Veriler küresel bir resesyonun eşiğinde olduğumuzu gösteriyor. Peki varlığının büyük bir bölümünü elverişli piyasa koşulları ve düşük faiz oranları ile geçiren kripto paraların bundan sonraki seyri ne yönde olacak?
Loading...
Küresel bir resesyonun eşiğindeyiz. Başta ABD ve AB olmak üzere gelişmiş ekonomiler kendilerince yüksek enflasyon oranlarıyla mücadele ederken, merkez bankaları ardı ardına faiz artırım kararları açıklıyorlar. Bu koşullara geleneksel varlık piyasalarının verdikleri tepkilere aşinayız. Ancak aynı durum kripto piyasaları için geçerli değil. Çok uzun bir geçmişten bahsetmemekle birlikte kripto piyasalarındaki uzun vadeli dalgalanmalar üzerinden, geleceğe ilişkin bir öngörü yapmak mümkün olabilir. Spekülatif yorumlardan uzak durarak bu değerlendirme için baz oluşturabilecek bazı verilere bakalım.
Bu hafta açıklanan 0,75 baz puanlık faiz artışıyla FED, beklentilerle uyumlu şekilde likidite emici ve enflasyonu frenleme yönündeki önlemlerine devam etti. ABD’de %9,1'e ulaşan enflasyon, son 40 yılın en yüksek seviyesinde. FED'in faiz oranlarını artırma kararı, yükselen enflasyonun ve olası bir resesyonun devamı niteliğinde. Amerikan Merkez Bankası’nın Mart ayından bu yana başlattığı sıkı önlemler devam ederken, Bitcoin de bu süreçte yaklaşık olarak %50 oranında değer kaybetti. FED’in faiz kararının artış yönünde olacağı beklentisiyle Bitcoin’in fiyatı geçtiğimiz hafta içinde de %7 değer kaybetmişti. Dolayısıyla yatırımcılar beklenti doğrultusunda, riskten kaçınma davranışı göstererek piyasayı negatif yöne çevirdiler. Öte yandan ABD ikinci çeyrekte de küçüldü ve dolar bugün itibariyle TL dahil pek çok para birimine karşı değer kaybetmeye başladı. ABD piyasalarındaki yaygın kanı enflasyonun zirve yaptığı yönünde; FED’in Temmuz ayından sonra daha düşük oranlarda faiz artışına gideceği ve gelecek yıl itibariyle de faiz indirimine başlayacağı düşünülüyor. Şayet beklentiler doğrultusunda sıkılaşma politikası gevşetilirse, bu kripto paralar gibi risk varlıklarının toparlanmasına neden olabilir.
Bu hafta içinde beklentilerin aksine bir gelişme yaşandı ve FED'in faiz artırımı duyurusunun ardından, kripto piyasası pozitif yönlü küçük bir ralli yaptı. Bunun olası açıklamalarından biri 100 puanlık artış yerine 75 puanlık artış gerçekleşmiş olması. Öte yandan kripto piyasasındaki yükselişten en karlı çıkan ise Ether oldu. Haberin ardından Bitcoin ve Ether sırasıyla %8,73 ve %16,67 değer kazandı. Bu kısa dönemli yükselişin yanı sıra Ethereum’un beklenen birleşmesinin de Ether’ı yükselteceği öngörülüyor. Hatta Bitcoin’i tahtından etmesini bekleyenler dahi var. Dünyanın en popüler ikinci kriptosu olan Ether, Haziran ayında yaklaşık %90 oranında toplanarak etkileyici bir geri dönüş gerçekleştirdi. Öte yandan muazzam bir teknik gelişmenin de Ether’ın değerini yükseltmesi bekleniyor. Ethereum zinciri, iş kanıtı (PoW) sisteminden hisse kanıtı sistemine geçiş yapacak. Eylül ayında gerçekleşecek olan Ethereum Merge, aynı zamanda Ethereum'un para politikasını dönüştürerek ağı çevresel açıdan daha sürdürülebilir hale getirecek ve ETH'nin arzını azaltacak. Dolayısıyla Ethereum Merge sonrasında Ether’ın ciddi bir ivme kazanarak Bitcoin’i tahtından edebileceği savı geçerliliğini koruyor.
