Muhalefetin birleştirici hedefi: Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem nedir?

Abone Ol
Güçlendirilmiş parlamenter sistem, bir yönüyle rasyonelleştirilmiş parlamenter sistemin özelliklerini taşır ancak bundan ibaret kalırsa mevcut sorunlara çok eksik bir cevap üretmiş olur. Kurumsal denge ve denetleme araçlarının da kuvvetli biçimde sisteme entegre edilmesi gereklidir. Türkiye’deki tüm muhalif unsurların üzerinde birleştiği temel konu, mevcut Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin ülkeyi tam bir kötü yönetim batağına sürüklediğidir. Mevcut sistem kamu kaynaklarının yağmasını temin için liyakati kaldıran, her türlü gücü ve kaynağı tek kişinin emrine veren bir yapı kurgulamıştır. Bunun siyaset bilimindeki adı kimilerine göre neo-patrimonyalizm, kimilerine göre de Sultanizm’dir. Yöntem olarak popülist, rekabetçi otoriter bir rejimdir. Adına ne dersek diyelim bu bir kişisel otoriterliktir. Hukuk varmış gibi yapan, devlet kurumları varmış gibi yapan ama aslında tüm bunların gücünün tükendiği bir yapıdır. Pek çok vatandaş ve onları temsil eden muhâlif unsurlar, mevcut hükümet sistemi ve anayasa ile devam edilemeyeceği, ülkenin kurtuluşu için mutlaka değiştirilmesi gerektiği konusunda hem fikirler. Hukuk ve anayasal yapı, adeta bir şehrin alt yapısı gibiler. Kötüyse, işlemiyorsa, tıkanmışsa o şehrin halkını türlü türlü felaket, hastalık ve zorluk bekliyor demektir. Yaşamı çekilmez kılan bir dizi güçlük, hatta afet silsilesinden kurtuluş, bu görünmeyen yapının düzgün ve sağlıklı hâle getirilmesiyle aşılabilecektir. Peki ülkemizin ekonomik, sosyal, hukuksal devasa sorunlarını çözebilmek için hükümet sistemini nasıl kurgulamamız gerekiyor? Sorulması ve üzerinde düşünülmesi gereken temel sorulardan birisinin bu olduğunu düşünüyorum. Muhalefet kesimleri demokrasinin canlanması ve etkili yönetim yapısı oluşturulabilmesi açısından bu sorunun cevabını “güçlendirilmiş parlamenter sistem” olarak yanıtladı. Birçok vatandaş güçlendirilmiş parlamenter sistem nitelemesinden, parlamenter sisteme geri dönüleceğini, başbakan ve bakanlar kurulunun geri geleceğini algıladı. Ancak kimin, neyin, nasıl, ne kadar güçlendirileceğini anlamadı. İktidar kesimlerinin “güçlendirilmiş parlamenter sistem” eleştirisi ise genellikle eskiye dönülecek şeklindeydi. Eskiden yaşanan anayasal krizleri hatırlatarak bu öneriyi cevaplamaya çalıştılar. Ancak mevcut sistemin sorunlarının çok görünür olması sebebiyle, kendileri de bir anayasa değişikliği ile mevcut sistemi reforme etme sözü vermek zorunda kaldılar. Ancak neyin, neden ve nasıl reforme edileceğini ifade edemediler. Peki güçlendirilmiş parlamenter sistem nedir? Kimi ya da neyi güçlendirir? Kimi hukukçulara göre “güçlendirilmiş parlamenter sistem”, rasyonelleştirilmiş parlamentarizmin bir türüdür. Parlamenter sistemin, temel yönetim mantığını bozmadan, karar alma süreçlerinde oluşabilecek muhtemel aksaklıkların, tıkanma ve siyasal kriz hâllerinin özel dizayn edilmiş hukuk kuralları ile aşılması anlamına gelen rasyonelleştirme, ilerde oluşabilecek siyasal krizleri öngörme ve bunları aşabilmek için gerekli hukuksal araçları kurgulamaktır.  Bunu başarabilmek hem siyasal tarih analizini doğru yapmayı hem de anayasal araçları, kontrol-denge mekanizmalarını yerinde kullanmayı gerektirmektedir.
