Mesele, çocuklara, gençlere, çalışanlara, iş insanlarına hayal kurduracak bir ortamı yaratıp yaratmamaktan geçmektedir. Bir kaç ay sonrasında başına nelerin gelebileceğini göremeyen yatırımcının tek gerçeği, günü kurtarmak ve mevcut düzeni sürdürebilmektir. Asıl mesele asgari ücretin ne kadar arttığı değil, asgari ücretle çalışanların çalışan nüfus içindeki payının minimum düzeye çekilmesidir.
Loading...
Vizyon, dilimize yabancı sözcüklerden girmiş bir kelime. Tam kelime anlamı görme, görünüm görüntü demek. Bizler bu kelimeyi gözle görülebilecek mesafeden çok daha uzakta bulunan bir takım olayları, gelişmeleri görebilmek, öngörülü olabilmek anlamında kullanıyoruz. Hayal kurmak ise görünür olmayan, ne kadar uzakta olsa bile görünmeyen ama gerçekleşmesi istenen, özlenen şeyi düşünmek ve zihnimizde canlandırmaktır.
Çoğunluk Mustafa Kemal Atatürk’ün ne kadar vizyoner bir lider olduğundan bahseder ama ben kendisinin büyük hayaller kuran ve bu hayallerini gerçekleştirmek için tüm gücüyle çalışan bir lider olduğunu düşünürüm. Yıkılmış, yıpranmış bir imparatorluktan kurduğu Türkiye Cumhuriyeti ve bu cumhuriyet üzerine çok kısa zaman içerisinde inşa ettiği değerler benim için bunun en bariz örneğidir.
İş dünyasında da büyük hayaller kurarak ismini bugünlere getirmiş birçok kişi ve bu kişilerin kurdukları şirketler var. Aşağıdaki logolara baktığınızda isimlerini ve ürünlerini hemen hatırladığınızdan eminim.
Kimisi oldukça eski, kimisi yeni bu şirket logolarının ürünlerini herhalde alıp kullanmak istemeyen olmaz diye düşünüyorum. Hemen hepsi kendi sektörlerinde önemli rekabet içindeler. Fakat bu rekabeti fiyat anlamında yapmadıklarından da eminim.
Türkiye’de hayat pahalılığının ve yoksulluğun son dönemlerde hiç görülmemiş noktalara çıkması en sık tartışılan, üzerinde en çok konuşulan konunun asgari ücret olmasına sebep oluyor. Enflasyon çığırından çıktığında, sene sonu yaklaştığında konuştuğumuz yegâne konu bu
Aslında basite indirgediğimizde tüm şirketler aktifi ve pasifi ile bir bilançodan oluşuyor. Yukarıdaki şirketler için düşündüğünüzde aktifte Mercedes, Tesla, Apple, Nike ve pasifte ise parasal büyüklük sermaye ve bu logoyu ortaya çıkartan İnsan Değeri yer almaktadır. Sermaye parasal olarak sadece üretim sürecinin gerçekleştirilmesini sağlayan araçları bir araya getirirken, İnsan Değeri bu üretimin en yüksek katma değerle nasıl yapılacağını belirler. Teknoloji bu şirketlerde verimliliğin artışı için büyük bir kaldıraç sağlar fakat İnsan Değeri olmadan bir anlam ifade edemez. Kısaca katma değer yaratmak şirketlerdeki İnsan Değerinden geçer.
İş seyahati nedeniyle gittiğim bir Milano gezisinde oluşan boş zamanımı değerlendirmek için Milano’nun merkezindeki ünlü Duomo Katedrali çevresinde yaptığım gezinti sırasında beğendiğim bir gömleği almak için dükkân sahibi ile yaptığım pazarlığı hiç unutamıyorum. Gömleği almak için pazarlığa başladığım sırada dükkân sahibi bana “ Signore bu gömleği bu stilde ve bu kalitede üretebilmek için çok emek, zaman ve sermaye harcadık. Beğeniyorsanız ona sahip olmak için bu bedeli ödemelisiniz, ödemek istemiyorsanız size satacak gömleğim yok kusura bakmayın” diyerek elimden gömleği almıştı. Katma değerin ne olduğu konusunda canlı bir ders almıştım.
