Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'yi ziyaret eden Lübnan Başbakanı Necib Mikati'yi resmi törenle karşıladı. Erdoğan ve Mikati'nin tören alanındaki yerlerini almasının ardından bando iki ülkenin milli marşlarını çaldı.
Törende, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanı Dış Politika ve Güvenlik Başdanışmanı Akif Çağatay Kılıç ile Ankara Valisi Vasip Şahin de hazır bulundu.
Görüşmelerin ardından iki lider ortak basın toplantısı düzenledi.
Toplantıda ilk konuşmayı yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Lübnan tıpkı kardeş Filistin gibi geride bıraktığımız yılı İsrail tehdidi ve saldırganlığıyla tamamlıyor. Lübnan'da ateşkes sağlanmış olsa da ateşkese giden süreçte 1 milyondan fazla insan yerlerinden edildi. 4 binden fazla Lübnanlı ise İsrail tarafından katledildi. Üstelik bu İsrail'in Lübnan'a ilk saldırısı değildir" dedi.
"Gelinen noktada herkes şunu görmelidir. Lübnan'ın güvenliği bölgenin istikrarından ayrı değerlendirilemez. Gazze'de kalıcı ateşkes ve barış sağlanmadan da bölgemiz huzura kavuşamaz" diyen Erdoğan, "Her kim daha fazla kan dökerek, yıkarak, yok ederek, sivil katlederek güvenliğini artıracağına inanıyorsa vahim bir yanlışın içindedir. İsrail hükümetinin hala bu gerçeği anlamadığına daha doğrusu anlamak istemediğine şahit oluyoruz. Türkiye, İsrail saldırganlığına karşı elindeki tüm imkanlarla Lübnan'ın arkasında durmuş, insani yardımlarını sürdürmüştür" ifadelerini kullandı.
İsrail'in ateşkese uyması için uluslararası baskı gerektiğini söyleyen Erdoğan, "Bu süreçte değerli kardeşimle düzenli istişare halindeydik. Sayın Mikati'yi ülkesinin bu zor döneminde sergilediği liderlikten ötürü samimiyetle tebrik ediyorum. İsrail'in ateşkese harfiyen uyması ve Lübnan'da yol açtığı zararı tazmin etmesi için uluslararası toplum tarafından baskının sürdürülmesi gereklidir. Biz de bu konuda üzerimize düşeni yapmaya devam edeceğiz" diye konuştu.
Bugünkü görüşmelerde iki ülke ilişkilerinin geliştirmek için atılabilecek adımları ele aldıklarını aktaran Erdoğan, "Lübnan halkının birliğine ve iç barışına katkılarımızı sürdüreceğiz. Lübnan'ın istikrarını hedef alan her türlü teşebbüsün karşısındayız" dedi.
'Müşterek hedefimiz Suriye'yi ayağa kaldırmaktır'
Suriye'deki gelişmeleri de değerlendirdiklerini dile getiren Erdoğan, "Suriye'de artık yeni bir dönem başlamıştır. Suriye'nin iki önemli komşusu olarak birlikte hareket etmemiz gerektiği hususunda mutabıkız. Suriye'nin istikrarı bölgenin istikrarı demektir. Suriye'deki kargaşanın sıkıntısını da son 13 yıldır tüm bölge çekmiştir. Tıpkı bizim gibi Lübnan da Suriyeli kardeşlerimize kucağını açmış ev sahipliği yapmıştır. Suriye'nin yeniden imarıyla günlük yaşamın normalleşmesi önceliğimizdir. Tüm kesimlerin temsil edildiği kapsayıcı ve kuşatıcı daimi bir idarenin teşkili Suriyeliler kadar biz bölge ülkeleri için de önem arz ediyor" ifadelerini kullandı.
