Mesleki eğitim merkezleri çocuk işçi üretecek

Abone Ol
MEB’in açacağı merkezler, çocukların tehlikeli işlerde çalıştırılmasını meşrulaştıracak ve özel sektöre ucuz emek gücü sağlayacak. Üstelik sigortayı da devlet ödeyecek, yani patronlar için kılçıksız balık ikramına hazırlanılıyor!  Milli Eğitim Bakanlığı’nın kararıyla birçok meslek lisesine açılacak olan mesleki eğitim merkezleri staj zorunluluğunu çıraklıkla birleştirip asgari ücretin yüzde 30’u ile çocukları işyerinde çalışmaya zorlayacak. Bu merkezlerin avantaj olarak sunulan bazı maddeleri şunlardan oluşuyor.
  • 33 alan ve 181 farklı dalda mesleki eğitim imkânı
  • Ortaokulu bitirenlere zorunlu lise eğitimini mesleki eğitim merkezlerinde tamamlayabilme fırsatı
  • 9. sınıftan itibaren iş kazaları, meslek hastalıklarına karşı sigorta
  • 9, 10 ve 11. sınıf öğrencilerine asgari ücretin en az %30'u,
  • 12. sınıftaki kalfalara asgari ücretin en az yarısı kadar maaş imkânı
  • Ustalık belgesi, Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi diploması ve kendi iş yerini açma fırsatı
  • Mezun olduğu alanda %88 istihdam oranı
Bu projeyle meslek liselerinde zorunlu stajın zaten ücretsiz emek sömürüsüne neden olduğu koşullar bir üst seviyeye çıkartılıyor. Projenin çocuk işçiliğini artırmak dışında özel sektöre ucuz emek gücü sağlamak niyetiyle hazırlandığı anlaşılıyor. Üretim merkezlerinde yani iş yerlerinde çırak, kalfa ve usta pozisyonları belirlenmesi, meslek sahibi olurken çıraklığın ücretsiz ya da çok az bir ücretle üretimin bir parçası olmayı normalleştiren bir sistem. 13 - 14 yaşında çocuklara iş kazası veya meslek hastalıklarına karşı sigorta yapılması çocukların tehlikeli işlerde çalışmasını da meşrulaştırıcı bir durum oluşturuyor. Bu sigortayı da devlet ödeyecek, yani patronlar için kılçıksız balık ikramına hazırlanılıyor! Yoksul ailelerin çocuklarının meslek edinmesi için tercih ettikleri meslek liseleri şimdi bu merkezlere de yönelecek. Yaş sınırı olmaması da yine bu merkezlerin patronlar için düşünülmüş bir proje olduğunun ispatı. Türkiye’de 2 milyon çocuk işçi varken bu merkezlerin açılıp sonra da çocuk işçilikle mücadelede kararlılık vurgusu gerçekle alakasız söylemlerin dışında bir anlam ifade etmiyor. Milli Eğitim Bakanı’nın özel okul sahibi olduğu başkanlık sisteminde eğitimin serbest piyasa ekonomisine uygunluğu üzerinden çalışmalar yürütülmesi şaşırtıcı değil. Eğitim değil ticari merkezler daha çok ilgi çekici ve önemsenen bir meseleyi oluşturuyor. Çocukları hızla üretimin bir parçası yapıp eğitim ve öğretimden uzaklaştırma projeleri gelişkin iş gücünden çok, piyasaya ucuz iş gücü sürülme isteğinden kaynaklanıyor. Meslek liselilerin yıllarca üniversite okuması kendi alanı dışın da nerdeyse imkânsız hale getirilirken, şimdi lisede çalışmaya başlayıp okul biter bitmez de hazır iş gücüne dönüştürülmesi hedefleniyor. Çocukları işyerleriyle sözleşme yapmaya zorlayacak olan bu merkezlerin, onların fiziksel ve psikolojik gelişimini çok da umursamadan eğitim sistemindeki kamburu artırmanın dışında olumlu bir yanı bulunmuyor. Eğitim hakkı anayasal güvenceye alındıktan sonra sürecin takibi eğitim alanında uzmanlarla planlanıp, bu hizmetin devlet tarafından eşit ve ücretsiz sunulması gerekli. Öğrencilerin yetenekleri ve becerileri uzmanların yönlendirmesi ortaya çıkartılıp, geliştirilip, toplumsal ihtiyaçlar doğrultusunda üretime dönüşmelidir. Eğer gerçekten eğitim ve öğretim öncelikli düşünce ise…