İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun hakkında yürütülen 'Kent Uzlaşısı' soruşturmasında verdiği emniyet ifadesi ortaya çıktı.
İmamoğlu'nun ifadesi, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince 'yolsuzluk' soruşturması kapsamında gözaltında bulunduğu Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'nde alındı. İfade işlemi 5 saat sürdü.
İmamoğlu, emniyetteki “Kent Uzlaşısı”na yönelik soruşturma kapsamında verdiği ifadede, “Koltuğunu korumak için her şeyi yapmayı kendine hak gören ve milletimize ait olan her şeyin; diplomanın, mülkiyetin, şirketlerin, yeşil alanların, okulların, boğaz kıyılarının kendine ait olduğunu düşünen bu zihniyetten ülkemizin bir an önce kurtulması şarttır. Aksi takdirde insanlarımızın geleceği tehdit altındadır” dedi.
İmamoğlu, "Milletimizin bugün itibarıyla sorumluluk alarak, hak mücadelesini en üst seviyede vereceğine olan inancımla ifade ediyorum ki milletimiz büyüktür. Bu iftiralar milletimizin bağrındaki duvarlara çarpıp geri dönecektir" diye konuştu.
Ekrem İmamoğlu, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde "Kent Uzlaşısı"na yönelik terör soruşturması kapsamında, 18 sayfalık ifade verdi.
İfadesinde soruları yanıtladıktan sonra genel değerlendirme yapan İmamoğlu, "19 Mart 2025 sabah saat 06.00 itibarıyla İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlık konutu kapısına yüzlerce polisi yığarak, güneş doğmadan, yasaya uygun olmayan bir şekilde gözaltına alınma girişimi metodunu tümüyle kınadığını" belirtti.
İşlemi yürüten polislerin nezaket dışında hiçbir davranışının olmadığını ifade eden Ekrem İmamoğlu, "Ancak bu talimatı veren kişi ve şürekası, Türkiye’ye çok büyük bir bedel ödetmiştir" diye konuştu.
"Tarihe kara bir leke olarak geçecek bir süreç yaşatılmıştır"
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, 4 gündür nezarette bulunan bir kişi olarak kendisine yürütülen soruşturmaların içinin boş, ahlak sınırlarını aşan, uydurma sorularla dolu, en güçlü dayanağını gizli tanıklara bağlamış, gözaltına 3-5 gün kala MASAK raporlarıyla doldurulmuş, tarihe kara bir leke olarak geçecek bir sürecin yaşatıldığını söyledi. İmamoğlu, şöyle devam etti:
* Bu süreç, Türkiye’nin itibarını zedelemiştir. Hukuk ve adalet duygularını vatandaş nezdinde yerle bir etmiştir. Ekonomisini alt üst etmiştir. Gençlerin umudunu perişan etmiştir. Elbette bu süreci yöneten insanlar ve yöneticisinin, yüce yaradan huzurunda hem de bu dünyada hukuk önünde hesap vereceği günler yakındır. Aynı kişi ve şürekası yine bir başka ramazan ayında 2019’da 6 Mayıs’ta gözünü kırpmadan kul hakkı yiyerek, milletin iradesini gasp etmiştir. 2025 yılına geldiğimizde aradan 6 yıl geçmesine rağmen yediği demokrasi tokadının şiddetini anlayamamış hala bel atı oyunlarla, mert olmayan anlayışla, milletin iradesini gasp etmeye, kul hakkı yemeye devam etmektedir. Milletimiz bunu görmektedir. Milletimizin vicdanı, adaleti, gereken cevabı mutlaka sandıkta verecektir.
"Cesaretimin tarifini dahi yapamam"
Gözaltına alınmadan oluşturulan, "uydurma 6 soruşturmada hakkında 30 yıla yakın hapis cezası istendiğini, iptal edilen 31 yıllık diploma, sadece gözaltından bir gün önce açılan kreşleri kapatmaya yönelik kendisine tebliğ edilen soruşturma" bulunduğunu kaydeden İmamoğlu, "Ben, ülkemiz için büyük tehdit haline gelen sürecin milletimiz tarafından anlaşılması için elimden geleni yapacağım. Dünden bugüne, milyon kat milletimizin gücünü arkamda daha fazla hissediyorum. Cesaretimin tarifini dahi yapamam. Koltuğunu korumak için her şeyi yapmayı kendine hak gören ve milletimize ait olan her şeyin; diplomanın, mülkiyetin, şirketlerin, yeşil alanların, okulların, boğaz kıyılarının kendine ait olduğunu düşünen bu zihniyetten ülkemizin bir an önce kurtulması şarttır. Aksi takdirde insanlarımızın geleceği tehdit altındadır. Bugün vermiş olduğum ifade de görüyorum ki beni ve arkadaşlarımı akla hayale gelmeyecek suçlama ve iftiralarla bir yol tercihi yapılmaktadır" ifadesini kullandı.
