Pazar Politik Gündem

Madde 41 değiştirilebilir mi?

Abone Ol
Geçtiğimiz günlerde açıklama yapan Eşitlik İçin Kadın Platformu (Eşik) anayasa değişikliğiyle birlikte ailenin tanımını yapan anayasanın 41.maddesinin değiştirilerek Medeni Kanunun zımnen ilga edilmesinin önünü açabileceğini iddia etti.

Loading...

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun geçtiğimiz haftalarda gündeme getirdiği ve parti grubu tarafından da TBMM’ye sunulan başörtüsü yasa tasarısı hakkında tartışmalar sürmeye devam ediyor. Tasarının Kılıçdaroğlu tarafından açıklanmasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan tasarıya karşılık olarak, CHP lideri Kılıçdaroğlu’na “anayasal güvence” hamlesiyle yanıt vererek “aile kurumunun güçlendirilmesi”ni de içerecek şekilde bir anayasa değişikliği istedi. Erdoğan’ın bu çıkışının ardından kulislerde başta anayasada LGBTİQ+ bireylere yönelik düzenleme yapılabileceği olmak üzere birçok iddia dolaşmaya başladı. Bu iddiaların en çarpıcısı Eşitlik İçin Kadın Platformu (Eşik)’ten geldi. Geçtiğimiz günlerde açıklama yapan platformun anayasa değişikliğiyle birlikte ailenin tanımını yapan anayasanın 41.maddesinin değiştirilerek Medeni Kanunun zımnen ilga edilmesinin önünü açabileceğini iddia etti. Platformun açıklamasında Madde metninde evlilik yerine birliktelik ifadesine yer verildiği takdirde, kadınların Medeni Yasa’nın evlilik ve ilgili maddelerinin güvence altına aldığı haklarını kaybetmesinin yani Anayasa yoluyla Medeni Yasa’nın etrafından dolaşılmasının hatta Yasa’nın zımnen ilga edilmesinin önü açılmış olacağı, resmi nikâhın zorunlu olmaktan çıkması, evlilik/cinsel ilişki yaşının bazı tarikatların istediği gibi 12 hatta 9 yaşa indirilmesi, Medeni Yasa’nın değil dini kuralların uygulanması, yani çok hukukluluğun mümkün hale gelmesi, söz konusu olabilecek. Ayrıca böyle bir düzenlemede “bir kadın ve bir erkek” denmediği takdirde erkek çok eşliliğinin de mümkün hâle geleceği ifade edildi. Tartışmaların odağı haline gelen 41.Madde’de ailenin tanımı “ Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır. Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar” şeklinde yapılıyor. Söz konusu düzenlemeyle 41.maddeye Erdoğan’ın aileyi “kadının ve erkeğin birlikteliğinden oluşan” kurum olarak tanımladığı ifadenin ekleneceği kulislerde en çok konuşulan iddia olarak geçiyor. Madde 41 ile birlikte Anayasa’nın “Herkes, vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir” ibaresinin yer aldığı 24. maddesinin de değiştirilmesi bekleniyor. Nitekim Adalet Bakanı Bekir Bozdağ geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada “24'üncü madde ve 41'nci madde çalışmaları tamamlandı, sunulacak aşamaya geldi. Cumhurbaşkanımız ‘sunun’ derse MYK'da sunarız" ifadelerini kullandı. Peki iktidar neden bu iki maddeyi değiştirmek istiyor? Bunun en temel sebebi iktidarın ve onu destekleyenlerin son dönemde hedef haline getirdiği LGBTİQ+ bireyler. AKP iktidarı özellikle son dönemde LGBTİQ+ bireyleri sık sık hedef göstermeye başladı. Onur Yürüyüşleri yasaklandı, geçtiğimiz aylarda Saraçhane’de düzenlenen Nefret Mitingine RTÜK’de hazırladığı kamu spotlarıyla destek verdi. O kadar ki bir giyim markası LGBTİQ+ çağrıştırdığı gerekçesiyle ürünlerinde gökkuşağı baskısını kullanmayı bırakacağını açıkladı. Sadece LGBTİQ+ bireyler değil iktidar çevresinde İstanbul