile aynı blokta gözükmenin bir engel oluşturduğunu gösteriyor. D’Hondt sistemi nedeniyle muhalefetin tek bir ittifakla seçime girmesi gerektiğini ve ancak böyle en fazla sayıda milletvekili çıkartabileceğini savunanların haklı olduğu bir nokta var ancak bu birleşmenin getirisi mi daha fazla olur yoksa üçüncü bir ittifakın seçime girmesinin getirisi mi daha fazla olur bunu değerlendirme şansları yok. Ben ikincisinin muhalefete getirisinin daha fazla olduğu düşüncesindeyim. Araştırmalarımız bu yönde sonuçlar veriyor. Bu görüşüm değişmiş değil ancak artık geçersiz hale geldi zira Meral Akşener yaptığı açıklamada üçüncü bir ittifak düşünmediklerini söyleyerek DEVA ve Gelecek Partilerinin de Millet İttifakı’na katılması gerektiğini belirtti. Görünen o ki Millet İttifak’ı genişleyecek. Bu çok önemli bir gelişme. Yaptığımız anketler Gelecek ve Deva Partilerinin oy toplamını %5 seviyesinde gösteriyor. Ben her iki partinin de seçim yaklaştıkça oy oranlarını artıracağını düşünüyorum ancak %10 barajını aşmaları mümkün olmayabilir. Dolayısıyla mutlaka bir ittifak içerisinde yer alarak aldıkları oyun sayılması sağlanmalı. GENİŞ İTTİFAK ORTA ADAY MI DEMEK? Çoğu zaman yapılan bir hataya dikkat çekmek isterim. Millet İttifakı’nın DEVA ve Gelecek partilerinin katılımıyla genişlemesi, Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ortak aday çıkartacağı anlamına gelmiyor. Seçim öncesi ittifakı içerisinde olmanın temel amacı milletvekili seçimlerinde sandıkta avantaj sağlamaktır. Bu açıdan baraj problemi yaşayabilecek muhalefet partilerinin barajı aşacak bir ittifak içerisinde olmaları son derece önemli. Gelelim ortak aday işine. Türkiye Raporu birinci anketinde seçmenin birinci turda muhalefetin potansiyel ortak adaylarına karşı tutumunu ölçtük. Bu çerçevede katılımcılara “Cumhurbaşkanlığı seçimi birinci turunda sayacağım adaylardan hangisine oy verirsiniz?” sorusu yöneltilmiştir. Aşağıdaki tablo sonuçları göstermektedir. Bu sonuçlar, Cumhur İttifakı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a olan destekte Eylül 2020’de başlayan düşüşün en üst noktaya ulaştığına işaret ediyor. Bundan birkaç ay öncesine kadar muhalefetin en büyük problemleri arasında aday olmaması konuşuluyordu. Ama görünen o ki artık bu değerlendirme geçerli değil. Potansiyel muhalefet adaylarının 3’nün birinci turda Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan daha fazla oy aldığı görülüyor. Öte yandan bu üç adaydan ikisinin de, Yavaş ve İmamoğlu, birinci turda Erdoğan karşısında %50’den fazla oy aldığı görülmektedir. HDP ORTAK ADAYIN NERESİNDE? Bu sonuçların değerlendirilmesinde “muhalefetin ortak adayı” kavramının seçmen gözünde HDP’nin dahli açısından ne anlama geldiğinin bilinmediği göz önünde bulundurulmalıdır. HDP’nin birinci turdaki tutumu için ben 3 farklı senaryo değerlendiriyorum. Bunlardan birincisinde Selahattin Demirtaş gibi kuvvetli bir aday öne sürülür. Bu durumda muhalefetin geri kalanı ortak aday gösterse bile o adayın birinci turda %50’nin üzerinde oy alması muhtemel değil. İkinci senaryoda HDP daha düşük profilli bir aday göstererek seçmen kitlesinin bir kısmının muhalefetin ortak adayına