Suriye halkına birlik çağrısı yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, şunları söyledi:
* Suriye'nin toprak bütünlüğünün ve üniter yapısının korunması da aynı şekilde ülkemizin asla taviz vermeyeceği bir başka husustur. İlk günden beri bölücü emellerle ilgili tutumumuzun ne olduğunu söyledik, tüm dünyaya ilan ettik, kararlılığımızı ortaya koyduk. Türkiye bu süreçte ihtilafın başından bu yana yaptığı gibi, Suriye halkının yanında duracak gereken her türlü katkıyı sağlayacaktır. Suriyeli kardeşlerimize buradan şu mesajı iletmek istiyorum: Bu dönem birlik içinde, dayanışma içinde, karşılıklı uzlaşı ile hareket edilmesi gereken kritik bir dönemdir. Basiret ve ferasetiyle Suriye halkının, Allah'ın izniyle bu süreci alnının akıyla yöneteceğine yürekten inanıyorum.
* Türkiye ve Lübnan olarak müşterek hedefimiz, Suriye'yi yeni bir şevkle ayağa kaldırmaktır. Biz kardeşliğimizin ve komşuluğumuzun gereğini neyse dün olduğu gibi bugün ve yarın da yapmaya devam edeceğiz. Tabii bu sürecin başarıyla sonuçlanması için uluslararası toplumun güçlü desteğine ihtiyaç var. Suriye'nin istikrarının, bölgenin istikrarı anlamına geldiğini bilen herkesin bu sürece katkı vermesini bekliyoruz. Bunu da samimiyetle arzu ediyoruz.
Mikati: Suriye'nin birliğini destekliyoruz
Erdoğan'ın ardından konuşan Lübnan Başbakanı Mikati, "Lübnan'ın içinden geçtiği her zor dönemde Türkiye bir destek ülkesi olarak ortaya çıkmıştır. Sizin vatanımız ve ulusumuza beslemiş olduğunuz kardeşlik duygularından dolayı minnettarız. Ülkelerimiz ve halklarımız arasındaki sağlam ve köklü ilişkilerimizden dolayı da mutluyuz. Bugün yapmış olduğumuz görüşme ilk toplantı değildi. Her zaman olduğu gibi sizin konuya yakın ilgisini gördük. Özellikle insani bağlamda İsrail saldırılarına maruz kaldığımız süreçte gösterdiğimiz dayanışma ve destek bizim için çok büyük anlam taşımaktadır" diye konuştu.
İsrail'in ateşkes anlaşması ihlal ederek saldırılarını sürdürdüğünü söyleyen Mikati, "Maalesef ülkemiz aylardır İsrail'in saldırıları neticesinde ekonomik, toplumsal, çevresel ciddi zararlara maruz kalmıştır. Bu durmuş da değildir, her gün İsrail ihlalleriyle devam etmektedir. İsrail ateşkese uygun davranmamaktadır. Sizler hem uluslararası hem de Arap ülkeleriyle çok geniş bir iletişim ağına sahipsiniz. Sizlerin bu konuda üzerinize düşeni yapacağınıza inanıyorum" dedi.
Suriye'deki gelişmelere değinen Mikati, sözlerini şöyle sürdürdü:
* Özellikle bölgemiz siyasi anlamda ciddi dönüşümler yaşamaktadır. Bu bağlamda Suriye'yi görmekteyiz ve İsrail de fırsattan istifade etmeye çalışıyor. Bunun durdurulması için de baskı yapılması gerekiyor. Biz de Suriye'nin birliği, özgürlüğü ve toprak bütünlüğünü destekliyoruz. Sizin de ifade ettiğiniz hususlara katılıyorum. Lübnan olarak bu bağlamda da Türkiye ile iş birliğimiz önemli. Suriye'yle saygı çerçevesinde karşılıklı komşuluk ilişkisi kuracağımıza inanıyorum.
* Lübnan bir kriz yaşadı. Belki de dünyada her anlamda, ekonomik, mali, sosyal anlamda çok kötü diyebileceğimiz bir kriz yaşadı. Ancak şunu öğrendik, önce Allah'a sonra Lübnan dostlarına özellikle de Türkiye'ye güvenmemiz gerektiğini öğrendik.