Loading...
Bir yandan yaptırımlar, öte yandan ekonomik krizle boğuşan İran’da patlak veren gösteriler, durumu kritikleştiriyor. Gösterilerin Senendec şehrinde yoğunlaşması, meselenin sadece başörtüsü olarak algılanmadığını da gösteriyor.Olayın ardından İran’ın farklı yerlerinde protestolar patlak verdi. Bir taraftan yaptırımların yarattığı sorunlar diğer taraftan ekonomik krizle boğuşan İran’da patlak veren gösteriler, durumu daha da kritik hale getiriyor. Gösterilerin öncelikle Senendec’de yapılıyor olması, Kürtlerde meselenin sadece başörtüsü olarak algılanmadığını da gösteriyor. Ancak gösteriler bu alanla sınırlı kalmadı, sürpriz bir şekilde (belki de hiç sürpriz değildi) Azerilerin en önemli tarihsel kenti Tebriz’e sıçradı. Protestoların farklı yerlere yayılma eğilimi var, şayet Halkın Mücahitleri ve diğer muhalif örgütler sahaya inerlerse protestoların ivmelenmesi ve silahlı çatışmalara dönüşmesi de mümkün görünüyor. Öte yandan basında konuya ilişkin farklı değerlendirmeler çıktı. Bunların içinde biri dikkat çekiyordu. İran’da reformistlerin en önemli yayın organı Şark gazetesinde Taki Azad Ermeki ile yapılan söyleşi, İslam Cumhuriyeti içerisinde nelerin tartışıldığına ve reformistlerin olan bitene doğal olarak bazı kesimlerden farklı baktığına dair ipuçları vermekte.. Ermeki, Emini’nin hayatını kaybettiği son olayın detaylarına inmese de İran’da değişim ihtiyacına vurgu yapıyor. İran'daki sorunların farklı nedenlerden kaynaklanıyor gibi görünse de bunların kökeninde "değişimin gerekliliği" yattığını belirten Ermeki, İrşad polisinin konumunun yeniden değerlendirilmesi, politika yapıcıların kadın ve gençlerin taleplerine bakış açısını değiştirmesi gerektiğini ifade ediyor. Ülkede en radikal sloganların bile değişim tandanslı olduğuna işaret eden İranlı yorumcu, “bazı insanlar yapısal değişiklikler arıyor, bazıları ise yöntem, yol ve görüşlerde değişikliğe gidilmesini istiyor. Bu kaygılar, çeşitli toplumsal gruplar tarafından tartışılan orta sınıfın kaygılarıdır” ifadelerini kullanıyor. Ermeki, orta sınıfın insan hakları ve kadın haklarıyla ilgili taleplerinin yankısının yeni bölgeleri kapsayacak kadar genişlemesi durumunda, ülkede yeni olayların yaşanmasının kaçınılmaz olduğunu ifade ediyor.
Gösteriler sürpriz şekilde Azeri kenti Tebriz’e sıçradı. Ülkenin farklı yerlerine yayılma eğilimi var. Şayet Halkın Mücahitleri vd. muhalif örgütler sahaya inerse protestoların silahlı çatışmalara dönüşmesi de mümkün görünüyor.Bu kez Aftab gazetesinin yazarı çıkıyor karşımıza. Seyyid Hüseyin Maraşi kaleme aldığı yazıda, Emini’ye yapılanlarla ilgili oldukça sert ifadeler kullanmış. Maraşi’nin yazısını önemine binaen kısmen alıntılıyorum: “Parlamento için önemli bir sınav. Parlamento mazlumları destekliyor mu, desteklemiyor mu? Küresel küstahlığı haykırmak, muhaliflere ve rakiplere bağırmak parlamentodaki arkadaşlarımızın işiydi, hala da öyle. Ama bakalım şimdi meclis, halkı ve bu toplumun ezilen kadınlarını mı yoksa gençlerin kanının akıtılmasını mı destekleyecek? Son sınav ise kamuoyunun. Bu haberin yayınlanmasından bu yana kamuoyu harekete geçti. Bugün Tahran'da Cumhurbaşkanı ve Cumhuriyet Savcısı soruşturma emri çıkarmak zorunda kaldı. Bugün itibariyle ve bu makaleyi yazarken, bu sınavın tek galibi kamuoyuydu ve iyi bir performans ortaya koydu. Ezilenlere bu kadar sahip çıkan, kamu gözetim görevini layıkıyla yerine getiren kadınlara, konuşmacılara selam olsun. Ancak bu sorunlar, politika yapıcıların ilgisini çekmesi gereken birkaç şeye dayanmaktadır. Birincisi, bu davranışlar, Kur'an-ı Kerim'in yüce ayetlerinde açıkça ifade edilen ve pak imamların hayatlarında ortaya koyduğu örneklikle çelişmekte olup hükümet, insanları daha ne kadar bu ilkelerin tam tersine yönlendirmekten sorumlu olacak?....... Hükümet, ilahi kelamın ve hidayetin yayılması için uygun ortamı yaratmaktan sorumludur. Eğer Allah, insanları zorla hidayete erdirmek isteseydi, güç kullanmak yerine Allah Resulü'ne (s.a.a.) insanların hidayetinden sorumlu olmadığını söylemezdi. Bazı otorite ve kurumlar kendilerini yanlış bir şekilde insanlara yol göstermekten, insanların büyük ve güzel hayatlarına müdahale etmekten sorumlu gördükçe, bu şimdiye kadar gördüğümüz gibi iyi sonuçlara yol açmayacak. Hükümet adaletin somutlaşmış halidir. Hükümet İslam’ın yayılmasını istiyorsa halkın refahını desteklemelidir. Hükümet, verimliliği, idari cesareti, refah, ilerleme ve gelişmeyi sağlamak için ülkeyi ve halkı yüceltmelidir. Verimliliği ön plana çıkaramayan bir hükümet, hukuksuzlukla toplumu doğru yola sevk edemez. Bunun nedeni, hükümetin insanların özel hayatlarına uygunsuz müdahalesidir. Bu olaylardan ders almalı ve insanlara doğru yolu göstermenin Cenab-ı Hakk'ın sorumluluğu olduğunu anlamalı ve bilmeliyiz, ilahi mesaja omuz vereceksek hükümetin düzgün işleyişine dikkat edilmelidir.” Görünen o ki son olaylar sadece halk düzeyinde bazı kıpırdanmalar ve hareketliliklere yol açmayacak aynı zamanda muhafazakârlarla reformistler arasında uzun yıllardır var olan farklılıkların bu kez daha güçlü bir şekilde su yüzüne çıkmasına neden olacak.