Rusya’nın Ukrayna’ya karşı başlattığı saldırı ile Montreux (Montrö) Boğazlar Sözleşmesi yeniden gündem geldi. Araştırmacı Tunay Şendal Möntrö’nün önemini yazı. Türkiye’de bulunan Boğazlar, gerek jeopolitik önemiyle gerekse iktisadi açıdan tarih boyunca pek çok devletin çıkarına hizmet edebilecek bir öneme sahip olmuştur. 1809 yılına kadar Osmanlı Devleti’nin tek taraflı tasarrufuna tabi olan Boğazların yönetim yetkisi üzerinde, Osmanlı Devleti’nin güç kaybetmeye başlamasıyla diğer devletlerin de etkisi giderek artmaya başlamıştır. Boğazlar üzerindeki Osmanlı hâkimiyeti, Mondros Ateşkesi ile İtilaf devletlerince kurulan bir ‘’komisyon’’ tarafından pasifize edilirken Lozan Barış Antlaşması’nda elde edilemeyen mutlak egemenlik hakkı, ancak Montreux (Montrö)  Boğazlar Sözleşmesi ile sağlanmıştır. Yakın zamandaki Kanal İstanbul tartışmalarında adından söz ettiren ve Rusya-Ukrayna krizinin patlak vermesiyle birlikte yeniden gündem olan 20 Temmuz 1936 tarihli Montreux (Montrö)  Boğazlar Sözleşmesi, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Boğazlar üzerindeki egemenlik hakkının kayıtsız şartsız teminatı olan ve aynı zamanda Karadeniz’deki bölgesel güvenliğin teminini sağlayan uluslararası bir sözleşme mahiyetindedir. Boğazların mevcut statüsünü belirleyen Montreux(Montrö)  Boğazlar Sözleşmesi’ndeki taraflar; Türkiye, Fransa, Romanya, Bulgaristan, Sovyetler Birliği, Japonya (8 Eylül 1951 tarihinde taraf devlet sıfatından doğabilecek tüm hak ve çıkarlarından feragat etmiştir.),  Yugoslavya, İngiltere ve Avustralya(İngiliz Commonwealth’ine yani İngiliz Milletler Topluluğu’na dâhil olarak)’dır. Ayrıca Sözleşmedeki Konvansiyona taraf olan pek çok devlet, sonrasında yıkılmış ya da bölünmüştür. Birinci Dünya Savaşı’nın sona ermesinin ardından barış amaçlı yapılan ilk resmi sözleşme olan Montreux (Montrö)  Boğazlar Sözleşmesi ile Türkiye, Boğazlar üzerinde tam egemenlik tesis ederken Karadeniz’e kıyısı bulunan komşu devletlerin de bölge güvenliği, sözleşme ile garanti altına alınmıştır. Zira Montreux (Montrö)  Boğazlar Sözleşmesi, Boğazlar üzerindeki trafikte, savaş ve ticaret gemileri ayrımını belirgin bir şekilde ortaya koymuştur. Savaş gemileri; tonaj, sayı ve sınıf bakımından sınırlandırılırken ülkelerin Karadeniz’e kıyısı olup olmadığı durumu ölçek alınmıştır. Montreux (Montrö)  Boğazlar Sözleşmesi’ne göre Türkiye’nin bazı durumlarda,  Boğazlardan savaş gemilerinin geçişine engel olabilecek hakkı da bulunmaktadır. Sözleşmenin 19. Maddesi gereği; Türkiye’nin tarafsız olduğu durumlar için Boğazlar, savaşan güçlere ait savaş gemilerine kapalıdır.  Keza sözleşme, her tür savaş gemisine geçiş hakkı tanımadığı gibi bu haktan faydalanacak olan savaş gemilerinin geçiş haklarını bazı şart ve sınırlamalar çerçevesine almıştır.  Sözleşmenin 10. Maddesi uyarınca; hafif su üstü gemileri, küçük savaş gemileri ve yardımcı gemiler ancak “barış zamanı”  boğazlardan geçebilmektedir. Bunların yanında uçak gemileri ve bazı durumlarda denizaltıların da Boğazlardan geçişi Montreux (Montrö)  Boğazlar Sözleşmesi’ne göre yasaklanmıştır. Montreux (Montrö)  Boğazlar Sözleşmesi’nin öngördüğü düzen; Boğazlardan “zararsız geçiş” sistemini tasarruf etmekte ve bu düzenin dışında bir statüyü kabul etmemektedir. Sözleşmede öngörülen “zararsız geçiş rejimi” statüsü, “Bütün Gemilere Uygulanacak Kurallar” başlıklı bölümün 17. maddesinde “Denize kıyısı olsun olmasın bütün devlet gemilerinin, bu sözleşmenin hükümlerine tabi bir şekilde, karasularından zararsız geçiş hakkına sahip oldukları’’ ifadesiyle açıklanırken 18. Maddede ise geçişin tanımı; iç sulara girilmeden ya da iç sular dışında kalan bir liman tesisine uğramadan; iç sulara girme ya da iç sulardan çıkma ve bu gibi bir liman tesisine uğrama amacıyla karasularından seyrüsefer etmek şeklinde yapılmıştır. Boğazlarda transit geçiş rejiminden ziyade ‘’zararsız geçiş rejimi’’ tesis eden Montreux(Montrö) Boğazlar Sözleşmesi, geçişin olacağı boğaza kıyısı bulunan devletin, geçiş zararsızlığından faydalanmasını garanti eden ve o ülkenin egemenlik haklarının zedelenmemesi adına birtakım düzenlemeler yapan hakları da tanımaktadır.
