Sözcü TV Ankara Temsilcisi Mehmet Bal, AK Parti Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu’yla daha önce Narin Güran’ın öldürülmesi hakkında yaptığı röportajın ses kayıtlarını canlı yayında ‘yeni röportaj yapıyormuş’ gibi paylaştı.

Bal’ın canlı yayındaki soruları ile Ensarioğlu’nun önceden alınmış ses kayıtlarını röportajmış gibi sunan Sözcü TV, medya ombudsmanı Faruk Bildirici’nin gözlemine takıldı.

Bildirici, dört gün önce yaşananları şöyle eleştirdi:

"Narin’in öldürülmesiyle ilgili olarak Sözcü TV’ye 'Bizlerin bazen bilmediği, bazen de bilip söylemememiz gereken şeyler var çünkü aile bizim dostlarımızdır' demesi haklı olarak tepki çekti. Yanlış anlaşıldığını savunarak sözlerini düzeltmeye çalışırken yine Sözcü TV’ye konuştu.  Ama bu kez de sözleri 'AKP’li vekilden istifa sinyali' diye haber oldu.

Bunun üzerine Ensarioğlu, sözlerinin çarpıtıldığını, siyaseti bırakmayı düşünmediğini belirten bir açıklama daha yapmak zorunda kaldı. Bu gelişmelerin gazetecilik açısından asıl dikkat çeken tarafı, Sözcü’nün haberini savunmak için yaptığı yayındı.

Madenciler yerin altında, aileler yerin üstünde eyleme devam ediyor Madenciler yerin altında, aileler yerin üstünde eyleme devam ediyor

Sözcü TV Ankara Temsilcisi Mehmet Bal, ekrana çıkarak Ensarioğlu ile telefonla yapılan söyleşinin ses kaydını yayımladı. Fakat sanki görüntülü söyleşi yapılıyormuş gibi, ekranın bir tarafına Ensarioğlu’nun portresini koydular; öbür tarafta da Mehmet Bal, sanki o anda karşısında Ensarioğlu varmış da canlı söyleşi yapıyormuş gibi soruları seslendirdi. İnanılmaz ama gazeteci olarak ekranda rol yaptı; söyleşi yapan gazeteciyi oynadı! Bu sırada ekranın altında 'Ensarioğlu röportajı Sözcü TV’de' yazıyor, izleyici 'canlandırma' olduğu konusunda uyarılmıyordu.  

Son derece yanıltıcı, gerçeği deforme eden ve gazetecilikle bağdaşmayan bir habercilik tarzı bu. Birincisi gazeteci rol yapmaz, habere oyunculuk katmaz, haberde canlandırma da olmaz. Söyleşi neyse odur, aynen verirsiniz; ses ise ses, görüntü ise görüntü.

İkincisi, Ensarioğlu’nun sözleri kayıttan, Mehmet Bal’ın soruları canlandırmayla aktarılınca söyleşinin özgün halini ne kadar yansıttığına emin olmak mümkün değil. Örneğin, Mehmet Bal, uzun bir soruyla Ensarioğlu’na, Sözcü TV’yi suçlamadığını söyletmeye çalışıyor; bir sorusunu 'Bizim yönlendirdiğimiz sorularda bir çarpıtma olmadığını söylüyorsunuz değil mi, doğru anlıyorum' cümlesiyle bitiriyor.  Ensarioğlu’nun yanıtı ise bu cümleye tam karşılık vermiyor.

Teknoloji olanak tanıyor diye telefonla yapılan bir söyleşiyi televizyonda görüntülü gibi sunmak etik bir davranış olamaz. Teknolojide sınır olmayabilir ama gazetecilikte sınırlar vardır; gazeteciler, editörler ve de sunucular bu sınırları içselleştirmeli."

Editör: Haber Merkezi