Altının, gümüşün üzerindeki simgesel değer kimleri cennete ya da cehenneme ulaştırabilir sorusu köşede dursun, paranın sermayeye dönüşümünü inceleyeceğimiz bu yazıda ilk önce değerin simgeselleşmesini, gömülemeyi ve sonrasında dünya parasını ele alacağız.Metanın durumunu anlatırken basit anlatımlardan faydalandık. Şimdi ise artık iki kutup arasında yani iki metanın birbirleri ile karşılaştıkları piyasada başka bir boyuta geçmemizin vakti gelmiş bulunuyor. Bu kutuplar bildiğimiz üzere; biri meta diğeri para olarak kabul ediliyordu. Meta sürecindeki hızlı değişim ve gelişim ile birlikte dolaşıma sokulan meta ile fiyatının belirlendiği zaman da değişim göstermeye başlamıştır. Bu nasıl oluyor dersek, şöyle ki; her meta kendini gerçekleştirdiği piyasada hareket etmeyebilir yani metaların hareketleri çok daha uzak pazarlara uzanabilir. Böyle bir durumda daha alıcısı ortaya çıkmayan metanın dolaşıma girmesi alıcı olmadan bile meta sahibini satıcı konumuna yerleştirir. Diğer bir örnek ise bir gayrimenkul satın alımı yapan alıcı gelecekte elde edeceği faydayı ve kullanım değerini baştan satın almış olur. İşte bu yeni işlev bizim karşımıza ödeme aracı olarak çıkmaktadır. Bir sözleşme ile alıcıya verilen sorumluluk üzerinden de bu durumu anlayabiliriz. O zaman diyebiliriz ki para, ödeme zamanı geldiğinde dolaşıma girerek metayı edinme ile ödeme arasındaki zaman farkını bize yansıtır. Bu durumda metanın paraya dönüşümü hemen söz konusu değilken kullanım değeri hemen gerçekleşir. Önceki sayımızda paranın söz konusu dolaşımı gerçekleştirirken sıralı bir şekilde elde edilen ve elden çıkarılan meta döngüsünde dolaşım hızından ve para miktarında gerçekleşen sınırdan bahsetmiştik. Peki, şimdi nasıl bir durum söz konusu olabilir? Eş zamanlı olmayan satış dolaşım hızını düşürürken paranın miktarındaki sınırı ilk duruma göre daha ileri bir seviyeye taşımaktadır. Daha iyi açıklamak gerekirse; ödeme aracının ödeme süresi geldiğinde dolaşıma katılması ile satıcının eline geçen para birinci evrenin kesintiye uğramış ve sonrasında tamamlanmış halidir. Ödeme gerçekleştiğinde meta o alanda yoktur. Oysa biz başından beri Y metasına ihtiyacı olan A kişisi X metasını, X metasına ihtiyaç duyan B kişisine verir demiştik. Şimdi yeni durumda para, meta alımında sürece eşlik etmediği için ya da sonradan eşlik edeceği için satıcı elde edeceği parayı tasarrufa ya da servete çevirir hale gelmektedir. Alıcı ise borcunu ödeyebilmek için elindeki metayı ödeme aracına yani paraya çevirmektedir. Mihenk taşımızı oluşturan şey de budur; para artık satışın amacıdır. Amaç metaların ediniminin ötesine geçmiş Meta-Para-Meta eşitliği bir metamorfoza uğramıştır. Artık Para-Meta-Para öylece kendiliğinden, bağımsız bir şekilde doğmuştur. Eşdeğer biçimden bahsederken meta ile parayı aynı anda karşılaştığı durum artık analizimizde geride kalmıştır. Zaman ve mekân bağlamında gösterilen değişiklik artık metanın geçirgenliği konusunda paranın amaca dönüştüğü evreyle devam edeceğiz. Bunu yaparken de paranın ödeme aracı olma işlevinin dolaşıma sokulan borç senetleri ile birlikte aslında kredi parasının oluşumundan bahsetmemiz gerekmektedir. Metaları satın alan ve sınırlı dolaşan para artık evrensel bir biçim almaktadır. Sadece metaların dolaşımına değil kredi sisteminin gelişmesine ve derinleşmesine sebebiyet vermektedir. Yani söz gelimi para; ‘‘Sözleşmelerin evrensel metası haline gelir’’. Sadece bu da değil aynı zamanda dünya parası olma işlevi de söz konusudur. Dünya