Liderlerin iletişim konseptlerinde yeni bir yöntem: Arkegram

Abone Ol
Arkegram üzerinden Ümit Özdağ’ı değerlendirdiğimizde ise, son dönemdeki yüksekliğinin arkasında aslında arkegram ile tutarlı bir süreç var. Türk kültürünün sevdiği arketip olan 8-Meydan okuyan arketipini canlandırıyor Ümit Özdağ.

Loading...

Arkegram’a geçmeden önce analitik psikoloji ile başlayalım.. Analitik psikolojinin kurusucu Carl Gustav Jung’a göre insan ruhunu bilinç, kişisel bilinçdışı, kolektif bilinçdışı olmak üzere üç bölümden oluşan bir yapı olarak tanımlanır. Bilinç: Bilinç, bireyin çevreye dönük tarafıdır. Bireyin bilinçli olması hem çevresinde olup biteni algılaması hem de kişinin kendisini tanıması ve çevresiyle ilişki halinde olduğunu fark etmesi anlamına gelir. Bilincin seçici bir bölümü de vardır, onu da ego olarak tanımlanır. Ego, bilincin damıtma aygıtına benzetilir. Egoya ulaşan ruhsal olayların çok azı bilinç düzeyine çıkabilir. Bu nedenle insanlar günlük yaşantılarının bir çoğunun farkında değildirler. Kişisel Bilinçdışı: Bilinç ve bilinçdışı olarak ikiye bölünmüşlükten sonra, bilinçdışı da kendi içinde ikiye bölünür. Kişisel bilinçdışı ve kolektif bilinçdışı. Kişisel bilinçdışında, unutulmuş hatıralar, bastırılmış duygular, yaşantılar ve bilinç düzeyine çıkmamış algılamalar bulunur. Çocukluğuna inelim söylemi aslında, çocukluk katmanını oluşturur. Kişisel bilinçdışı kişi tarafından bilinçte ya da bilinçdışında kazanılıp unutulmuş olan her şeyi içerir. Burası çocukluk katmanı olduğundan kişisel bir damgaya sahiptir. Kişisel bilinçdışı temel olarak, komplekslerden oluşur. Anne kompleksi yaygın olarak bilinen bir komplekstir. Kolektif Bilinçdışı: Bilinç ve bilinçdışının ikiye bölünmüşlüğünden sonra, bilinçdışının kendi içindeki ikiye bölümünden kişisel bilinçdışını çıkardığımızda karşımıza kolektif bilinçdışı görünür. Kişiye özgü algılamaların yer almadığı, atalardan miras kalan bir beyin yapısı problemi, bütün insanların, hayvanların bile paylaştıkları bir miras, bireysel ruhun temeli olarak tanımlanmaktadır. Kolektif bilinçdışı da tüm insanlarda ortak olarak bulunmakta ve doğuştan mevcuttur. Kolektif bilinçdışı aynı zamanda insanların tarih çağlarına, toplumlara, ırklara bakılmaksızın, dünyanın kuruluşundan bu yana meydana gelen evrensel durumlara karşı gösterdiği kalıplaşmış davranış biçimlerini içerir. Kolektif bilinçdışı bireylerin atalarından miras kalan kalıtımsal davranış kalıpları, ırktan ırka ve soydan soya geçen kalıtımsal davranış özelliğidir. Kolektif bilinçdışı temel olarak arketiplerden oluşur. Arketip, psikoloji literatürüne Jung tarafından kazandırılmış bir kavramdır. Yunanca “arkhetypos” kavramından türetilen arketip, evrensel ve süreklilik taşıyan ilk imgeler, karakterler ya da kalıplar anlamına gelir. Arketipi tanımlayan Jung, her insandaki 4 temel arketipi bize anlatır; Persona, Gölge, Anima ve Animus, Ben (Kendilik-Ego) Persona ve ego bilinçte iken, anima-animus ve gölgeler bilinçdışından gelir. Persona: Bir nevi maske anlamına gelir. Persona, insanın toplumsal yüzü olup, çoğunlukla bilinçle benimsenen bir tutum olup, bilinçdışı olarak da gelişebilir. Kamusal alandaki diğerlerinin beklentilerine yanıt vermek için inşa edilerek oluşur. Persona da kollektif bilinçaltındaki arketiplerle özdeşleşerek gelişir. Gölge: Kişiliğin olumsuz yanı olarak tanımlanır ve çoğunlukla kişinin toplumsal yönünü sürdürebilmesi için, persona tarafından bastırılır. Gölge, kişisel zayıflık, yeterince gelişmemiş işlevler, saklamak istedikleri, kusurlar ve hoş olmayan niteliklerin toplamı anlamına gelir. Kişinin çoğu zaman farkında olmadığı gölge yani karanlık halleridir.
