Bu kabine, yeni anayasa yapılması sürecinde Türkiye’yi taşıyacak bir “İkinci Cumhuriyet” kabinesi. Cumhuriyet’in 100. yılında, AK Parti ve Erdoğan hedeflerine, “yeni kurucular” olmayı koyuyor.-Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Kürt ve Alevi Açılımları’nda rol oynamış, Bingöllü bir Zaza: öncelikli amaç köprülerin yıkıldığı bu seçmen kitleleriyle yeniden temas kurabilmek. Ve tabii Yılmaz, selefi Fuat Oktay’ın aksine, artık olmayan “başbakan” makamının görevini yürütebilecek nitelikte bir isim. Ayrıca Yılmaz’ın, Devlet Planlama Teşkilatı ve “kalkınmacı” geçmişiyle, ekonominin odağında olacağı politikalar oluşturulacağı algısını yaratılıyor. -Malum olduğu üzere, Maliye ve Hazine Bakanı Mehmet Şimşek ile ekonomiyi büyük krizin kıyısından döndürülmesi hedefleniyor. -Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile dış ilişkilerde yeni güçlü bir profil çizmek, kaybedilen saygınlığı kazanmaya çalışmak ve AK Parti’nin son dönemine damgasını vuran “karizma” eksikliğini, kamuoyunun önüne çıkmadığı için hiç yıpranmamış bir isimle gidermek amaçlanıyor. -Genelkurmay Başkanı Yaşar Güler’in Milli Savunma Bakanı da olmasıyla, “parti aidiyetinin” Türk Silahlı Kuvvetleri’ne sirayet etmesini sağlamak ve yeni anayasa çalışmaları da yapılırken TSK’nın desteğini almak arzulanıyor. -İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ile İstanbul tecrübesi olan bir bürokratın tecrübelerinden Ankara’da yerel seçimlere giden süreçte yararlanmak isteniyor olabilir. Ayrıca, İçişleri Bakanlığında yeni ve daha AK Partili bir kadrolaşma sağlamak da olası hedeflerden biri. Buna ek olarak, Kürtler başta birçok kesimle çatışan bir içişleri bakanından, sakin bir profile geçiş sağlanıyor. -Muhalefetten kendisini tanıyanlar tarafından bile “iyi bir insan” olarak tanımlanan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ile şirazesi iyice şaşan yargıda biraz olsun dengeyi bulmak-en azından bu algıyı yaratılmak isteniyor. -Belçika’yı temsilen Avrupa Parlamentosu’nda da yer almış Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş ile, “İstanbul Sözleşmesi” yerine “Ankara Sözleşmesi” ve 6284 Sayılı Kanun’un değiştirilmesi gibi kadınlara odaklı politikaların üzerini şekerle kaplamak mümkün kılınabilir. Türkiye’de ve dünyada, muhafazakâr politikalara daha da kayışın “meşrulaştırılmaya” çalışılması söz konusu olabilir. Bu kabine, yeni anayasa yapılması sürecinde Türkiye’yi taşıyacak bir “İkinci Cumhuriyet” kabinesi. Cumhuriyet’in 100. yılında, AK Parti ve Erdoğan hedeflerine, “yeni kurucular” olmayı koyuyor. Bu kabine, ayrıca “büyükşehirleri kazanma” kabinesi: yerel seçimlerde ve ötesinde metropollerin rızasını kazanma kabinesi… Muhalefet-tüm muhalefet, bu yerel seçimlerde hem kendi varlıklarını sürdürebilmek; hem de Cumhuriyet’in başka bir “Cumhur”iyet’e dönüşmemesinin savaşını vermek zorunda. Bunun içinde, gün kaybetmeden hazırlanmaya başlamaları gerek.
“Make Türkiye ‘eh işte’ again” kabinesi
Recep Tayyip Erdoğan’ın yeni kabinesi, tamamen yerel seçimlerde ezici bir zafer elde etmeye odaklı bir kabine. Donald Trump’ın sloganı, “Make America Great Again” (Amerika’yı Yeniden Büyük Kıl) gibi, “Erdoğan’ı Yeniden Büyük Kıl” kabinesi bu…
Cumhurbaşkanlığı ikinci turunun üzerinden sanki aylar geçmiş gibi çok farklı gündemler hâkim Türkiye’de…
Bundan günler önce, tüm odak muhalefetteyken; şimdi nefesler tutulup yeni kabinenin açıklanması bekleniyor. İşte böyle bu başkanlık sistemi; kazanan herşeyi alıyor.
Recep Tayyip Erdoğan’ın yeni kabinesi, tamamen yerel seçimlerde ezici bir zafer elde etmeye odaklı bir kabine. Donald Trump’ın sloganı, “Make America Great Again” (Amerika’yı Yeniden Büyük Kıl) gibi, “Erdoğan’ı Yeniden Büyük Kıl” kabinesi bu…Gerçekte olabilecek ise, en fazla “eh işte”ye takılacak bir Türkiye.
Ancak, bu da Erdoğan ve AK Parti için bu aşamada yeterli; ekonomide geçici bir rahatlama, “acaba fabrika ayarlarına mı dönüyorlar” beklentisi yaratma ve 14/28 Mayıs seçimlerinin “kazanılamayanı” olan metropollerde desteği arttırmaya gözlerine diken politikalar.
Bu seçimlerde, Türkiye’nin en kalabalık 25 ilinde Erdoğan çoğunluğu kazanamadı. Hatta, sonuçlara bakınca Türkiye’nin ortası bir obruk gibi içine göçmüş gibi bir tablo ortaya çıkıyor. Orta Anadolu ve Karadeniz’e egemen bir AK Parti ve Erdoğan; Türkiye’nin ekonomik ve sosyokültürel açıdan dinamosu olan büyükşehirler ile Kürtlerin coğrafyasına hâkim olan muhalefet…Bunun yanısıra, Türkiye’nin merkez siyasetini de içine çekip çökertiyor bu obruk…Türkiye siyaseti, Erdoğan’ı destekleyenler ve desteklemeyenler gibi bir iki zıt kutbun mücadelesinden ibaret kalıyor.
28 Mayıs gecesinden beri Erdoğan, İstanbul başta olmak üzere büyükşehirleri kazanmak için harekete geçmiş durumda. Yerel seçimler için daha seçim gecesi kampanyasını başlattı bile. Yeni kabinesi de bu amaçla oluşturulmuş bir yapıya sahip. Tüm bakanlar ve tabii, Cumhurbaşkanı Yardımcısı “özenle” seçilmiş-şu temel amaçlarla: