Mahmut Aslan yazdı | Deniz gezmiş 70 yaşında
Bizim de delikanlılarımız vardır Che Guevara /Metin Demirtaş
1947 yılının 28 Şubat’ında, Cemil ve Mukaddes çiftinn ikinci çocukları dünyaya geldi. Adı, ‘Deniz’ oldu.
İki kutuplu dünyanın soğuk savaş entrikalarının yaşandığı bir dönemde gözlerini açtı Deniz. Amerika’nın Truman Doktrinini yayınladığı yıldır da aynı zamanda…
Mustafa Kemal önderliğinde, bağımsızlık savaşı vermiş ve mazlum milletlere örnek olmuş bir Türk Ulus’u, basiretsiz idarecilerin elinde Truman Doktiri’nin ağına teslim olmaktan kurtulamadı.
1947 yılından sonra ABD ülkeyi, askerleri, eğitmenleri, karayolları, savaş artığı silahları ile işgal etti. Küçük Amerika olmayı hedefleyen ona göre hareket eden siyasetçilerin olduğu bir ortam da büyüyen Deniz, ilerleyen yıllarda emperyalizme karşı mücadelenin de bayraktarlığını yapacaktı!
O daha 13 yaşındayken Amerikancı ve despot Adnan Menderes 27 Mayıs 1960’da bir ihtilal ile devrilir. Bu ihtilal sonrasında yapılan Anayasa ise Türkiye tarihinin gördüğü en özgürlükçü Anayasa’sı olur.
Anayasanın getirdiği özgürlük ortamında sosyalist partilerde kurulmaya başlar. Bu partilerden yakın tarihe damga vurmuş olanı Türkiye İşçi Partisi’dir. Deniz 1964’te Türkiye İşçi Partisi’nin örgütlerinde çalışmaya başladı. Yaşı tutunca da partinin Üsküdar teşkilatına üye oldu.
O dönem dünyada 68 Kuşağı rüzgârı esiyordu. Fransa’da başlayan öğrenci hareketleri, bizim ülkemizde de başlamış, birçok boykot ve işgal de yaşanmıştı. Bu boykotlarda ve işgallerde ön plana çıkan İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencilerinden Deniz Gezmiş’ti. Boyu, posu ve hitabet yeteneği ile herkesin dikkatini çekmiş, üniversite öğrencilerinin de lideri olmuştu.
"Ya istiklal ya ölüm" diyen bütün mazlum uluslara örnek olan Türkiye Kurtuluş Savaşı’nın lideri M. Kemal Atatürk 68 Kuşağı gençlik hareketlerinin de sembolüdür. Denizler 1 Kasım 1968 yılında Samsun’dan başlayıp 10 Kasım‘da Ankara’da son bulacak “Tam Bağımsız Türkiye için Mustafa Kemal Yürüyüşü” yapmışlardı. Bu yürüyüşün çağrı metninde Türkiye Halkına şöyle sesleniyorlardı:
"Büyük Türk Milleti! Atatürk için toplanalım!
Mustafa Kemal'in milli kurtuluş idealini yaşatmak için,
Mustafa Kemal Devrimine saldıran karanlık güçlere dur demek için,
Milletçe yabancı uşaklığına düşmekten kurtulmak için,
Tam Bağımsız, Gerçekten Demokratik Türkiye için,
Gazi Mustafa Kemal'in milli kurtuluşçu saflarında toplanalım! Yaşasın Türkiye!
Yaşasın yarının bağımsız Türkiye’si için mücadele!"
SİLAHLI MÜCAADELE DÖNEMİ
Küba’da Fidel ve Che’nin gerilla savaşı ile Amerikancı Batista’yı devirmesi, Ho Chi Minh önderliğinde emperyalizme karşı Vietnam’da verilen ulusal kurtuluş savaşı bizim gençlerimizi de derinden etkilemişti. Gençler parlamenterizmden umudu kesmiş ve silahlı mücadele yolu ile ülkedeki Amerikan emperyalizmi ve onun yerli işbirlikçilerinden hükümeti almayı kafalarına koymuşlardı.
Silahlı mücadele için birbirine yakın zamanlarda Deniz Gezmiş önderliğinde Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu (THKO) ve Mahir Çayan Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi (THKP-C) kurulmuştur.
1969 yılından itibaren ülkenin devrimci gençleri Filistin kamplarında silahlı eğitim alarak İsrail’e karşı savaştılar. Filistin’e ilk gidenler arasında, Deniz Gezmiş de vardı. El Fetih kampına katılan Gezmiş’e, El Fetih kimliği verilmişti.
Deniz fırtınalı yaşamı sonucunda mahkemeye düşmüş ve Bağımsızlık için canını vermeye her zaman hazır olmuş ve hiç korkmamıştır. Onu da THKO davası savunmasında söyle ifade etmiştir.
“Bu memlekette Mustafa Kemal'e gerçekten sahip çıkanlar varsa onlar da bizleriz. 35 milyon metrekare vatan toprakları işgal altındayken, bizim milli bütünlüğü bozmakla suçlanmamız gülünçtür. Mustafa Kemal sağ olsaydı bugün çok şaşırırdı. Hareketimiz tamamen anayasal bir harekettir. Anayasamızın başlangıç ilkesinde belirtilen ulusun zulme karşı direnme hakkını kullandık. Bu sebeple anayasal bir davranışta bulunduk. Yaptıklarımızın haklı olduğuna inanıyorum. Halen de bu inancı taşıyorum. Türkiye’nin bağımsızlığından başka bir şey istemedim ve bu sebeple Amerikan emperyalizmine ve işbirlikçilerine karşı mücadele verdik. Bundan dolayı ölümden korkmuyorum. Onu ancak işbirlikçiler düşünsün ve ancak onlar kendi canının telaşına düşsün ve ben 24 yaşındayken kendimi Türkiye’nin bağımsızlığına armağan etmekten onur duyuyorum.”
Korkusuz ve yürekli yiğitler Deniz Gezmiş, Yusuf Arslan ve Hüseyin İnan normal bir mahkemede yargılansalar alacakları hapis cezasından daha büyük bir cezaya çarptırılarak 6 Mayıs 1972 günü idam edilmişlerdir. Onları idam edenler, idam kararı ile onları yok ettiklerini ve kalanlara gözdağı verdiklerini düşünmüş olabilirler. Ama kimse Deniz’lere idam cezası verenleri hatırlamıyor. Deniz, Yusuf ve Hüseyin, tıpkı Pir Sultan Abdal, Şah Kalender, Resneli Niyazi ve Mustafa Kemal gibi yüzlerce yıl anılmaya devam edecekler.
Bugün ölümsüz Deniz 70 yaşına bastı ve mücadelesi hala ülkenin gençlerinin yüreğinde devam ediyor… Şairin de dediği gibi, "Bitmedi daha sürüyor o kavga sürecek!, yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!"