Kısacası ben açıklamanın bürokrasi içerisinde bir tedirginlik yaratacağını düşünmüyorum. Dahası çok kirli işler olsa da son 20 yıldır olanların yanında açıklanan belgenin çok önemli olduğunu da düşünmüyorum.İkinci olarak Erdoğan’ın kanlısı konumunda olan ve de davasını bir şekilde onun üzerinden devam ettirdiği Fethullah Gülen’de Amerika’da ve Erdoğan’a göre Amerika’ya kaçarak oradan Türkiye’yi karıştırmaya devam ediyor. Bu noktada Erdoğan ne olursa olsun kendisini benzer bir duruma sokturmaz. Son olarak, sağır sultanın bile duyduğu AKP’lilerin Bosna, Makedonya gibi ülkelerden mallar aldıkları ve de buralara yerleşme planları varken Erdoğan neden Amerika’yı seçsin? Dahası Türkiye Cumhuriyeti devletinin devlet başkanı cezalandıracağını da nereden çıkarıyoruz? Devlet bürokrasisi bunu bilmiyor mu? İkinci nokta kaçmak için düşünülen meblağa ile alakalı. Yanılmıyorsam Kılıçdaroğlu 200 kadar kişinin kaçacağını ve de bunun için şimdiden 1 milyar dolar ve bir miktar da mal ayrıldığını söyledi. Biliyorum bu rakam biz sıradan insanlar için gözümüzün önünde canlandıramayacağımız bir para ama, bir devlet başkanı ve onun yakınları için uzakta yaşamak için bu miktar hiçbir şey. Hem de bu miktarın bir aile tarafından kullanılacağını düşününce bunun yetersiz olduğunu azıcık ekonomi bile, dünya siyasetini takip eden herkes anlar. Bu noktada devlet bürokrasisi bunu bilmiyor mu sanıyoruz? Kısacası ben açıklamanın bürokrasi içerisinde bir tedirginlik yaratacağını düşünmüyorum. Dahası çok kirli işler olsa da son 20 yıldır olanların yanında açıklanan belgenin çok önemli olduğunu da düşünmüyorum. Bu noktada da Kılıçdaroğlu’nun attığı taşın devlet içerisinde bir kuş vurmadığı ama ‘kaçacak’ algısının konuya belirli bir popülerlik kattığını düşünüyorum. Hoş bu kaçacak iddiası da ne kadar Erdoğan ile bağdaşıyor burada da büyük soru işaretlerim var. BU AÇIKLAMALAR OY GETİRİR Mİ? Eğer aday adayları içerisinden Kemal Kılıçdaroğlu aday olacaksa muhalefet en riskli hamleyi yapacak demektir. Çünkü yapılan son anketlerde misal Metropoll antektinde Erdoğan ve Kılıçdaroğlu arasında sadece iki puan fark vardı ve de hem HDP hem de karasız oyları diğer adaylara göre daha fazlaydı. Bu noktada Kılıçdaroğlu’nun bir şekilde hem HDP’den hem de kararsız seçmende oy alması lazım. Bu ise Erdoğan’ın dış politika bazlı bir milliyetçilik ile oylarını bir miktar arttırdığı bir dönemde çok zor. Evet, ekonomi ile Erdoğan her gün kendini zayıflatıyor ama bu şu an için Kılıçdaroğlu’na yetmiyor. Bu noktada Kılıçdaroğlu ya attığı taşlar ile çok kuşu aynı anda vuracak ya da Türkiye’ye geri dönülmez bir risk yaşatmaktan vazgeçecek. Bu ikisini yapması konusunda yaptıkları olumlu ama şu an için ne yazık ki yetersiz duruyor.
Kılıçdaroğlu’nun attığı taşlar ne kadar kuş vurabiliyor?
Kılıçdaroğlu ya attığı taşlar ile çok kuşu aynı anda vuracak ya da Türkiye’ye geri dönülmez bir risk yaşatmaktan vazgeçecek. Bu ikisini yapması konusunda yaptıkları olumlu ama şu an için ne yazık ki yetersiz duruyor.
Kılıçdaroğlu son günlerde halk arasında popülerliği çok olmasa da devlet mekanizması içerisindeki kimi gruplara mesajlar vermek amacıyla tek başına farklı eylemler yapıyor. Bu bağlamda, halk arasında çok da bilinmeyen ama ilgililerinin ne olduğunu ve de neler yapabilme kapasitesine sahip olduğunu bildiği SADAT’ı tek kişilik bir eylem ile gündeme taşıması görece önemliydi.
