Kürt’ün isyanı Türk’ün uyanışı

Abone Ol
Kürt’ün isyanı Türk’ün uyanışı ile yek vücut olduğu zaman bu rejim yıkılacak. Zevktir ve kolay olandır iktidara yüklenmek ama esas marifet rejime karşı durabilmek. Eğer gayeniz salt iktidarı değiştirmekse tıpkı Erdoğan gibi kısa zamanda saman alevi gibi söner veya eskiye hayat öpücüğü verirsiniz. Türkiye’nin temel sorunu yönetim sistemi veya ekonomi modeli ya da iktidarın kendisi değil, rejim. Yani koca bir zihniyet. Rejime meşruluk katmak için kapalı kapılar ardında “Ama kardeşim bu halk demokrasi istemiyor” küstahlığına sığınarak kendinizi kandırmayın, yurttaşı hor görmeyi de bırakın. Halk sefalete mahkûm ve zulüm dört bir koldan hüküm sürerken nasıl oluyor da bir kesim hâlâ bu iktidardan vazgeçmiyor sorusunun cevabını uzaklarda aramayın, dönüp bir aynaya bakın. Onlar mı vazgeçmiyor yoksa siz mi mahkûm bırakıyorsunuz? Sorun kendinize, yurdum insanı tam manasıyla hiç tattı mı demokrasiyi? Adaleti, refahı veya özgürlüğü yaşadı mı hakkıyla? Rejimin ve elit siyasetin damarlarına zerk etmeye çalıştığı ötekileştirme, ayrıştırma ve tekleştirme zehrine rağmen bunca zaman iyi bile dayandı halklar. Üstelik her şeye rağmen 2019 yılında bir arada yaşama irade ve arzularını bir kez daha gösterdiler. Siz yüzünüzü ne zaman onlara döndünüz de onlar sizi yüz üstü bıraktı? Taassup yurttaşlarda değil, taassup siyasette, taassup devlette. Bu rejim örgütlü riyakârlıktan besleniyor. Ötekini iğdiş etmeye, herkesi kendisine benzetmeye çalışıyor. Gülün kokusunu, suyun rengini, ekmeğin tadını bozuyor. Ankara’nın ürettiği prangaları kırmadıkça ekseninden çıkma, ezberlerini bozma şansınız yok. Bu yüzden hakikati göremiyor, toplumu anlayamıyor, heyecan yaratamıyorsunuz. Türkiye kısır bir döngü içinde bir asırdır aynı güne uyanıyor, bitmek bilmeyen bir çileyi çekiyor, kışı yaşıyor. Cemreler oraya buraya düşüyor ama gönüllere bir türlü düşmüyor, düşemiyor. Sürekli bir ortak akıldan bahsediliyor, peki ya ortak duygularımız? Farklılıklarımız zenginliğimiz madem, neden bazılarımız geriye kalanları kendisine benzetmeye çalışıyor? Kendiniz kalarak ama kendinizi dayatmadan neden oturamıyorsunuz o masaya? Neden cümlelerinizi ötekini düşünerek kurmaktan acizsiniz? Yurttaşların eşit, nizamın adil, toplumun özgür ve ülkenin müreffeh olduğu bir coğrafya hayalinden büyük duygudaşlık olur mu? Toplum bunun hayalini kuruyor. Ankara’nın dehlizlerine değil toplumun sessiz çığlıklarına kulak kabartın. Dinleyin. Ne diyorlar? AKP 2002’de ne dedi, 2022’de ne yapıyor? AKP de tıpkı bugünkü muhalifler gibi ve hatta belki onlardan da fazla zamanın iktidarlarına muhalefet ederek geldi ve nihayetinde kendisini rejime ciroladı. Bundan hiç mi ders çıkarılmayacak? Zamanın dostumuz olduğu günleri geride bırakalı çok oldu. Testi kırılmadan, duygusal kopuşlar yaşanmadan anın gerektirdiği cesareti gösteremezsek yarınları kaybedeceğiz.
Davaya değil emeğe ihtiyacımız var. İdeolojilere değil barışa, kardeşliğe, adalete ve eşitliğe ihtiyacımız var. Kürtler kadar isyan edebilmeye, Aleviler kadar direnebilmeye ihtiyacımız var. Biz Sünni Türklerin bir uyanışa ihtiyacı var.
Yıkılma paranoyasının korkuları ve imparatorluk bakiyesi olma kibri arasında mengene gibi sıkıştırılan Sünni Türkler ne yapacak? Alevinin, Kürt’ün haysiyetine sahip çıkacaklar mı, yoksa onlara sırtlarını mı dönecekler? Bizlerin endişeleri onlara, onların haysiyeti bizlere emanet. Kürt’ün isyanı Türk’ün uyanışı ile yek vücut olduğu zaman bu rejim yıkılacak. Bir yanda uzaklaşan dünün hatırası diğer yanda yakın yarının tehlikesi. İstiklali ve istikbali öfkeden, intikamdan üstün tutmalıyız. Acıları sahiplenmeli ama onların esiri olmamalıyız. Bu da ancak yüzleşmekle mümkün. Davaya değil emeğe ihtiyacımız var. Vatan ancak onun bileşenlerini hakkıyla bilmediğimiz, anlamadığımız zaman çöker. İktidarlar seçimle, rejimler ise toplumsal mütareke ve mutabakatla değiştirilir. Cumhuriyeti demokrasi ile taçlandırmanın yolu, her kesimin altına imza atacağı bir toplumsal sözleşme ile mümkün. Bu yolun taşlarını döşemenin vakti ise geldi de geçiyor. Yeniye veya eskiye değil bizleri, hepimizi betimleyen bir öze ihtiyacımız var. Bu toprakların geçmişten günümüze tüm kimliklerini, değerlerini ve inançlarını bağrında barındırabilen bir muhalefete ihtiyacımız var. İdeolojilere değil barışa, kardeşliğe, adalete ve eşitliğe ihtiyacımız var. Kürtler kadar isyan edebilmeye, Aleviler kadar direnebilmeye ihtiyacımız var. Biz Sünni Türklerin bir uyanışa ihtiyacı var. Coğrafyanın kaderini bizim alacağımız tavır belirleyecek. Yok mu bir sözümüz? Yok mu bizlere uzatılan eli tutacak cesaretimiz? Yok mu kapımıza gelmiş kardeşimizi kahvaltıya buyur edecek özgüvenimiz?