Boğazlar Sözleşmesi, Türkiye’ye, uluslararası sahada mühim ve yeniden kazanılması oldukça zor görülen ciddi avantajlar sağlayan ve önemli hükümler içeren bir sözleşme olduğu yorumu yapılabilmektedir.
Bu doğrultuda Türkiye, Boğazlar Bölgesi’ndeki trafik düzeninin sağlanması adına bazı tüzükler düzenlemiştir. Hâlihazırda yürürlükte olan “Türk Boğazları Deniz Trafik Düzeni Tüzüğü’’nün uluslararası hukuk açısından meşruluğunun tartışılması ise gereksizdir zira Viyana Antlaşmalar Hukuku Sözleşmesi uyarınca; antlaşmaların bütün bir değerlendirmeyle ele alınarak amacına göre ve iyi niyet ile yorumlanması esastır. Her uluslararası antlaşma ve sözleşmede olduğu gibi Montreux(Montrö)  Boğazlar Sözleşmesi de ruhunu ve menşeini, Devletler Hukuku ve bu hukukun bir parçası olan Deniz Hukuku’ndan almıştır. Montreux(Montrö)  Boğazlar Sözleşmesi, bir bütün olarak değerlendirildiğinde; Türkiye’ye, uluslararası sahada mühim ve yeniden kazanılması oldukça zor görülen ciddi avantajlar sağlayan ve önemli hükümler içeren bir sözleşme olduğu yorumu yapılabilmektedir.
Montreux (Montrö)  Boğazlar Sözleşmesi 20 yıllık bir sözleşmedir. Sözleşmenin yürürlük açısından bir süre sınırlaması var olmasına karşın ulaşım hürriyeti ilkesinin sonsuz bir süreye bağlanmış olması dikkat çekicidir.
Montreux (Montrö)  Boğazlar Sözleşmesi esasında İkinci Dünya Savaşı ortamı ve savaş gemileri temel alınarak hazırlamış bir sözleşmedir ve sözleşmede, savaş gemilerinin dışında kalan diğer türdeki gemi çeşitleri genel ticaret gemisi niteliğinde değerlendirilmiştir. Ticaret gemileri barış zamanında sağlık bildirimi, kısmi vergi ve harç alımlarıyla bir savaş tehlikesi tehdidinde kılavuzluğun ücretsiz ve zorunlu olması haricinde başka hiçbir sınırlama olmadan Boğazları kullanabilmektedir. Bir savaş durumunda, Türkiye savaşan taraflardan biri ise; Türkiye ile savaş durumunda olan bir devlete ait ticaret gemilerinin Boğazlardan geçişi yasaktır. Montreux (Montrö)  Boğazlar Sözleşmesi’nde boğaz devleti şeklinde yer alan Türkiye’nin yetkileri esas, yetki kısıtlamaları ise istisnai bir nitelik taşımaktadır. Sözleşmenin yürürlük süresiyle sona erdirilme usulü de metnin içinde yer alırken sözleşmenin sona erdiği takdirde taraflarca yeni bir antlaşma yapmak adına konferans tertip etme iradesi de mevcuttur. Montreux (Montrö)  Boğazlar Sözleşmesi 20 yıllık bir sözleşmedir. Sözleşmenin yürürlük açısından bir süre sınırlaması var olmasına karşın ulaşım hürriyeti ilkesinin sonsuz bir süreye bağlanmış olması dikkat çekicidir. Nihayetinde öngörülen 20 yıllık süre sona ermiş ancak sözleşmenin hükmü süre olmadan kayıtsız ve şartsız uzamıştır. Ancak buradaki dikkatlerin çekilmesi gereken önemli husus ya da “tehlike” taraflardan herhangi birinin yapacağı bir ön-bildirim ve bildirimin üzerinden iki yıl geçmesiyle sözleşmenin tek taraflı olarak fesih ettirilmesi durumudur. Montreux (Montrö), Karadeniz’e kıyısı bulunan devletlerle beraber Boğazları kullanan devletler adına hak ve sorumluluklar getiren, hukuki olduğu kadar aynı zamanda siyasi bir belge olarak da özellikle bugünkü Rusya-Ukrayna krizinde dahi hâlihazırdaki önemini korumaktadır.