Sözleşmesi, Cedaw ve 6284 sayılı kanun gibi sözleşme ve yasalarda rahatsızlık yaratıyor. Bunun sebebini geçtiğimiz haftalarda podcastime* konuk ettiğim akademisyen Ayşe Çavdar’a da sordum. Çavdar soruma muhafazakârlığın özünü aile, cemaat gibi toplulukların oluşturduğunu ancak özellikle genç nesil muhafazakârların artık evlilikten ve aile kurmaktan kaçındığını ve bu sebeple bu kesimin onları evlilikten kaçırdığını düşündüğü dış faktörler aramaya ittiği yanıtını verdi. Aslında tüm bu tartışmaların özeti de bu. Türkiye’de hâlen “eşcinsel evlilik” yasak olmasına karşın aile tanımında yapılacak değişiklikle, LGBTİ+ bireylere karşı yeni kısıtlamaların yolu açılabilir. İktidar bu tanım değişikliğiyle birlikte kutsal aileyi tehdit edebilecek(!) faktörlerden birini püskürtmeye çalışıyor. Diğer bir faktör 6284 sayılı kanunun da meclise getirilerek iptal edileceği kulislerde dolaşan bir diğer iddia. Madde 41’e tekrar dönecek olursak Eşik’in ön gördüğü iddiaları hukukçu bir arkadaşıma danıştım. Kendisi bana bu maddenin tanımının değiştirilerek çok eşliliğin önünü açamayacağını bunun için açık bir düzenleme yapılması gerektiğini, bu düzenlemenin amacının aile tanımının içinde LGBTİQ+ bireyleri dahil etmenin önünü kapatmak olduğunu ancak şu an Türkiye’de eşcinsel evlilik yasal olmadığı için böyle bir düzenlemeye ihtiyaç olmadığını belirtti.
Erdoğan’ın aile ve çocuk konusundaki söylem ve tutumları göz önüne alınca yapacakları bu değişikle Orban modeli bir aile politikasının önünü açmaya hazırlanılıyor olabilir.
Düzenlemeye örnek olarak “Bazı Avrupa ülkelerinde ailenin yeniden tanımlanması” gösteriliyor. Burada bahsi geçen ülke Avrupa’da sağ popülizmin kalesi olarak görülen Macaristan’daki Orban hükümetinin 2020 yılında yaptığı anayasa değişikliği ile “Macaristan, bir erkek ve bir kadın arasında gönüllü karar temelinde oluşturulan evlilik kurumunu ve ulusun hayatta kalmasının temeli olan aileyi korur. Aile ilişkisinin temeli evlilik ve ebeveyn-çocuk ilişkisidir. Anne kadın, baba ise erkektir” ifadelerini anayasaya ekleyerek LGBTİQ+ bireylere yeni kısıtlamalar getirmiş ve onların evlat edinmelerini yasaklamıştı. Ayrıca hükümet uygulamaya soktuğu Aile Koruma Eylem Planı ile Macaristan’da yeni bir aile politikasını uygulamaya koydu.* Bu plan ile Orban, Macaristan’daki doğum oranlarını artırmak için sabit bir vergi ve aile ödenekleri sağladı. Bu doğum yanlısı politika ile hastanelerin kürtajı reddetme hakları var. Ülkede kadınları caydırmaya çalışmadan kürtaj sağlayan klinikler siyasi baskıyla karşı karşıya kaldı. Hükümet metroda ve okullarda kürtaj karşıtı kampanyalar başlattı. Türkiye’de hâlen LGBTİQ+ bireylerin evlat edinmesi prosedürler nedeniyle neredeyse imkânsız bir durum, kürtaj ise kamu hastanelerinde neredeyse fiilen yasak hâle geldi. Erdoğan’ın aile ve çocuk konusundaki söylem ve tutumları göz önüne alınca yapacakları bu değişikle Orban modeli bir aile politikasının önünü açmaya hazırlanılıyor olabilir. Madde 41’in tanımının değiştirilmesi için şu an Meclise sunulmuş bir tasarı yok ancak ilerleyen günlerde Bekir Bozdağ’ın işaret ettiği değişikliğin Meclise nasıl sunulacağını ve bu değişikliğin başka ne gibi düzenlemelerin önünü açacağını hep birlikte göreceğiz. *Neomuhafazakarlar LGBTİQ+’a Nasıl Bakıyor?/ Mutfakta Ne Var? * Sağ Popülizmin Kürtaj Üzerinden Toplumsal Cinsiyet Söylemi