Amerikan kültürü arketip 3 yani başaran iken, Fransız kültürü arketip 4 yani bireycidir. Türk kültürü ise arketip 8’dir. Türk kültürü fizik merkezli olup, eylem odaklıdır. Zihinsel süreçlerde çok fazla zaman kaybetmek istemiyoruz, o yüzden de çok okuyan bir toplum değiliz.
Anima ve Animus: Kişilerin içe dönük taraflarını, erkeklerde anima arketipi, kadınlarda animus arketipi tanımlamaktadır. Anima ve animus arketipleri, hem kadınların hem de erkeklerin birbirleriyle olan ilişkilerini etkilemekte, erkeklerin içlerinde kadınlara ait özelliklerini ve kadınların da erkeklere ait özelliklerini fark etmelerini sağlamaktadır. Ben: Bilinç dışındaki diğer arketipleri ve arketiplerin bilince erişimini düzenleyen ve örgütleyen ben arketipi, kişiliğin bütünleşmesini sağlar. Bir insanın kendisini uyum içinde hissedebilmesi ben arketipiyle ilgilidir. Ben arketipinin orta yaşlarda gelişmesinin sebeplerini kişiliğin ancak bu yaşlara gelindiğinde ortaya çıkması ve kişiliğin bu yaşlarda tam olarak gelişmiş ve bireyselleşmiş olmasındandır. Arkegram’a geçmeden önce, enneagram ile devam edelim… Yunanca dokuz anlamına gelen ‘enne’ ve kişilik kelimesinin karşılığı olan ‘agram’ kelimelerinin bir araya gelmesiyle oluşturulan enneagram, kelime anlamı olarak ‘dokuz kişilik tipi’ anlamında kullanılmakta… Aslında enneagram kişinin kendi deneyimlerini anlaması, kendinilik bilincinin gelişimi sürecinde başvurulması gereken en etkili metodolojilerden biri diyebiliriz. Stanford Üniversitesi MBA ders programlarında yer alırken, Harvard Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde uygulamalı mahkeme savunmalarında pratik edilirken, dünyanın en prestijli üniversitelerinde ise liderlik eğitiminde kullanılıyor. Google, eBay, Yahoo ve daha birçok şirket Enneagram yöntemini kullanıyor. Enneagram, işletme fonksiyonlarında, insan kaynaklarını yönetiminde, personel seçiminde, satış ve pazarlama aktivitelerinde, liderlik yönetimi alanında kullanılıyor. CIA ve FBI personelinin eğitiminde de müfredatın içinde olduğu biliniyor. Suçlu psikolojisi ve kişilik tanısı konusunda bu organizasyonlar, enneagram yöntemini etkin kullanıyor. Enneagram’ın kullanım alanları bununla da kalmıyor, dünyanın çoğu ülkesinde siyasi iletişim uygulamalarının önemli bir parçası olmuş durumda, hatta Obama’nın olaylı siyasi iletişim kampanyasının arkasından bile enneagram çıkıyor, yani veri bilimi de dönüyor dolaşıyor, bu kadim öğretiye ve nasıl kullanıldığına dayanıyor. Türkiye’deki duruma geçmeden önce, enneagram’ın ne olduğunu çok kısaca bakalım; Mustafa Kemal Atatürk’ün dünya lideri oluşunu “arketip ve enneagram” ile ilişkilendirdiğimizde aslında tüm dünyaca lider kabul ediliyor oluşunu da daha rahat anlayabiliriz. Her bir arketip onun sözlerince mevcut… Enneagram kadim bir öğretidir aslında, Don Richard Riso ve Russ Hudson onu günümüze uyarlamıştır. Tarihsel detaylara çok girmeden, insanın, fizik merkez, zihin merkez, duygu merkez olmak üzere üç merkezli oluş ve tüm insanlarda olarak ve doğuştan bulunma ön kabulu ile başlar. Fizik merkez hareket merkezidir ve eyleme geçme ile ilişkilidir. (Davranış, Eylem, Beden) Zihin merkez kavramsallaştırma ve analitik düşünme merkezidir. (Mantık, Zihin, Bilmek) Duygu merkez duygulanım ve hissetme merkezidir. (Duygu, Arzu, Kalp) Kişinin kendi öz potansiyelini etkin bir şekilde kullanabilmesi için, potansiyellerinin farkında olması gerekir. Her insan baskın, çekinik ve yardımcı potansiyele aynı anda sahiptir. Tutum ve davranışların ana belirleyeni ise baskın potansiyeldir. Yani baskın potansiyel ana arketip olup, yardımcı ve çekinik arketiplerle birlikte 3 arketip taşımaktayız. Duygu Merkezli Arketipler Arketip 2: Yardımcı Arketip 3: Başaran Arketip 4: Bireyci Zihin Merkezli Arketipler Arketip 5: Araştırmacı Arketip 6: Sadık Arketip 7: Hevesli