ticaretinde paranın evrenselleşmesi paranın fonksiyonel varlığını daha da genişletmemizi sağlar. Nasıl? Artık para genel satın alım ve genel ödeme aracı olmuştur. Buradan yola çıkarak para, toplumsal refahın ve maddi biçimin ölçüle bilirliği haline gelmiştir. *** Parayı amaca dönüştüren şey de Marks, burjuvazinin bu toplumsal süreçte meta-para durumunu hayali bir biçime indirgeyerek meta paradır söylemlerinin yerini artık para metadır çığlıklarının aldığını belirtir. Gerçekten de burjuva kendi amacına yönelik, para için satış ve satışın amacının para olduğu felsefesini açgözlülüğüyle oluşturmuştur. Eklemek gerekirse Marks der ki; ‘‘Ne kadar çok üretirse o kadar çok satabilir. Bu yüzden çalışkanlık, tutumluluk ve açgözlülük onun en başta gelen özelliğidir. Çok satıp az satın almak onun ekonomi politiğinin özetidir’’. Onun ekonomi politiği daha fazla para için sürekli parayı satmaktır aslında. PARANIN SERMAYEYE DÖNÜŞÜMÜ Metaların artık sermayenin ilk çıkış noktasını oluşturduğunu söyleyebiliriz. Sürecin en nihai sonucunda karşımızda para vardır ve bu sermayenin ilk göründüğü andır. Elimizde yazının ortalarında bahsedildiği üzere iki durum vardır; birincisi para olarak para ve ikincisi sermaye olarak para. Aralarındaki fark nedir ki? Meta dolaşımının dolaysız biçiminde biz Meta-Para-Meta için;
M-P-M → satın almak için yapılan satış
Demiştik. Bu bize birinci durumu vermektedir. Oysa ikinci durumda Para-Meta-Para bize;P-M-P → satmak için satın alma
Durumunu vermektedir. Faydanın amaca mı yoksa sonuca mı bağlı olduğu ayrımını iyi değerlendirmemiz bu denklemlerdeki farkı anlamamıza yetecektir. Kitaptan örnek verecek olursak; ‘‘100 sterlinle 2000 libre pamuk alsam ve bu 2000 libre pamuğu 110 sterline satsam, aslında, 100 sterlini 110 sterlinle, yani parayı parayla değiştirmiş olurum’’. M-P-M durumunda para kesin harcanmıştır ancak ikinci durumda paranın tekrar eline dönmesi için yapılan satış vardır. Yani bu satış ile elde edilen paranın yine tekrardan satış yapabilmek için kullanılması söz konusudur. Peki, burada metanın durumu nedir? Birinci durumda (M-P-M) para iki kere yer değiştirirken ikinci durumda (P-M-P) meta iki kere yer değiştirir ki para böylece tekrar ele dönebilsin. O zaman para olarak paranın dolaşımı ile sermaye olarak paranın dolaşımı aynı şey değildir. Birincide tam anlamıyla harcanma söz konusudur ve döngü iki biçimde gerçekleşir oysa diğerinde harcanma söz konusu bile değildir. Marks bu duruma James Steuart’tan alıntı yaparak avans vermek olarak belirtmiştir. Yukarıdaki örnekte 100 sterlinlik pamuğun 110 sterlin olarak satışı yapıldığı durumdan gidecek olursak aradaki 10 sterlinlik fark Artık Değer’dir. Aynı pamuk bu 10 sterlinlik değer değişimi ile birlikte önceden alıcı şimdi ise satıcı olan kişiye bu değeri eline bırakmıştır. İşte pamuğun değer değişimindeki bu yolculuğu onu sermayeye, pamuğu bu fayda ile satan kişiyi de kapitaliste dönüştürür. 10 Sterlinlik aradaki farkı P-M-P denkleminde yerine yerleştirirsek sermayenin genel formülünü yani içinde bulunduğumuz dünyada sonu gelmeyen mark-up fiyatlamanın nedenini şekil itibari göstermiş olacağız. Biz bunda Marks’ın gösterdiği biçim ile hareket etmeyi tercih ederek P’(P üssü) diyeceğiz ve gösterimi şu şekilde yapacağız; P – M – P’ P’nin üstüne koymuş olduğumuz tırnak kapitalistin neden kapitalist olduğunu gösterme biçimimizdir. Satın alımı yapan ve onu tekrardan satacak olan kapitalistin yapacağı kâr o tırnağın içinde gizlidir. ***