Keyfiliğe son
Ülkemizde yaşanan ağır ekonomik kriz şartları da dikkate aldığımızda, keyfi, lüks ve rant amaçlı kamu harcama politikasının bir sonucu olan ödenek üstü harcama alışkanlığı demokrasimize ve mali disipline çok büyük zararlar verdi.
18 yıldır iktidar, meclisin bütçe kanunu ile kendisine verdiği harcama yetkisini aşarak ödenek üstü harcama yapıyordu. Sonra da ilgili yılın kesin hesap kanuna bir madde ekleyerek tamamlayıcı ödenek adı altında bu harcamalarını yasal hale getiriyordu. İşte bu konuyu CHP 2020 yılında Anayasa Mahkemesi’ne taşıdı. Geçen hafta Anayasa Mahkemesince, mali yıl içinde yapılan ödenek üstü harcamaların yıl geçtikten sonra kesin hesap kanunu ile yasal hale getirilmesine ilişkin düzenleme iptal edildi. Yüksek Mahkeme bu konuda ilk defa karar verdi.
Karara göre, 21.12.2019 tarihli ve 7198 sayılı 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu’nun 4. maddesinin üçüncü fıkrasındaki tamamlayıcı ödenek hükmü, TBMM’nin bütçe hakkı ile bağdaşmadığı ve kanunlarla veya bütçe kanunuyla düzenlenmesi gereken bir konunun kesin hesap kanunu ile düzenlenemeyeceği gerekçeleriyle Anayasa’nın 161. ve 87. maddelerine aykırı bulunarak iptal edildi.
AYM’nin bu kararıyla, 5018 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 2006 yılından bu yana 18 yıldır hukuksuz şekilde devam ettirilen ödenek üstü harcama keyfiliği ve tamamlayıcı ödenek uygulamasına son verildi..
Buna göre TBMM'de görüşmeleri devam eden 2022 yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinde 2022 yılı ödenek üstü harcamalar için istenilen 4.141.536.298,49 TL tamamlayıcı ödeneğin verilmesi Anayasa'ya aykırı olacağından imkansız hale geldi.
Bu kararla bundan böyle,
- Mali yıl içinde keyfi şekilde, ödenek üstü harcama yapılamayacak, ödeneklerin yetersiz kalması durumunda 5018 sayılı Kanunun 19. maddesine göre harcama yapılmadan önce TBMM’den ek bütçe kanunu çıkarılması gerekecek.
- Ödenek üstü harcama yapılması talimatı verenler 5018 sayılı Kanunun 70. maddesine göre cezalandırılacak.
- Kamu mali yönetiminde disiplini sağlamaya, bu disipline aykırı davranışları cezalandırmaya yönelik hükümlerin daha etkin şekilde uygulanması mümkün olacak..
Yasama organının halk adına kamu gelirlerini toplama ve yine halk adına bu gelirleri harcama konusunda yürütme organına sınırlarını belirleyerek yetki vermesi ve sonuçlarını denetlemesine bütçe hakkı denilmekte.. Bir başka ifadeyle bütçe hakkı, yasama organının vergi ve benzeri gelirlerle kamu harcamalarının çeşit ve miktarını önceden belirleme, onaylama ve harcamaların sonuçlarını denetleme hakkı. Meclis, bütçe ile yürütme organına gelir toplama ve gider yapma yetkisi vermekte, bu yetkinin uygun kullanılmasını da bütçe sürecinin bir parçası olan kesin hesap faaliyetiyle denetlemektedir.
Bu kapsamda, Bütçe Kanunu ile harcama yetkisi ve izni verilen ödeneklerin üzerinde harcama yapılması ve bu harcamalar için sonradan kesin hesap kanunu ile ödenek verilmesi TBMM’nin bütçe hakkına aykırı. Tamamlayıcı ödenek verilmesine ilişkin düzenlemeler ile TBMM’nin kamu harcamalarının çeşit ve miktarı ile kaynağını önceden belirleme ve onaylama olanağını ifade eden bütçe hakkı ortadan kaldırılmıştı.
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu ile ödenek üstü harcamalar ve bunların yapılması talimatını verenler yürürlükteki Anayasa ve yasalara aykırı olarak yasal koruma altına alınıyor, 5018 sayılı Kanun’la düzenlenen ve kamu mali yönetiminde disiplini sağlamaya, bu disipline aykırı davranışları cezalandırmaya yönelik temel hükümler etkisizleştiriliyordu. Böylece ödenek üstü harcamalarla kural dışı davranış ve işlemler özendirilmişti.
Bu tip düzenlemeler, kamu kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli bir şekilde elde edilmesinin, kullanılmasının ve hesap verebilirliğin engellenmesine, böylece kamu mali yönetim ve kontrol sisteminin zaafa uğramasına, yolsuzluk ve keyfi harcama yapma eğiliminin artmasına, bütçe açıklarının yükselmesine, genel ekonomik dengelerin bozulmasına ve nihayetinde toplumun bir bütün olarak zarara uğramasına sebep oluyordu.
Ülkemizde yaşanan ağır ekonomik kriz şartları da dikkate aldığımızda, keyfi, lüks ve rant amaçlı kamu harcama politikasının bir sonucu olan ödenek üstü harcama alışkanlığı demokrasimize ve mali disipline çok büyük zararlar verdi. Bu harcamalar sonra da halkın önüne fatura olarak geliyor.
Toplum işsizlik ve geçim sıkıntısından bunalmış bir haldeyken iktidar, kendi hatalarının faturasını, yeni vergiler koyarak ya da sağlık, eğitim gibi temel kamu harcamalarında kısıntıya giderek vatandaşlara ödetmeye kalkmamalı.. İktidarın lüks ve israfın faturasını vatandaşa yüklemek yerine, Anayasa ve yasalar çerçevesinde sorumluluk alması gerekiyor. Kamu harcamalarında rasyonel bir tasarrufa gitmek, ülkenin ekonomik dengesini korumak için şart. Unutmayalım ki, sorumsuz harcamalar bugünün sıkıntılarını yarının felaketi haline getirebilir. Kamu kaynaklarının etkili ve adil bir şekilde kullanılması, ekonomik kriz şartlarında daha da önem kazanıyor.