Fizik Merkezli Arketipler Arketip 8: Meydan Okuyan Arketip 9: Barışçı Arketip 1: Reformcu Arkegram’a yavaş yavaş geçmek için, Arketip & enneagram ilişkisi ile devam edelim… Bu yazıya analik psikoloji ile başlamamızın sebebi, kolektif bilinçdışının varlığını anlamak ve enneagram ile ilişkisini kurabilmemiz içindi. Kolektif bilinçdışı tüm insanlarda ortak olarak bulunmakta ve doğuştan mevcuttur. Enneagram da tüm insanlarda ortak bulunmakta ve doğuştan mevcuttur. Yani, kolektif bilinçdışı 9 temel arketipten oluşur. Bu 9 temel arketip, çoğunlukla mitolojik kahramanlar olarak edebiyatta, görsel sanatlarda, sinemada hatta artık markaların pazarlama stratejilerinde kullanılmaktadır. Ancak her biri ayrı ayrı metodoloji olarak kullanılmaktadır. Henüz arketip ile enneagram ilişkisi çok az alanda kullanılmaktadır. Çünkü her ikisini ilişkilendirip kullanabilmek için psikoloji, felsefe, sosyoloji gibi birçok sosyal disiplin ve bilgi birikimi gerekmektedir. Obama kampanyasının başarısının arkasında aslında enneagram ve arketip ilişkisi üzerinden kurulan iletişim stratejisi vardı, sadece veri bilimi değildi…
6’lı masa her ne kadar lider değil, sistem ve kurumsallık için mücadele ediyor olsa da toplumun gözü 8-Meydan okuyanı arıyor. Bu sebeple, 6’lı masa tarihi bir görev üstlenmiş olsa da birçok beklenen heyecanı, ilgiyi ve umudu yaratamadı.
Türk kültürünün arketip & enneagram ilişkisine de değinelim… Amerikan kültürü arketip 3 yani başaran iken, Fransız kültürü arketip 4 yani bireycidir. Türk kültürü ise arketip 8’dir. Türk kültürü fizik merkezli olup, eylem odaklıdır. Zihinsel süreçlerde çok fazla zaman kaybetmek istemiyoruz, o yüzden de çok okuyan bir toplum değiliz. Bu bilgi, Prof. Dr. Uğur Batı’nın “Enneagram ile Kişilik Analizi” kitabında geçiyor. “Teknoloji ile değişen kavramlar” tezimde de değindiğim üzere, teknolojik gelişmeler, kültürel yapıda da değişimler getirmiş olabilir. Bu sebeple, Türk Kültürünün enneagram arketipinin yeniden ölçülmesi şart. Mustafa Kemal Atatürk’e değinmezsek olmaz… Mustafa Kemal Atatürk’ün dünya lideri oluşunu “arketip ve enneagram” ile ilişkilendirdiğimizde aslında tüm dünyaca lider kabul ediliyor oluşunu da daha rahat anlayabiliriz. Her bir arketip onun sözlerince mevcut… LİDERLERİN İLETİŞİM KONSEPTLERİNDE YENİ BİR YÖNTEM: ARKEGRAM “Arketip ve enneagram” ilişkisini bir yöntem olarak çalışıyor ve bunu da “arkeagram” olarak isimlendiriyor ve Liderlerin iletişimin stratejilerinde, “arkeagram” yöntemi ile topluma ulaşabileceğini öngörüyorum. Bu yalnızca bir öngörü değil tabii ki…Daha önce de belirttiğim gibi, yalnızca veri bilimi üzerinden kazanıldığı zannedilen Obama kampanyasının arkasındaki iletişim stratejisinde “arkeagram” yöntemi kullanılmıştı. “Her şeye rağmen” iktidar partisinin toplumdaki algısı neden zayıflatılamıyor dersiniz? Arkegram ile değerlendirdiğimizde neden zayıflatılamadığı gayet açıkça gözüküyor. Arkegram üzerinden Ümit Özdağ’ı değerlendirdiğimizde ise, son dönemdeki yüksekliğinin arkasında aslında arkegram ile tutarlı bir süreç var. Türk kültürünün sevdiği arketip olan 8-Meydan okuyan arketipini canlandırıyor Ümit Özdağ, planlı ya da değil, planlı olup olması pek de konumuz değil… 6’lı masaya kısaca baktığımızda ise liderlerin iletişim konseptleri birbirinden farklı. Mesela Deva Partisi lideri Ali Babacan, enneagram 3’ü canlandıran bir lider. Hatta 6’lı masanın bir iletişim stratejisi de yok. Çünkü 6’lı masa her ne kadar lider değil, sistem ve kurumsallık için mücadele ediyor olsa da toplumun gözü 8-Meydan okuyanı arıyor. Bu sebeple, 6’lı masa tarihi bir görev üstlenmiş olsa da birçok beklenen heyecanı, ilgiyi ve umudu yaratamadı. Peki o zaman soru şu: 6’lı masa, toplumun sevdiği ve beklentisini olan 8-Meydan okuyan arketipini, sistem ve kurumsallık yaklaşımı ile kazanabilecek mi?