"Hakkımı ömrüm boyunca hukuki yollardan arayacağımı beyan ediyorum”
Ekrem İmamoğlu, Anadolu'nun bağrından çıkmış, devletinin birlik ve bütünlüğüne bağlı, Trabzon’un 40 haneli bir köyünde doğmuş bir çocuğun, İstanbul’a Büyükşehir Belediye Başkanı olmasını sağlayan Cumhuriyet’e olan bağlılığını her koşulda ifade ettiğini vurgulayarak, ifadesini şöyle tamamladı:
* Atatürk’ün emaneti 'Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir' prensibini kamu hizmetinde asla unutmayan, demokrasi aşığı bir kişi olarak, bu süreci önüme koyan herkesi en üst seviyede kınıyor, hakkımı ömrüm boyunca hukuki yollardan arayacağımı beyan ediyorum. Hak yemem, hakkımı da yedirmeme prensibimi milletimiz çok iyi bilir. Milletimiz de hak yiyeni sevmez, hakkını yedirmeyeni sever. Bu prensiple milletimizin bugün itibarıyla sorumluluk alarak, hak mücadelesini en üst seviyede vereceğine olan inancımla ifade ediyorum ki milletimiz büyüktür. Bu iftiralar milletimizin bağrındaki duvarlara çarpıp geri dönecektir.
Emniyet ifadesinde yöneltilen, "Bugüne kadar hiç pasaport aldınız mı? Yurt dışına legal veya illegal yollardan çıktınız mı?" sorusunu, "Pasaportum vardır. Yurt dışına defalarca legal çıkışlarım vardır. 'İllegal yollardan çıktınız mı' sorusunun, 16 milyon İstanbullunun belediye başkanına sorulmasını en üst seviyede ahlaksızlık ve kasıtlı olduğunu düşünüyorum" diyerek yanıtladı.
İmamoğlu, "Terör örgütleri içerisinde aktif olarak faaliyet gösteren akrabanız veya yakınınız var mı? sorusuna da sert yanıt vererek, "Türkiye Cumhuriyet Devleti ve milletinin aşığı bir kişiyim. Öyle bir ailede doğdum büyüdüm ben. Hiç kimseyle vatan sevgisi konusunda yarışmam. Çünkü her vatandaşı vatansever olarak kabul ederim. Ama bana göre milletini vatanını ve bayrağını benden çok seven yoktur. Bu sorunun da yukarıdaki soru gibi ahlaksız ve kasıtlı olduğunu düşünüyorum" diye konuştu.
"Herhangi bir sendika, dernek, vakıf benzeri kuruluşa üyeliğiniz var mı?" sorusu üzerine de İmamoğlu, Trabzonspor Derneği, Trabzonspor Basketbol Derneği kurucusu ve yöneticisi, Beylikdüzü Kızılay Derneği, Atatürkçü Düşünce Derneği üyelikleri bulunduğunu saydı.
Duran Kalkan'ın da arasında bulunduğu PKK/KCK’nin çeşitli yöneticilerinin açıklamaları soruldu
İmamoğlu’na sorgusunda, Duran Kalkan'ın da arasında bulunduğu terör örgütü PKK/KCK’nin çeşitli yöneticilerinin "Kent Uzlaşısı" hakkındaki açıklamalarının ardından "Kent Uzlaşısı ne anlama gelmektedir. Ne amaçla kuruldu, konu hakkında detaylı ifadenizi veriniz" sorusu soruldu. İmamoğlu, şu yanıtı verdi:
* Ben 2018 Aralık ayında İstanbul Büyükşehir Belediye başkanı adayı olarak Millet İttifakı tarafından ilan edildim. O dönemde İstanbul’da Millet İttifakı’nı temsil eden CHP ve İYİ Parti Genel Başkanlarından da izin alarak 'Millet İttifakı adayıyım bunu elbette söyleyeceğim ama müsaadenizle ben buradan İstanbul ittifakı adayı olduğumu ifade etmek isterim. Bu anlayış ile biz ileride bütün ülkemize Türkiye İttifakını temsil etmemiz gerekir' dedim.
* O günden bugüne her siyasi yarışta özellikle İstanbul seçimlerinde İstanbul ittifakı ve Türkiye ittifakı ifadelerini sayısız kere kullanmışımdır. Başka bir siyasi partinin yaptığı tarif ve o tarifi aynı duyguyla paylaşan kişilerin durumu kendilerini bağlar. 'Kent Uzlaşısı' ifadesinin DEM parti söylemi olduğunu biliyorum. Yukarıda ismi geçen terör örgütleri ve bağlantılı bir kısım terör örgütü üyelerinin ne isimlerini ne söylemlerini biliyorum, ne de takip ettim, öyle bir merakım da yoktur.