Her ne kadar kendisinin seçim güvenliğini nasıl sağlayacağını ve de olası bir seçim zaferinde barışçıl yollar ile iktidarı nasıl alacağını bilemesek de bu konularda çok ciddi bir tehlike olduğunu Kemal Bey’in bildiğini de gördük. Hoş, hiçbir önlemi yoksa ve de hala halkı bu konularda doğrudan uyaramıyorsa kendisinin yaptığı ve de etkisinin kısa süreli olduğunu gördüğümüz eylemler çok da bir işe yaramayabilir.
SADAT eyleminden yöntem olarak görece farklı, ancak yine devlet bürokrasisine mesaj içeren bir eylemi ise salı akşamı gerçekleştirdi. Kılıçdaroğlu öncelikle Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ailesinin ülkeden kaçmak için hazırlık yaptığını’ öne sürdü ve AKP ve de Erdoğan ailesi ile doğrudan bağlantısı olan iki vakıf üzerinden Amerika’ya para kaçırıldığını ve de olası bir seçim yenilgisinde bu paraların olduğu Amerika’ya Erdoğan’ın ailesi ve de yakın çevresi ile beraber kaçacağını ileri sürdü. Kılıçdaroğlu, "Ülkeyi Kataristan'a dönüştürenler, Katar'a gider diye beklersiniz ya… Biliyorlar ki o ülkelerde hukuk yok, İlk uçakla geriye gönderirler bunları. ABD kanunlarının arkasına ise gizlenebilirler. Orası hukuk devleti. Yani hukuksuzlukla yok ettikleri ülkeden, Hukuka sığınmak için ABD'ye kaçmak istiyorlar" dedi. Anladığımız kadarıyla şu anda kadar aktarılan para yaklaşık olarak 1 milyar Dolar.
Buraya kadar her şey çok iyi ama benim kafama yatmayan birkaç husus var ve sanıyorum bu hususlar Kılıçdaroğlu’nun umduğu etkiye ne bürokraside ne de toplum nezdinde ulaşmasını engelleyecek türden şeyler. Zaten yaptığı açıklama sonrasında Sedat Peker’in Deli Çavuş hesabı üzerinden sosyal medyadan ileride konuşmaya başlayacağını söylemesi bile Kılıçdaroğlu’nun açıklamasını görece gölgede bıraktı. Kısacası ne yazık ki Kemal Bey’in attığı bu taş çok da bir kuşa dokunmadı.
AÇIKLAMANIN PARADOKSLARI
Kuşkusuz yapılan açıklama, bulunan belge önemli ama seçime, hatta sanıyorum erken seçime gidilen bu günlerde bu açıklama ne kadar hayati ve de ne kadar kusursuz?
Bunlara bakmadan önce şu soruyu soralım; Kılıçdaroğlu bu belgelere nereden ve nasıl ulaştı? Anladığımız kadarıyla önceden düşünüldüğü gibi devlet içerisinden sızan bir belge yok. Aksine CHP Amerika temsilcisi, gazeteci bağlantıları ile bu belgelere ulaşıyor. Hemen not edeyim kimi ülkelerde böyle belgelere ulaşmak çok da zor değil. Her ülkenin kendine göre bu belgeleri isteme ve resmen alma kanalları var. Bu noktada eğer bu belgeler belli olduğu gibi CHP’ye devlet içerisinden sızdırılmadıysa neden bir devlet sırrı olarak ya da o süs verilerek açıklanıyor. Bu büzler için bile çok barizken devlet bürokrasisi bunu anlamaz mı?
Dahası CHP’li üst düzey yöneticiler kendilerine her gün belgeler geldiğini söylüyorlar ve eğer bu doğru ise nerede bu belgeler? Seçime gidilen bu süreçte bu belgeler vurgulu bir şekilde paylaşılmayacak ise ne zaman paylaşılacak?
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasında ve iddiasında bir iki konu var ki çok da kafama yatmadığını söylemeliyim. Birincisi Erdoğan’ın ailesi ve de yakınları ile Amerika Birleşik Devletleri’ne kaçma iddiası. Burada hiç lafı uzatmayayım üç nokta olayı irrasyonel yapıyor. Bir; ‘kaçacak’ birisinin son kaçacağı yer herhalde ABD olur. Zira hem istihbarat servislerinin çok yaygın olduğu hem de kimi konularda hoşgörünün sıfır olduğu ABD’ye Erdoğan neden kaçsın?
Ayrıca hem Erdoğan’ın son 10 yıldır ABD devleti ile arası yok hem de ABD’nin kendisi için aparat olmayanları saklamadığı da açık. Bu noktada Erdoğan değil aparat şu an için ‘problem’ noktasında.