Mahmut Üstün yazdı | Hrant niye katledildi? Sahi kim vatansever?
Hrant yalnızca anti kapitalist değildi. Anti kapitalist olduğu içindir ki aynı zamanda gerçek ve tutarlı bir anti emperyalistti de.
Büyük devletlerin Ermeni meselesinde ikiyüzlü olduğunu bilir; bu sorunun en sağlıklı ve sağlam biçimde büyük devletlerin müdahil olmadığı bir süreçte Türk ve Ermeni halkı tarafından çözülebileceğini savunurdu. Batı ülkelerinin parlamentolarında alınan "soykırım" kararları bu nedenle onda bir sevinç ve takdir duygusu yaratmaktan ziyade, "eniştem beni niye öptü" endişesi yaratırdı.
Bu yaklaşım Hrant ile Ermeni diasporası arasındaki en temel farktı da... Hrant şu emperyalizm çağında -yurtseverlik ve bağımsızlıkçılığa dayanmayan (ki çok istisnai ve özel koşullar ürünü bir durumdur bu)- her milliyetçiliğin bir biçimde emperyalizmin kucağında beslenip büyütüldüğünü ve böylesi milliyetçiliklerin hiç bir yaraya merhem olmadığı gibi yeni ve büyük yaralara yol açtığını bilirdi.
Bu yüzden o bir Ermeni milliyetçisi olmadı ve aynı zamanda Türk milliyetçiliği ile de ciddi biçimde kavgalı oldu. Hrant'ın Ermeni sorununun çözümünü istemesinin en temel nedenlerinden biriydi de bu milliyetçilik karşıtı yaklaşımı. Zira çözülmeden duran Ermeni meselesi, Türk ve Ermeni milliyetçiliğinin beslendiği kanlı bir sofra, Türk ve Ermeni halkının ise vicdani ve insani kanserleşmesine yol açan arsız bir tümör işlevi görülüyordu.
Hrant eşitlik, özgürlük, kardeşce birlik demekti...
Hrant ne Türk ne Ermeni milliyetçisi değildi. Ermeni, Kürt, Türk, Müslüman, Hıristiyan, kadın, erkek, eşcinsel vb. tüm herkesin sınıfsal, etnik, dinsel, cinsel vb. ayrımcılık ve ezilmeye uğramadığı,eşit ve kardeşçe yaşadığı bu topraklarda, huzur içinde uyumayı amaçlayan gerçek bir yurtseverdi ama...
Hrant Dink “Ruh halimin Güvercin Tedirginliği” başlıklı yazısının son satırlarında şunları söylüyordu.
“Evet, kendimi bir güvercinin ruh tedirginliği içinde görebilirim, ama biliyorum ki bu ülkede insanlar güvercinlere dokunmaz. Güvercinler kentin ta içlerinde, insan kalabalıklarında dahi yaşamlarını sürdürürler. Evet, biraz ürkekçe ama bir o kadar da özgürce.”
Aslında bu satırları yazarken Hrant'ın bu ülkede epey zamandır güvercinlerin kafalarını büyük bir acımasızlık ve hazla koparan bir güruhun oluştuğunu göremediğini düşünmek olanaksızdır. Hrant'a bu satırları yazdıran bilakis tam da bu durumun farkında olmasıdır.
Bu adamı, bu birlik ve kardeşlik "güvercinini"; bu toprakları vatanı bilen gerçek bir yurtseveri, devlet gözetiminde katlettiler işte..
Hrant'ı katledenler gerekirse ülke kana boyansın, gerekirse bölünsün, ama asla etnik düşmanlıklar, dini düşmanlıklar son bulmasın diyenlerdi.
Zira bu ayrım ve çatışmalar, onların elindeki en önemli yönetme/sömürme aracıydı.
Hrant'ın katili bizzat emperyalist/kapitalist zihniyetin temsilcileriydi...
Tetikçileri de koyunlarında besleyip büyüttükleri işbirlikçi milliyetçilik ve/ya dincilik.
Şimdi sormak gerekir kim vatansever ve kim vatan haini...