yönelmesine  vesile olabilir. Bu senaryoda ya muhalefetin ortak adayı %50’yi geçer ya da Cumhurbaşkanlığı seçimleri ikinci tura kalır. Üçüncü senaryoda ise HDP aday göstermez ve 31 Mart yerel seçimlerindekine benzer bir tablo ortaya çıkar. Bu stratejinin yerel seçimlerde işe yaradığını gördük. Ancak HDP’nin genel seçmen üzerindeki etkisi göze alındığında aynı dinamiklerin Cumhurbaşkanlığı seçimleri için geçerli olup olmayacağı konusunda yorum yapmak zor. BİRİNCİ TURDA “EKİP ADAYLIĞI” Dolayısıyla bu isimlerin oy potansiyelini tartışırken muhalefetin aday belirleme stratejisinin ne olacağı ve HDP’nin bu stratejinin neresinde olacağı kilit önem taşıyor. Öte yandan birinci turda ortak aday senaryolarını tartışırken tek isim üzerinden gitmek yetersiz bir analiz alanı sağlıyor. Zira görünen o ki eğer ortak aday stratejisi benimsenirse o zaman muhalefet Cumhurbaşkanı yardımcılarının da önceden açıklanacağı bir ekip ile kampanyasını yürütecek. Yani bir “Ekip Adaylığı” söz konusu olacak ki bunun etkisi tek adaydan çok daha farklı olur. Sonuç olarak bu rakamları değerlendirirken muhalefetin yükseldiği ve iktidarın gerilediği bir eğilimden bahsetmek en doğrusu olacaktır. Bu eğilimin sonuçlara nasıl yansıyacağı yukarıda tarif ettiğim stratejinin nasıl oluşturulacağına bağlı. ORTAK ADAY OLMAZSA NE OLUR? Ortak aday olmadığı durumda her parti kendi adayını ortaya çıkartacaktır. Meclis seçimleri için işbirliği yaparken partilerin adayları Cumhurbaşkanlığı için yarışacak. Burada 2018 seçimlerini hatırlatarak muhalefet adaylarının birbiriyle yarışarak enerji kaybettiğini savunan düşünceye katılmadığımı ifade edeyim. 2018 dinamikleri ile bugünün dinamikleri çok farklı. Muhalefet adaylarının birbiriyle mücadele etmesine gerek yok zaten karşı taraftan oy alabildikleri nispette daha geniş muhalefet seçmeni gözünde daha kıymetli hale gelecektir. Ortak aday çıkartılmamasının iki tane avantajlı yanı var. Birincisi her parti kendi adayını çıkarttığında seçime katılım oranı en yüksek seviyeye çekiliyor ki bu seçimi ortak adayın zaten seçim sistemi nedeniyle doğal yoldan oluşacağı ikinci tura kalmasını sağlayacak. Bu durumda yukarıda bahsettiğim gerilimlerden arınmış bir şekilde muhalefet seçmeni tek aday arkasında birleşebilir. Bir diğer avantajı ise parlamentoda çoğunluğu kaybetmiş bir Cumhur İttifakı’nın ikinci turda işi çok daha zor olabilir. Mevcut anketlerimiz ve Millet İttifakı’nın genişleyeceğine işaret eden gelişmeler Cumhur İttifakı’nın mecliste çoğunluğu kaybedebileceğini gösteriyor. Görüldüğü üzere birçok değişkenin olduğu zor bir strateji oluşturma süreci var muhalefet partilerinin önünde. Tahminin sonunda milletvekilliği seçimleri için geniş ittifak cumhurbaşkanlığı için her partinin kendi adayını göstereceği senaryoda anlaşılacağı. Zamanla göreceğiz. Bir şerh düşmeden bu yazıyı bitirmem mümkün değil. Sonbahar 2021’de meclise geleceğini anladığım seçim sisteminde değişiklik öngören kanun tasarısının içeriği bu değerlendirmeleri boşa çıkarabilir. Çift barajlı ve dar veya daraltılmış bölge esasına göre değiştirilen bir seçim sistemi yukarıda bahsettiğim dinamikleri temelden değiştirecek nitelikte.