Gelelim dünyadaki görünüme… Dünya geneline baktığımızda da FED’in yalnız olmadığını görüyoruz. Amerika Birleşik Devletleri ve diğer gelişmiş ekonomiler gibi Avrupa da Covid sonrası harcama patlamasının sonuna gelmek üzere ve uzun süredir uzak olduğu bir sorun olan “yüksek” enflasyonla mücadele içinde. Haziran verilerine göre Avrupa Birliği'nde yıllık enflasyon %9,6'ya yükseldi. Euro kullanan 19 ülke için ise bu oran %8,6'ya ulaştı. Avrupa Merkez Bankası geçtiğimiz hafta, 2011 yılından bu yana ilk defa faiz artırımına giderek 50 baz puan artış kararı aldı. Avrupa aynı zamanda enerji krizi ve siyasi belirsizlik dalgasıyla uğraşırken, yıl sonu ve gelecek yıl için bu risklerin doğuracağı bir resesyon ihtimali de giderek yükseliyor. Temmuz ayı başlarında Kanada Merkez Bankası da politika faiz oranını 100 baz puan artırmıştı. Kanada'nın yıllık enflasyon oranı da diğer gelişmiş ekonomilere benzer bir seyirle yükselerek Haziran'da %8,1'e ulaştı.
Veriler küresel bir resesyonun eşiğinde olduğumuzu gösteriyor. Peki hayatımıza girdiği dönemden bu yana varlığının büyük bir bölümünü elverişli piyasa koşulları ve düşük faiz oranları ile geçiren kripto paraların bundan sonraki seyri ne yönde olacak?
Hisse senetleri ve tahviller gibi geleneksel varlıkların tepkileri daha önce pek çok defa test edilmişti. Ancak kripto varlıklar söz konusu olduğunda elimizde tahminleme modellerini çalıştıracak veriler yok. Dolayısıyla öngörülerin isabet oranı da sorgulanır halde. Bu hafta FED faiz kararı ardından gelen yükseliş de bunun mikro bir örneği olarak kabul edilebilir. Öte yandan, kripto paraların 13 yıllık ömrü boyunca tam ölçekli bir resesyon yaşanmamış olsa da, zayıf ekonomik performans dönemlerine bakarak bir projeksiyon yapmak mümkün olabilir.
2015’te gerçekleşen ekonomik durgunluk dönemi esnasında hisse senedi piyasalarına benzer şekilde kripto paralar da ağır bir darbe aldı. Kripto piyasa değeri, 2015'in ortalarında dibe vurarak, 2014 yılının başına kıyasla %70 oranında düşüş yaşadı. 2018 yılında yaşanan ekonomik durgunluk ise S&P 500’de %6’lık rekor bir kayba neden olurken, kripto piyasa değerini %85’lik dev bir düşüşle, o zamanın piyasa değeri üzerinden 107 milyar dolara kadar geriletti. Bu süreçte Bitcoin de 19.000 dolar seviyesinden 3.000 dolara kadar gerileyerek tarihindeki ilk büyük düşüşünü gerçekleştirdi.
Makroekonomik koşullar iyileştiğinde diğer piyasalar gibi kripto para piyasalarını da yükselişe geçerek yatırımcısına kazanç sağlayacaktır. Ancak bu kazancın önceki boğa dönemleri seviyesinde olması düşük bir ihtimal.
Bu tablodan açıkça anlaşılacağı üzere resesyon dönemlerinde yatırımcının güvensizlik algısının yüksek olduğu piyasalar sert darbeler alıyorlar. Geçtiğimiz yıl içinde, başta stabil kripto paraların çıpasını kaybetmesiyle ortaya çıkan türbülanslar ve bu düşüşlerin süratle yükselttiği kripto korku endeksi olmak üzere farklı nedenlerle kripto piyasaları rekor düşüşler yaşadı. Resesyon beklentilerinin üst düzeye çıktığı bu zorlu döneme bu vaziyette yakalanan piyasalar için pozitif bir öngörü yapmak mümkün değil.
Öte yandan, durgunluk dönemlerini takip eden süreci de gözden kaçırmamak gerekiyor. 2015 ve daha önemlisi 2018 yıllarında yaşanan durgunluğu takiben kripto piyasaları çok önemli iki boğa yılı yaşadı: 2017 ve 2021 yılları, kripto yatırımcılarını ihya eden yıllar olarak akıllarımızda. Resesyon dönemlerinde piyasalara dipten yatırım yapan yatırımcılar, 2017 ve 2021 boğa dönemlerinde büyük kazançlar elde ettiler. Ancak bu kıyaslama üzerinden doğrudan bir sonuç çıkarmak da son derece hatalı olur; zira o günün dünyası ile bugünkü koşullar arasında, başta kripto yasakları, vergilendirme ve diğer regülasyonlar olmak üzere pek çok makro faktör değişmiş durumda. Benim görüşüm, makroekonomik koşullar iyileştiğinde diğer piyasalar gibi kripto para piyasalarının da yükselişe geçerek yatırımcısına kazanç sağlayacağı yönünde. Ancak bu kazancın önceki boğa dönemleri seviyesinde olması düşük bir ihtimal.