Loading...
Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin Obaması olabilir mi
Cumhuriyetin eşit yurttaşlık projesi önemlidir. Ancak yapılan birçok devrime, Köy Enstitüleri ve Halkevleri gibi büyük kültürel organizasyonlara rağmen kültürel kodların kırılması öyle kolay olmamıştır.
Türkiye bir yıl sonra çok önemli bir seçimle baş başa. Cumhur ittifakının adayı herkes tarafından bilinirken, Millet ittifakının adayının kim olacağı yönünde tartışmalar olanca hızı ile devam ediyor.
İsmi geçen adaylar içinde üstünde en çok durulan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’dur. Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığı çok mezhebi üstüne yoğunlaşmış durumdadır.
Bu tartışmaları başlatanların AKP cephesinden önce TİP milletvekili Ahmet Şık ve İYİ Parti Milletvekili İbrahim Halil Oral’dan gelmesi ise kamuoyunu biraz şaşırttı. Bu açıklamaların altında kültürel kodların olduğu açıktır.
Kültür, ‘’bir grubun/toplumun üyesi olan bireylerin bilişsel şemalarını etkilemekte, davranış kalıplarını ve tercihlerini biçimlendirmektedir’’ Dinamik, kolektif ve sistematik yapısı sayesinde kültürel bellekte geçmişten bugüne toplumların tüm kültürel verileri saklanmaktadır. Bu verilerin sonraki kuşaklar arası aktarımı ise dil vasıtasıyla gerçekleşmektedir.
Psikiyatrist Vamık Volkan’ın kullandığı “Depolama” kavramına göre “erişkin kişi kendisine ait olan belli başlı kendilik imgeleri ve öteki imgeler için kalıcı bir depo olarak çocuğunu kullanır (çoğu kez bilinçdışı olarak) ve çocukta, ona aktarılan bu imgelerle bağlantılı belli başlı görevler başlatır” demektedir. Bu kavram da sadece kültürün değil psikolojinin de aktarımının aile ile nesilden nesile devam ettiğini söylemektedir.( Nazi Mirası, Prof.Dr. Vamık D. Volkan, Pusula Yayınevi, s.10)
ÇALDIRAN’DAN GÜNÜMÜZE ÖTEKİLEŞTİRME
1514 yılında Alevi Türkmen Devleti Safevi Devleti ile Osmanlı Devleti arasında yaşanan savaştan günümüze Alevilerle ilgili çok sayıda hurafe anlatılmaktadır. Alevilerin kuyruklu olduğundan, mum söndü yalanına kadar çok sayıda yalan ve iftira yüz yıllardır aktarılarak günümüze kadar gelmiştir. Yukarıda bahsettiğim iki siyasetçi her ne kadar Alevilik üstünden Kemal Kılıçdaroğlu’nu hedef almadıklarını söyleseler de, yaptıkları tamamen yüzyıllardır öğrene geldiklerini dışa vurmaktan ibarettir.
Aleviler Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan günümüze devlet kadrolarında, iş hayatında sürekli ayrıma uğramıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu kadrolarında bir tane Alevi’ye rastlayamazsınız. Bunun sebebi; Alevilerin katlinin Osmanlı devletince vacip görülmesi ve kendilerini o devletin bir parçası olarak görmemeleridir. Dolayısıyla adeta devlet içinde bağımsız bir işleyiş kurarak köylerinden, mümkün olduğunca dışarı çıkmamışlardır. Köylerde yaşayan bu büyük kitlenin eğitim almamasından kaynaklı Cumhuriyeti kuran asker-sivil aydınlar arasında olmamaları da doğaldır.
Aleviler buna rağmen Cumhuriyeti benimsemiş ve bütün gücü ile Kurtuluş Savaşına ve Cumhuriyetin kuruluşuna maddi ve manevi desteklerini sunmuşlardır. Atatürk’ün Cumhuriyet fikrini Hacı Bektaş Postnişi Cemalattin Çelebi’ye söylemesi ve sonrasında Dergah’tan bütün dedelere yazılan mektup da bu durumun en güzel göstergesidir.
Cumhuriyetin eşit yurttaşlık projesi önemlidir. Ancak yapılan birçok devrime, Köy Enstitüleri ve Halkevleri gibi büyük kültürel organizasyonlara rağmen kültürel kodların kırılması öyle kolay olmamıştır.
DERSİMLİ KEMAL
1938 yılında Dersim’de yaşanan büyük kıyımın arkasında da bu yüzlerce yıllık kültürel aktarımın olduğu unutulmamalıdır. İnönü’nün 18 Eylül 1937 ve Atatürk’ün 1 Kasım 1937 günü TBMM'deki konuşmalarında, Tunceli’de huzur ve sükûnun sağlandığını söylemelerinden sonra böylesine büyük bir kıyımın yaşanmasının sebebi başka ne olabilir ki? Kılıçdaroğlu’nun zaman zaman Tunceli (“Dersimli”) olmasının gündeme getirilmesinin arkasında da onlarca yıldır süren Dersim İsyan mıydı, değil miydi tartışmaları bulunduğundan kısaca bu duruma değinmek gerekiyordu.
Alevilerin kitlesel olarak şehirlere taşınması 1950 sonrası döneme denk gelebilmiştir. Şehirleşen Alevi kitle, ilk zamanlarda en kötü işlerde çalışmış ama eğitimin önemini çabuk kavramıştır. Geleneksel inançlarından kaynaklı hızla eğitim almaya başlamışlardır. Bu durumda hem üniversitelerde hem de siyasette görünür olmaya başlamışlardır. 1966 yıllarda kurulan Türkiye Birlik Partisi ve 68 kuşağı içindeki Hüseyin İnan, Hüseyin Cevahir, İbrahim Kaypakkaya gibi gençlik önderleri de bu duruma örnek gösterilebilir.
1960-80 döneminde Ortaca’dan Maraş’a kadar yaşanan büyük Alevi kıyımları, 93 Sivas’ında gündüz gözü ile insanların yakılması, Gazi Katliamının arka planında da Alevilerin katlinin vacip olduğunu söyleyen kültürel aktarım yatmaktadır.
SİYASAL İSLAMIN ALEVİ DÜŞMANLIĞI
20 Yıllık AKP iktidarında ise Aleviler Cumhuriyetin kendisine kazandırdığı birçok haktan mahrum edilmiştir. Günümüzde bir Alevi rektör, kaymakam, vali, hatta okul müdürü bile bulmak nerdeyse imkânsızdır. Ergenekon, Balyoz süreçleri ile askeriyeden büyük oranda Alevi subay tasfiye edilmiştir. Hüseyin Topuz yazdığı Bavuldan Balyoz’a kitabında sırf isimlerinden dolayı Alevi olduğu sanılarak ordudan atılanları yazmıştır.
2008 yılında Amerikalı bir zenci olan Obama’nın Amerikan başkanlığına seçilmesi ne ifade ediyorsa, yukarıda kısaca özetlendiği gibi Çaldıran’dan bu yana ötekileştirilen böylesine bir kitlenin içinden çıkan birinin Cumhurbaşkanı adayı olması, yüzyıllardır yaşanan bu ötekileştirmeye dur denmesi anlamında da önemlidir.