Loading...
ABD’de benzin fiyatları %52 oranında artarak rekor seviyelere ulaşırken, ısınma ve elektrik üretimi açısından hayati önem taşıyan doğal gaz fiyatları da üç katına çıktı.Geçtiğimiz yıl ABD’de benzin fiyatları %52 oranında artarak rekor seviyelere ulaşırken, ısınma ve elektrik üretimi açısından hayati önem taşıyan doğal gaz fiyatları da yaklaşık üç katına çıktı. Benzer şekilde Avrupa’da da doğal gaz fiyatlarının büyük bir yükselişe geçtiğini gördük. Tüm bu koşulların üzerine, kuraklık ve aşırı sıcaklıklar nedeniyle dünyanın pek çok bölgesinde elektrik üretiminde de sorunlarla karşılaşmaya başladık. Enerji arzıyla ilgili güvensizlikler nedeniyle başta ABD olmak üzere kimi ülkeler de bu yaz yaşanabilecek elektrik kesintileri nedeniyle şimdiden halklarını uyarmaya başladılar. Fatih Birol’un da bu hafta yaptığı açıklamada, yaz aylarında artması beklenen benzin ve mazot tüketimi sonrasında krizin derinleşebileceğine dair uyarılarda bulunduğunu görüyoruz. Öte yandan, derin bir enerji kriziyle karşı karşıya olan dünyayı rahatlatabilecek birkaç hipotetik alternatif de bulunuyor. Bunlardan ilki Ukrayna'daki savaşın ve dolayısıyla Rusya yaptırımlarının sona ermesi ihtimali. İran nükleer anlaşması, Çin'de gerçekleşecek daha derin bir ekonomik yavaşlama veya Suudi Arabistan ve diğer OPEC üreticilerinin petrol üretimini artırmaları gibi sürprizli ihtimallerin de enerji krizinin hızını kesebileceği belirtiliyor. Giderek derinleşmekte olan krizin içinde elbette akıllara gelen ilk (ve son!) alternatiflerden biri de yenilenebilir enerji kaynakları. Elbette bu kaynaklar kısa vadeden ziyade orta ve uzun vadede bir çözüm alternatifi oluşturabilir. Ancak geçtiğimiz 30 yıllık süreçte hemen her enerji krizinin eşiğinde de aynı cümlenin kurulduğunu ve bu alanda yapılacak yatırımların ötelendiğini de hatırlayalım! Yenilenebilir enerji kaynaklarına ve özellikle bu kaynakların üzerinde yükseleceği akıllı şebeke ve batarya teknolojilerine yapılacak olan yatırımların en kısa sürede arttırılması, bir sonraki kriz için en acil ve önemli reçetelerden biri. Önce pandeminin, sonrasında da savaşın ağır etkileri, ülkeleri, başta enerji, finans ve iletişim olmak üzere pek çok alanda kendilerini bağımsız kılmak üzere stratejiler geliştirmeye itiyor. Küresel sistemlerde ortaya çıkan kesintilerin etkilerinin nispeten hafifletilebilmesi, ülkeler açısından öncelikli gündem maddesi. Bu perspektiften, güvenilirliği, çeşitliliği ve maliyetleri, ve şu anda tali (!) bir sorun gibi değerlendirilse de iklim krizini azaltıcı etkileri düşünüldüğünde, yenilenebilir enerji kaynaklarının önümüzdeki en önemli alternatif oldukları gerçeği yadsınamaz. Uzunca zamandır tartışılan yenilenebilir enerjinin yüksek maliyetli olması savı da artık geçerliliğini yitirmiş durumda. Doğal gaz kullanımı, özellikle bu alanda ölçek ekonomisi yakalamayı başaran ülkelerde artık rüzgar ve güneş enerjisinden daha pahalı durumda. Bazı uzmanlarca, fosil yakıtlardan yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş sürecinde alternatif enerji kaynağı olarak nitelendirilen doğal gazın durumu oldukça tartışmalı. Özellikle küresel iklim hedefleri göz önüne alınarak doğal gaz altyapılarına yapılacak yatırımların yenilenebilir enerji teknolojilerine yönlendirilmesi gerektiğini savunan uzmanlar da çoğunlukta. Mevcut koşullar, gelecekte karşımıza çıkabilecek potansiyel sorunlar ve ülkelerin kendilerini bağımlılıktan kurtarma arzuları dikkate alındığında, yenilenebilir enerji yatırımlarının rekabetçiliğin önemli anahtarlarından biri olduğu aşikar. Bu alandaki strateji ve yatırımları daha fazla öteleyecek zaman ve sabır kalmamış olacak ki, AB de kendisini, başta Rusya olmak üzere tüm büyük enerji arzı odaklarından kurtarmak üzere oldukça detaylı bir plan geliştiriyor.