"Bu işlemi bir kasıtlı itibarsızlaştırma süreci olarak görüyorum"
Ekrem İmamoğlu, 2024 yerel seçimleri öncesi İstanbul’da DEM Parti'nin Büyükşehir Belediye Başkan adayı çıkardığını, buna rağmen CHP'nin, İstanbul ve bir çok ilde "Türkiye ittifakı" söylemiyle kapsayıcı bir yerel seçim politikası güttüğünü anlattı. Bu çerçevede, İstanbul ve Türkiye’nin muhtelif illerinde ilçelerinde oluşan Meclis üyesi listelerinde her parti ve görüşten isimler dahil edildiğini aktaran İmamoğlu, şöyle devam etti:
* İstanbul’da da bir çok ilçede geçmişte başta AK Partili olmak üzere İYİ parti, MHP, BBP ve DEM gibi bir çok partide siyaset yapmış insanlar listelere dahil edilmiştir. Bu süreç CHP Genel Merkezi üzerinden onaylı listeler halinde ilçelere tevdi edilmiş ve ilçe seçim kurullarına teslim edilmiştir. Bilinmelidir ki İlçe seçim kurulları hakkında terör örgütü üyeliği dahil, seçilme hakkına sahip olmayan kişileri listelerden çıkartır ve onların yerine isim verilmesi konusunda tanınan sürede tamamlanması istenir.
* Soruda gördüğüm kadarıyla 2022 yılında tespit edildiği söylenen insanların 2024 yılındaki bu listelerde görülmesi halinde müdahale edilmesi ve çıkartılması gerekirken, AK Parti'nin İstanbul ‘da ve 26 ilçede kaybettiği seçimden yaklaşık 7 ay sonra başlatılan soruşturma süreci ile meclis üyelerinin terör örgütü üyesi olduğu ifade edilerek örgüte üyelik suçlarından yasal işlem başlatıldı. Bu işlemi bir kasıtlı itibarsızlaştırma süreci olarak görüyorum. Ya YSK görevini yapmamıştır. Ya da yürütülen soruşturmalar hakkaniyetli değildir. Sonuçta işlem yapılan insanların içinde devlet memuru dahi vardır. Konu ile ilgili bilgim bu kadardır. 'Kent Uzlaşısı' bana değil şu anda Türkiye’nin mevcut siyasi gündeminde hükümetin yoğun diplomasi içerisinde bulunan DEM parti yöneticilerine sorulmalıdır.
"Düşünce kuruluşu, siyasi analiz kurumları, ve uzmanlar ile çok farklı buluşmaları yapmış bir kişiyim"
İmamoğlu’na eski HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Azad Barış ile ilgili, "Azad Barış ile yüz yüze görüştünüz mü? Görüştüyseniz ne amaçla bir araya geldiniz?" sorusu yöneltildi. "Azad Barış’la irtibat kurduğum yaklaşık 7 yıl içerisinde sohbet ya da toplantıların hemen hemen tamamında DEM Partili bir kısım milletvekillerinin de olduğu buluşmalar yaptım" diyen İmamoğlu, ifadesinde şunları söyledi:
* Azad Bey bu toplantıların tümünde tam eğitimini bilmemekle beraber sosyolog, siyaset bilimci ve toplumsal, siyasi araştırmalar yapan bir kurum üzerinden değerlendirmeler yapmak ve siyasi açılımlarını paylaşmak adına DEM Partili milletvekilleri ile gelerek bizim de masamızda bulunan bazı arkadaşlarımızla birlikte siyasi değerlendirmelerini dinlediğimiz muhtelif toplantılar yaptık. Bu toplantıların çerçevesi ağırlıklı tarihlerde de belirtildiği gibi yerel seçim süreçleri ile ilgilidir.
* Ayrıca farklı zaman dilimlerinde de farklı gündemlerle başta genel seçim dönemi olmak üzere değerlendirmeler yapılmıştır. Karşılıklı fikir alış verişlerinde bulunulmuştur. Benzer siyasi periyotlarda başka siyasi partiler ve onlara ağırlıklı hizmet eden düşünce kuruluşu, siyasi analiz kurumları ve uzmanlar ile çok farklı buluşmaları yapmış bir kişiyim. Azad Barış ile olan ilişkilim bu çerçevededir. Teknik ve siyasi analiz görüşmeleri ve ağırlıkla farklı seçmen gruplarının eğilimleri ile ilgili görüşmelerdir. HTS ve baz kayıtlarının birlikte alınması bu toplantılarla ilgili sayıyı temsil etmemektedir. Zira bahsi geçen bir kısım adreslerde aynı anda bir çok siyasi toplantılar yapmış olduğumuz için ben başka katılımcılarla adresin başka bir bölümünde toplantı halinde olabilirim.