Macaristan'da muhalefet neden kaybetti?

Abone Ol
Macaristan’da tüm muhalefet birleşti seçimi alması “yüksek ihtimal” bu ittifak, değil iktidarı devralmak; “kazanmaya” yaklaşamadı bile... Peki neden? Sezin Öney Macaristan’da gerçekten de “tarihi” bir seçim yaşandı: ancak beklendiği gibi değil. Tüm muhalefet birleşti ve iktidara karşı, kamuoyu araştırmalarına göre % 50’ye yaklaşan ve hatta geçen bir blok oluşturdular. Ve seçimi alması “yüksek ihtimal” bu ittifak, değil iktidarı devralmak; “kazanmaya” yaklaşamadı bile... Neden? “Neden”i açıklamaya çalışmadan öncesinde, tüm benzemezlikleri ile, tüm baskılara ve zorluklara rağmen bir araya gelip, bir arada hareket eden muhalefetin; buna rağmen, yenilgiye uğramasının “tokadını” bir anlayıp, hafızalara kaydedelim. Şu an, Macaristan muhalefeti; herşeye, her türlü farklılığa rağmen bir araya gelip de, bir sonuçlamamanın kabusunu derdini yaşıyor. Türkiye açısından da, muhalefetin her parçası; “Kamuoyu anketlerine rağmen-son dakika golü” psikolojisini anlamalı. Seçimler, anketlere rağmen “çantada keklik değil”. Macaristan’da, iktidar-muhalefet ittifakı son aylara kadar, zamanında yapılan seçimlerin son sandık aylarına kadar başa baş gitti. Ne olduysa, son aylar ve özellikle haftalarda oldu. “Her ne olursa olsun-tüm benzemezliklere rağmen muhalefet bir araya gelse de olsun, iktidar ‘yenilmez’ algısı” en ağır tokat, yenilgi ve “Tsunami” etkisi yaratan duygu. Ne olmuş olabilir? İlla ki, “muhafazkâr aday” sonuç vermiyor: Muhalefetin ortak adayı muhafazakârdı ama olmadı. Türkiye ile şu “benzemezliklere” dikkat çekelim: Türkiye’de, iktidarın Ukrayna Savaşı’nın yarattığı şoku da kullanarak, zaten hazırlamakta olduğu “seçim yasası” değişikliklerini Macaristan seçimlerinden önce yapmaya çalışması hayırlı oldu. Türkiye’de AK Parti-Milliyetçi Hareket Partisi İttifakı’nın da yakınlığı olan Macaristan Başbakanı Viktor Orbán ve iktidardaki mufazakâr  Fidesz-KDNP koalisyonu, “seçim yasası değişiminde” çok mahir çıktı. 2020’de, “Korona Pandemisi” şokunu da kullanarak, öyle b”ir seçim yasası değişikliği yaptılar ki; muhalefet zaten “ortak aday, ortak liste” ötesi beraber “tek parti” olmadan seçmen nezdinde “nefes bile” alamıyordu. 2010’dan bu yana, Macaristan’ın yasal düzeni ve seçim sisteminde yapılan değişiklikler aslında, Türkiye’ye nazaran çok daha “kurnazca” ve “tuzaklı” idi. Macaristan’da “Sol”, “Sosyal Demokrat”, “Yeşil Sol”, “Yeni Nesil Bağımsız”, “Aşırı Sağ kökenli Muhafazakâr Sağ” bir araya gelip 6 partili ittifak kurdu. Ve ötesinde, 2020’de “Pandemi Düzenlemeleri” torba paketinde, Fidesz tarafından yasalaştırılan, “seçim düzenlemesi” şunu fiilen şart koşuyordu: Muhalefet, “bir parti çatısı altında” hareket edemezse, zaten hiç bir şansa sahip olamıyordu. Bu açıdan, CHP+İYİ Parti+Saadet Partisi+DEVA+Gelecek Partisi+Demokrat Parti’nin “tek parti” olarak birbirinin içinde erimek zorunda kalacağı yasal denklemi; Türkiye, henüz görmedi. Macaristan seçimleri sonrası gündeme gelebilecek bir seçim yasası değişikliğinde, “daha farklı” yorumlar da gündeme gelebilirdi. Macaristan’da, “ana muhalefet”;  “İttifak” oluşmadan en fazla %15-17 seviyesindeki aşırı sağ hali ile Jobbik partisi idi. 2010 sonrası, hiçbir zaman CHP tarzı “orta” %20+ seviyesinde muhalefet olmadı. İlla ki, “muhafazakâr” adayda birleşince; Péter Márki-Zay örneğinde olduğu gibi-başarı geligelvermiyor. Genç, siyaseten zaten başarılı ve “aile”, “çocuk”, “milliyetçilik”, “dini değerler”, “dürüstlük” gibi konularda doğrudan çok net önde adaylar kazanamayabiliyorlar. “Muhafazakârlık” konusunda, kafaların ve fikirlerin karışmasında; henüz yakın zamanda “İlk Kadın Cumhurbaşkanı” olarak, Katalin Novák’ın seçilmesi de sebep olmuş olabilir. Novák, bir kadın lider olmuş olabilir-ancak, tamamen partisi Fidesz’in düşüncesini savunuyor. Ve tamamen, kadının “anne” olarak varlığı dışındaki dünyasına yabancı. Türkiye’de, Macaristan’ın aksine “sistem değişikliği” oldu. Macaristan, Orbán/Fidesz’in iktidara geldiği son bir düzine yıldaki köklü yasal değişikliklerin aksine, sistemsel değişikliğe gitmedi. Bu anlamda, “Başkan Orbán” olmaması, Macaristan’ın iktidarının avantajına oldu. Şöyle düşünelim: Erdoğan, başbakan ve cumhurbaşkanı “muhazakâr bir kadın”. Bu arada da, seçim yasaları, tamamen parlamenter sistemdeki iktidarın lehine değiştirilmiş. En önemlisi de, Macaristan’ın seçmeni çok homojen-tüm kimlik farklılıklarına rağmen önce Macar. Bu nedenle de, Kürt seçmeni-kendi içinde tüm farklılıkları ve siyasi yönelimleriyle, Türkiye’nin muhalefetinin avantajı. “Ya olmasalardı-ya, Türkiye’nin o farklılıkları olmasaydı?” Belki mesele, ittifak değil o sevemediğimiz, ittiğimiz tabansal kök, farklılık. Belki de, iyi ki benzemiyoruz ama bir şekilde, herşeye rağmen beraberiz.