Meşher’in yeni sergisi: “Ben Kimse. Sen de mi Kimsesin?”

Abone Ol
Yunan mitolojisinden Ekho ve Narkissos’un karşılıksız aşk mitinden hareketle kurgulanan sergideki eserler, bu kadim anlatının sunduğu yansıma, yankılanma, başkalaşma temalarını günümüzün sanatsal ve toplumsal dinamikleriyle yorumluyor.

Loading...

Sanat sezonu, eylül ayının ikinci haftasında, yoğun bir açılış takvimiyle başladı. Bu yoğun takvim içerisinde İstanbul’un çeşitli yerlerinde birçok, açılış, ön gösterim, koleksiyon tanıtımına ek olarak Contemporary İstanbul ve İstanbul Bienal’i etkinlikleri tüm hızıyla devam etti. Bu yoğun takvim içinden, hem sergi mekânı hem de ev sahipliği yaptığı projelerle en çok heyecanlandığım, Meşher ve güncel sergisi “Ben Kimse. Sen de mi Kimsesin?” e kısa bir gezintiye çıkmaya ne dersiniz? Meşher, Beyoğlu İstiklal Caddesi’nden tünele doğru yürürken solda, 2018 yılına kadar Arter’e ev sahipliği yapmış tarihi binada yer alıyor. Bu bina, Vehbi Koç Vakfı’nın (VKV) çağdaş sanat alanı olan Arter’in Taksim’den Dolapdere’ye taşınmasının ardından; Eylül 2019’da, VKV’nın kuruluşu olarak Meşher ismi ile açılmıştır. Disiplinler arası yaklaşımı ile sergi, atölye ve konferanslara da ev sahipliği yapan Meşher, ulusal ve uluslararası alanlarda iş birlikleriyle önemli projelere imza atmaktadır. Bu projelerden biri de 14 Eylül 2022’de açılışı yapılan “Ben Kimse. Sen de mi Kimsesin?” sergisi. [caption id="attachment_219495" align="alignnone" width="467"] Ryan Gander, Ben Var… (IX) ve ( XIII) Mehtap Baydu, Sen Söylemezsen Ben Söylemem[/caption] Selen Ansen’in küratörlüğünü üstlendiği sergi; yurt içi ve yurt dışı olmak üzere toplam 44 sanatçının 120’ye yakın eserine ev sahipliği yapıyor. Ödünç alınan eserlerin yanı sıra, Vehbi Koç Vakfı desteğiyle bu sergi bağlamında çeşitli mecralarda üretilen yapıtlar da yer alıyor. Sergi 12 Şubat 2023 tarihine kadar Meşher’de, sanatseverlerin beğenisine sunuluyor.
Selen Ansen’in küratörlüğünü üstlendiği sergi; yurt içi ve yurt dışı olmak üzere toplam 44 sanatçının 120’ye yakın eserine ev sahipliği yapıyor.
Antik Yunan mitolojisinden Ekho ve Narkissos’un karşılıksız aşk mitinden hareketle kurgulanan Ben Kimse. Sen de mi Kimsesin? grup sergisinde bir araya gelen eserler, bu kadim anlatının sunduğu yansıma, yankılanma, başkalaşma temalarını günümüzün sanatsal ve toplumsal dinamiklerinin ışığında yorumluyor. İsmini Emily Dickinson’ın “Ben Hiç Kimseyim! Sen Kimsin? ”şiirinden esinlenerek alan sergi, ziyaretçileri sayısızca sen(ler), ben(ler), arzular, anlatılar, imgeler ve yaşanmışlıklar arasında ilişkilerin örüldüğü bir alana davet ediyor. Evan Penny,Otoportre, Géricault’nun Anatomik Parçaları’ndan İlhamla Sergi, Ekho ve Narkissos’un hikâyesini betimlemekten ziyade, mitsel anlatının döngüsel ve tekerrüre dayalı yapısını benimsiyor. Ben Kimse. Sen de mi Kimsesin? hikâyenin geriye bıraktıklarını odağına alarak uzak, geçmiş ya da yabancı şeylerin bize kadar ulaşması ve hayatlarımıza eklenmesi için zaruri mesafeleri vurguluyor. Görsel, işitsel ve dokunsal boyutların iç içe geçtiği bu alanı oluşturan eserler, ten ve ses, ses ve suret, ben ve öteki, insan ve gayri-insan, maddi ve maddi olmayan şeyler arasında çeşitli ilişkilenme biçimlerini deneyim imkânları sunuyor. Bir yandan çağdaş dünyanın yansıma ve yanılsama sorunsallarıyla bağlanırken, diğer yandan tarih boyunca beden, var oluş/yok oluş, kimlik, temsil ile özdeşleştirilen yüz, ayna, gölge, iz gibi öğelere sanatsal bir bakış sunuyor.1   Sergi teması, sanatçı seçimi ve eser yerleşimlerine bakıldığında; her katta farklı diyaloglar kuran işlerin, zıtlık ve uyum dengesi, izleyici üzerinde derinlikli bir etki yaratıyor. Bunun bir sebebi de Selen Ansen sergiyi kurgularken, hikâye ve form arasına bir “yabancı” sokmamak adına isim ve eser açıklamalarına, sergi alanında,  yer vermemiş olmasının etkisi büyük. Sergi akışını bozmamak adına yapılan bu detay, sergi alanı içinde izleyici ile eserin baş başa kalmasına fırsat tanıyor. Alışılagelmiş künye bilgilerinin yokluğu, bir noktada izleyiciyi zamansız bir mekânda kendi iç sesinin yankısı ile baş başa bırakıyor. Künye bilgisi arayanlar ise kat sorumluları ve katalogdan bilgileri takip edebiliyor. Kısacası, tüm detaylarıyla, etkileyici bu sergi; dikkatle izlendiğinde, izleyicinin zihin derinliklerinde farklı bir yankıya dönüşebiliyor. Sizce de bu mümkün olabilir mi? Ne dersiniz? ---
  1. https://www.mesher.org/Exhibition/Detail5