Türkiye’de hayat pahalılığının ve yoksulluğun son dönemlerde hiç görülmemiş noktalara çıkması en sık tartışılan, üzerinde en çok konuşulan konunun asgari ücret olmasına sebep oluyor. Enflasyon çığırından çıktığında, sene sonu yaklaştığında konuştuğumuz yegâne konu bu.
Google trendsden son 90 gün için Asgari Ücret, Teknoloji, Üretim ve Marka kelimelerini arattığımda ve birbirleri ile karşılaştırdığımda yukarıda söylediklerime bir teyit alıyorum.
Neden Asgari Ücreti Konuşuyoruz?
Bir ülkede asgari ücretle çalışanların, toplam çalışan nüfusa oranı %57’lere yaklaştığında konuşulan konunun ağırlıklı olarak asgari ücret artışı olması aslında çok doğal.
Kaynak : DİSK-AR
Katma değer üreten, yetenek ve özellik olarak istenen eleman olmayı başarabilenlerin asgari ücretle sadece sosyal boyut olarak ilgilenmeleri de oldukça olağan olmalı.
Türkiye’de hayat pahalılığının ve yoksulluğun son dönemlerde hiç görülmemiş noktalara çıkması en sık tartışılan, üzerinde en çok konuşulan konunun asgari ücret olmasına sebep oluyor
Asgari ücret artışının Türk-İş’in açıkladığı açlık sınırı ile hangi noktada olduğu nefes tutularak incelendiği sürece bizler asgari ücreti maalesef ülke gündemini işgal eden bir konu olarak konuşmaya devam edeceğiz. Hatta bu artış (Aralık 2022 ve Ocak 2023 tarihlerinde açlık sınırı ortalama %3.5 artarsa) verilen %54.7’lik ücret zammına rağmen açlık sınırının artışına yetişemiyorsa bir sonraki dönemde, belki de daha sık ülke gündemini işgal etmeye devam edecektir.
Kaynak: TÜRK-İŞ
İnsan değerini, katma değer üreten bir forma kavuşturamayan bir ülkede, asgari ücret dışında çalışanların asgari ücrete her geçen yıl yakınsaması da vasatlığın boyutu hakkında oldukça dramatik bir resmi ortaya koymaktadır.
Kaynak : TUİK
Tüm bu sorunlar, neredeyse yıllardır söylediğim, enflasyonun bütün kötülüklerin kaynağı olmasından, tüm ekonomik ve sosyal dengeleri alt üst etmesinden kaynaklanmaktadır. Enflasyonu ortaya çıkartan kök sebeplerin çözümüne odaklanmaktansa, sorunu süslü sözler ve algı yönetimi ile çözmeye çalışıyormuş gibi görünenler, yapılan asgari ücret artışlarını bir şov malzemesi olarak kullanıp, sırtlarında küfe olduğundan yakınarak sorunun daha da büyümesine neden olmaktadırlar. Böyle bir yönetim anlayışında sermayenin maliyeti çok yüksek olur. Yüksek maliyetli sermayenin riski karşılığında isteyeceği getiri de haliyle yüksek olacaktır. Maliyet ve belirsizliğin arttığı bir ekonomi, istediği kadar teknolojik olsun, niteliği ön plana koyamaz. Katma değer üretemez. Getiriyi artırmak amacıyla nicelik dışında başka bir kavramı kolay kolay stratejilere hâkim kılamaz.
Sonuçta mesele, çocuklara, gençlere, çalışanlara, iş insanlarına hayal kurduracak bir ortamı yaratıp yaratmamaktan geçmektedir. Yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı ile boğuşarak yarınlarından endişe duyan bir toplumun tek gerçeği hayatta kalabilmektir. Yine bir kaç ay sonrasında başına nelerin gelebileceğini göremeyen yatırımcının tek gerçeği, günü kurtarmak ve mevcut düzeni sürdürebilmektir. Asıl mesele asgari ücretin ne kadar arttığı değil, asgari ücretle çalışanların çalışan nüfus içindeki payının minimum düzeye çekilmesidir. Ancak bu gerçekleştiğinde asgari ücretle çalışanların insan onuruna yakışan bir ücret almaları mümkün olabilir.