Mahmut Üstün yazdı | HDP'yi sevsen de sevmesen de...laik cumhuriyet için ittifak...
HDP size söylenen gibi değil ya da onlardan ibaret değil...
Malum Kürt sorunu Türkiye'nin en önemli sorunları arasındadır. Odağında etnik kimliksel sorun ve taleplerin olduğu benzer çatışmalar yalnızca bizde değil, pek çok ülkede yaşandı, yaşanıyor. Doğrusu siyaset bu sorunun çözümünde en ideal reçeteyi bugüne kadar bulabilmiş de değil. Ama neyin çözüm olmadığını, aksine sorunları büyüttüğünü biliyoruz en azından... Çatışma ve askeri çözüm... Bu yöntem sorunu çözmek bir yana karşılıklı güvensizlikleri düşmanlık düzeyine getirerek, var olan çatlakları kapanması olanaksız biçimde derinleştiriyor. Mevcut seçenekler arasında en iyi çözüm, tarafların maksimum hedeflerinden geri adım atarak eşitlikçi ve barışçıl bir tarihsel ve toplumsal zeminde ortaklaşmalarıdır...
HDP sorunun asli tarafları arasında önemli bir volan kayışıdır... Dahası da var... HDP etnik temelli hareketlerin içerisinde örneği olmayan bir biçimde, yüzü ayrılığa değil birliğe dönük bir siyasal harekettir. Ayrılığın ve yeni bir ulus devlet kurmanın, etnik sorunlar alanında hiç bir yaraya merhem olmayacağını savunan bir çizgiye sahiptir... "Tekçi ulus devlet" modeline karşı her kimliğin kendini özgürce ifade ettiği ama birlikte yaşadığı "Demokratik ulus" adını verdiği bir modeli savunmaktadır. Yani ayrılıkçı değil aksine birleştirici bir ufka sahiptir. Bütün dünya, Kürtlerin ayrılma hakkı olduğunu savunurken, HDP, şimdi hapiste bulunan eski karizmatik lideri Demirtaş'ın sözleriyle sorunun çözümünü "İzmir ile ittifakta" gören, iradesini birleşmekten yana şekillendiren bir partidir. Bu kadar birleştirici yaklaşıma sahip etnik temelli bir başka siyasal hareket var mıdır dünyada? Duymadım ve sanmıyorum. Türkiye açısından çok büyük bir şanstır HDP...
Ben bu nedenle HDP'nin barajı geçmesinin yalnızca tek adam rejimini sonlandırmak açısından değil Türkiye'nin daha güzel bir geleceğe ulaşması bakımından da önemli olduğunu düşünüyorum.
Elbette barajı geçmesi için milletvekili seçimlerinde de oyum HDP'ye olacaktır.
Eğer cumhuriyetçi ve laiksen HDP ile ittifaka hayır diyemezsin...
Buraya kadar olan bölümü HDP ile "bölücülük" ve "terörü" özdeş gören okurlar için yazdık. Bu anlattıklarımız HDP ile ilgili olumsuz kanaatlerini belki değiştirir ya da en azından yumuşatır umuduyla.
Diyebilirler ki anlattıklarına rağmen HDP ile ilgili olumsuz yargılarımızı değiştirmedik. HDP'yi "ayrılıkçı", "bölücü", "teröre yakın" vb vb. görüyoruz.
Amenna... Anlattıklarım sizi ikna etmemiş olabilir ve HDP konusunda benimle aynı düşünmeyebilirsiniz...
Ama yine de HDP'ye barajı geçmesi konusunda destek vermelisiniz. Tabi ki en azından laik Cumhuriyet taraftarıysanız. Zira laik Cumhuriyeti korumak bugün taktik açıdan HDP'nin barajı geçmesi ile dolaysız olarak bağlantılıdır. Ve siyaset öncelikle akıl işidir.
Damat Berat, önümüzdeki seçimi savaş ilan etmişti ya, bir anlamda doğrudur. Önümüzdeki seçim(ler) laik cumhuriyet ve demokrasi ile neo teokratik tek adam despotizmi arasında nihai sonucu tayin edici önemde bir siyasal muharebedir.
"Savaş siyasetin şiddet araçlarıyla sürdürülen bir biçimidir" der ünlü Prusyalı general Clausewitz... Her ikisindeki başarı da taktik ve strateji alanında kararlılığı ve esnekliği -duygusallıktan uzak bir biçimde- kullanabilme becerisiyle ilgilidir. Her ikisinde de başarı için yakın hedef/tehdit ve uzak hedef/tehdit değerlendirmesini doğru yapabilmek kritik önemdedir.
Örneğin X ülkesinden gelen işgal tehdidi sizin için yakın tehditse ve bu tehdidi o şartlarda ancak yine problemli bir ilişkiye sahip olduğunuz Y ülkesi ile ittifak yaparak önlemeniz olanaklıysa, "Y ülkesi de bana hasmane yaklaşıyor, ben onunla ittifak kurmam" diyemezsiniz.Derseniz en hafif deyimiyle ölümcül bir saflık yapmış olursunuz ve ülkeniz elden gider.
Siyasette de aynı mantık geçerlidir. Ve bugün Türkiye siyaseten benzer bir kritik yol ayrımındadır. 24 Haziran laik cumhuriyet ve demokrasi için varlık/yokluk öneminde bir tarihtir. Tüm cumhuriyetçiler için yakın tehdit neo teokratik despotizm ve yakın hedef ise 24 Haziran'da başarı elde etmektir. Başarı için de HDP'nin barajı aşması zorunludur. HDP'yi sevseniz de sevmeseniz de, bu apaçık bir gerçektir ve ülkenin yakın geleceği HDP ile ittifak yapıp yapmama tercihine göre birbirinin tam tersi istikamette değişebilecektir.
Bu sorum yalnızca CHP'lilere, ulusalcılara vb. değildir; bütün partilerdeki cumhuriyet ve laiklik yanlısı vatandaşlaradır.
Hangisinden feragat edeceksiniz?
Laik Cumhuriyetten mi? HDP ile ittifak yapmam inadından mı?
İkisinden birinden vazgeçmek zorundasınız...
24 Haziran'da zafer için tek yol HDP ile birlikte davranmak ve varsa HDP ile bir sorununuz bunu 24 Haziran sonrasına bırakmaktır.
Tercih sizlerin...