Kur politikasından ihracatçılar da memnun değil

Abone Ol
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mustafa Gültepe’nin sözleri ihracatçıları desteklemek için izlenen politikanın gelinen noktada onları dahi memnun etmediğini gösteriyor. Memnuniyetsizliğin sebebi ise reel kurun seyrinde gizli. 

Loading...

2021 yılının eylül ayında başlayan faiz indirimlerinin ertesinde, nominal döviz kuru hızlı bir artış eğilimine girmişti. Hükümet yetkilileri, döviz kurlarında meydana gelen artışın aslında bilinçli bir politika olduğunu ileri sürmüş ve bu stratejiyi Çin modeli olarak adlandırmışlardı. Türkiye ekonomi modeli (TEM) olarak ilan edilen bu politikanın ana amaçlarından birinin, ulusal parada bilinçli bir değer kaybına neden olarak cari açığın kapatılması olduğu iddia edilmişti. KUR ARTMASINA KARŞIN CARİ AÇIK AZALMADI İzlenen politikanın sonucunda enflasyon hız kazandı ve toplumun büyük bir kesimini oluşturan sabit gelirliler derin bir yoksulluk içerisine sürüklendi. Bu kesim, özellikle son bir yıldır izlenen politikanın maliyetlerini üstlenmek ve tüketimlerini zaruri olarak kısmak zorunda kaldı. İzlenen politika orta ve uzun vadede fayda sağlayacak olsa, belki çekilen zahmet bir şekilde göz ardı edilebilirdi. Ancak aradan geçen yaklaşık bir yıllık süreçte ne cari açık azaldı ne de toplumun refahı yükseldi. İZLENEN POLİTİKA İHRACATÇILARI DAHİ MEMNUN ETMİYOR Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mustafa Gültepe, dün katıldığı bir televizyon programında “Enflasyon dikkate alındığında kurun bu seviyelerde olmaması gerekiyor. Kurun enflasyon oranında artması gerekiyor. Kurun üreticilere destek çıkması gerekiyor” ifadelerini kullandı. İhracatın en önemli temsilcilerinden birinin ağzından çıkan bu sözler, ihracatçıları desteklemek için izlenen politikanın gelinen noktada onları dahi memnun etmediğini gösteriyor. Memnuniyetsizliğin sebebi ise reel kurun seyrinde gizli. Rekabet edebilirliğin bir göstergesi olan reel kur, 2013 yılından itibaren düşüşe geçmişti. Bu durum ihracatçılara fiyat rekabeti açısından halihazırda destek sağlıyordu. Ancak hükümet yetkilileri reel kurdaki bu azalışı yetersiz bulmuş olacaklar ki 2021 yılının eylül ayında faiz oranlarını düşürerek reel kurdaki azalışı daha da hızlandırdılar. İhracatçılar bu azalıştan ilk etapta doğal olarak oldukça memnun oldular. Ancak aradan geçen bir yıllık süreçte, hükümet tarafından kazanım olarak ifade edilen bu azalışın sağladığı avantajların ortadan kalkmasından şikâyet eder hale geldiler.  REKABETÇİLİK KUR ARTIŞIYLA KALICI HALE GELMİYOR Reel kur, dövizin zirve yaptığı 2021 yılının aralık ayında 66.66 seviyesindeydi. Ekim 2022 tarihine geldiğimizde ise 90.44 seviyesine yükseldi. Bu iki tarihi karşılaştırmak belki haksızlık olarak değerlendirilebilir. O nedenle karşılaştırmayı 2018-2022 yıllarının ortalaması üzerinden yapmak daha insaflı. Son 5 yılın ortalaması 79.15 düzeyinde. Mevcut 90.44 seviyesi, bu ortalamanın dahi üzerinde. Bu durum 2021 yılı sonunda “bilinçli olarak gerçekleştirilen” kur artışının aslında gelinen noktada hedeflenen rekabetçiliği sağlamada başarısız olduğunu gösteriyor.
Reel kurun mevcut seviyesi, son 5 yılın ortalamanın dahi üzerinde. Bu durum 2021 yılı sonunda “bilinçli olarak gerçekleştirilen” kur artışının hedeflenen rekabetçiliği sağlamada başarısız olduğunu gösteriyor.
Hükümetin uygulama koyduğu kur korumalı mevduat, döviz kurundaki artışı sınırlandırdı. Ancak bu kez fiyat artışları geriden geldiği için reel kurun yükselmesine ve reel kur üzerinden sağlanan fiyat rekabeti avantajının yitirilmesine neden oldu. TİM Başkanı Gültepe, “aylık enflasyon yüzde iki ise kurun da o seviyede artması gerekiyor” biçiminde demeç vererek hükümetin arka kapı politikası ile kontrol ettiği döviz kurunun bir miktar salıverilmesi gerektiğini ima ediyor. TOBB Hazır Giyim ve Konfeksiyon Sektör Meclis Başkanı Şeref Fayat ise bunu açık açık dile getiriyor: “Biz enflasyon ile devalüasyonun bir şekilde buluşması gerektiğini, bunu da hesapladığımız zaman doların en az 21-22 ₺ olması gerektiğini söylüyoruz. Kurun tutulduğunu düşünüyoruz. Sonuçta kurun, artık bu maliyetlerin dengelenmesi lazım. Aksi taktirde kan kaybı devam eder; sıkışmış vaziyetteyiz”. İZLENEN POLİTİKADAN HİÇ KİMSE MEMNUN DEĞİL Bu açıklamalar izlenen politikadan ne toplumun en geniş kesimini temsil eden sabit gelirlilerin ne kârı oldukça artan bankaların ne de desteklendiği ileri sürülen üreticilerin ve ihracatçıların memnun olduğunu gösteriyor. Toplumun hiçbir kesimini memnun etmeyen bu politikadan bir an önce vazgeçmek, zaten bir yılı aşkın süredir çekilen zahmetlerin daha da derinleşmemesi için en gerçekçi ve sağlıklı politika olarak duruyor. Bu tercihin gerçekleşme ihtimali ise bir o kadar uzak görünüyor.