Sivil toplumun güçlenmesi, hak ve özgürlüklerin korunması, yargının bağımsız, tarafsız ve güçlü olması da bir o kadar gereklidir. Merkez Bankasının bağımsızlığının güçlendirilmesi de unutulmamalıdır.
Literatürde rasyonelleştirilmiş parlamenter sistem olarak nitelenen bu tür, çoğunlukla aşırı çok parti sistemine sahip (koalisyonların görüldüğü, iktidar şansına sahip parti sayısının 5 ve üzeri olduğu parti sistemleri) parlamenter modellerin başta hükümet krizleri olmak üzere istikrarsızlık yaratacak durumlara karşı daha dayanıklı hâle getirilmesi mantığına dayalıdır.[1]  İstikrarlı bir hükümet ve etkili yönetim yapısı oluşturmak için, Türkiye’de de rasyonelleştirilmiş parlamentarizmin çeşitli yönetim araçlarının (kurucu güvensizlik oyu, fesih yetkisinin rasyonelleştirilmesi, hükümetin kurulmasının kolaylaştırılması düşürülmesinin zorlaştırılması, parlamentonun etkin çalışması yöntemleri gibi) uyarlanması doğru ve yerinde olacaktır. Nitekim Millet İttifakı partileri de bu araçlar ve parlamenter model üzerinde uzlaşmışlardır. Peki güçlendirilmiş parlamenter sistem bundan mı ibarettir? Temelde yürütmenin iyi ve etkili çalışmasını mı sağlar? Bu soruya benim cevabım hayır’dır. Hükümet istikrarını önceleyen rasyonelleştirilmiş parlamenter sistemin yönetim araçları, Türkiye’ye özgü dengelenen ve denetlenen çoğulcu demokrasi açığını gidermeye yeterli gelmeyecektir. Güçlendirilmiş parlamenter sistem, bir yönüyle rasyonelleştirilmiş parlamenter sistemin özelliklerini taşır ancak bundan ibaret kalırsa mevcut sorunlara çok eksik bir cevap üretmiş olur. Kurumsal denge ve denetleme araçlarının da kuvvetli biçimde sisteme entegre edilmesi gereklidir. Bu bakımdan yaratılacak model, Bruce Ackerman’ın sınırlandırılmış parlamentarizm (constrained parliamentarianism) dediği parlamento çoğunluğunun gücünün anayasal olarak sınırlandığı ve kurumsal olarak denetlenip dengelendiği bir yapı oluşturabilmelidir.[2] Tasarlanacak modelde siyasi iktidar hukuk ile sınırlı olmalı, kurumsal yollarla denetlenmeli ve gücü dengelenmelidir. Diğer bir değişle karar süreçlerinde çoğunluğun hâkim olduğu, istikrarlı ve güçlü bir yönetim olmalı; ancak bunun yanında keyfiliği önleyecek ve çoğunluğu denetleyecek araçlar da sistemde bulunmalıdır. Meclis çoğunluğu karar alırken, muhalefet de Meclis içinde güçlü denetim araçlarına sahip olmalıdır ki kamu parası ve gücü istismar edilemesin. Meclis içinde etkili çalışan, karar alabilen bir çoğunluk oluşmasında sıkıntı yoktur. İstediğimiz şey azınlığı karar süreçlerine dahil etmek ya da azınlık vetosu yoluyla karar süreçlerini tıkamasına yol açmak değildir. Güçlü ama denetlenen, şeffaf biçimde karar alıp, uygulayan bir hükümet yaratılmalıdır. Bunun için de parlamentonun ve kamuoyunun denetim mekanizmalarının güçlendirilmesi, halkın anayasal katılım araçlarının düzenlenmesi (belli konularda halkın kanun teklifi, halkın vetosu gibi) bizim için bir zorunluluktur.[3] Diğer bir değişle sınırlandırılmış parlamentarizmin, rasyonelleştirilmiş modelin araçlarıyla tahkim edildiği, güçlendirilmiş parlamenter bir model yaratılmalıdır. Bu bağlamda meclisin yetkileri arttırılmalı, muhalefetin etkili olacağı denetim komisyonları oluşturulmalı, muhalefetin isteği ile ülke sorunlarını iktidar ve muhalefetin karşılıklı konuşabileceği ilave müzakere yolları belirlenmeli, bilgi edinme araçları muhalefetçe başbakan, bakanlar ve üst düzey bürokratlara karşı kullanılabilmelidir.
Bilelim ki parti içi demokrasi de bir kontrol-denge aracıdır. Özellikle “tek adamlık” hevesinin yaygın olduğu bizim gibi ülkelerde. Bu da hükümet sistemini etkileyen önemli bir husus olarak siyasi partiler kanunu çerçevesinde ele alınmalıdır.
Yolsuzlukları araştırıp, bilgi ve belgelere erişebilecek Meclis komisyonları muhalefetin isteği ile, çoğunluk kararına bağlı olmadan kurulabilmelidir. Hükümet üyelerinin yolsuzluğa bulaştığı şüphesi yine muhalefetin isteği ile Meclis’de araştırılabilmeli, üçte iki gibi aşırı zorlaştırılmış karar çoğunluklarına bağlı olmadan, ciddi şüphenin varlığı hâlinde ilgili hükümet üyesi salt çoğunlukla Yüce Divan’a sevk edilebilmelidir. Meclisin denetim fonksiyonunu çoğunluğun değil, muhalefetin kullanabileceği unutulmamalıdır. Zira parlamenter sistem, meclis çoğunluğunun iktidarıdır. Çoğunluk yönetirken, Meclis azınlığı da denetler. Meclis’in mali denetim gücünün bir önemli bir ayağı da Sayıştay’dır. Sayıştay, bağımsız bir mali denetim organı olarak güçlendirilmelidir. Öte yandan sivil toplumun güçlenmesi, hak ve özgürlüklerin korunması, yargının bağımsız, tarafsız ve güçlü olması da bir o kadar gereklidir. Merkez Bankasının bağımsızlığının güçlendirilmesi de unutulmamalıdır. Güçlenmesi gerekenler arasında parti içi demokrasinin de bulunmaktadır. Bilelim ki parti içi demokrasi de bir kontrol-denge aracıdır. Özellikle “tek adamlık” hevesinin yaygın olduğu bizim gibi ülkelerde. Bu da hükümet sistemini etkileyen önemli bir husus olarak siyasi partiler kanunu çerçevesinde ele alınmalıdır. Kısaca güçlendirilecekler demokrasi, denge-denetim mekanizmaları, meclis, yargı ve toplumdur. --- [1] BRADLEY Anthony/ PINELLI Cesare, “Parliamentarism”, The Oxford Handbook of Comparative Constitutional Law (Haz. M. Rosenfeld/ A. Sajó) Oxford, UK, 2012, ss.650-668, 655; TANCHEV Evgeni, “Parliamentarism Rationalized”, East European Constitutional Review, C.2/1, Winter 1993, ss.33-35. [2] ACKERMAN Bruce, “The New Seperation of Powers”, Harvard Law Review, C.113/3, 2000, ss.633-729, 664. [3] Bu konuda somutlaşmış öneriler için BKZ: ÖZSOY BOYUNSUZ Şule/ ESEN Berk, Türkiye İçin Yeni Bir Hükümet Sistemi: Hükümet Sistemi Kaynaklı Sorunlar ve Çözüm Önerileri, İstanbul Politik Araştırmalar Enstitüsü, Politika Raporu, Aralık 2020.  https://d4b693e1-c592-4336-bc6a-36c134d6fb5e.filesusr.com/ugd/c80586_6a562ba050bb4af7b0acf37226c53109.pdf (Erişim Tarihi: 30/03/2022).