“Kazanırken kazandıran siyaset” ve Millet İttifakı

Abone Ol
Bugün gelinen noktada “kazanırken kazandıran siyaset”in Millet İttifakı adına beklenen çıktı ve sonuçlar üretmesi için inşası zorunludur. Bu yönde atılması gereken en önemli adım aday tartışmasının artık sona ermesi, 6’lı masanın belirleyeceği adayla seçim sürecinin başlatılmasıdır.

Loading...

Seçimler siyasal iktidara meşruiyet kazandıran ve siyasal sistemin demokratikliğinin, toplumla devlet arasında kurulan ilişki ile bağın en temel araçlarından biridir. Seçim varsa, demokratik, eşit rekabet koşulları da tesis edilmişse, toplumun devlete demokratik yolla sirayeti söz konusudur. Bu anlamda seçimsiz demokrasiden söz etmek mümkün değil. Siyasi aktörler ve parti aygıtları en yoğun biçimde seçim sürecinde iktidar adayı olarak yüzünü topluma dönüp, “neyi”, “nasıl”, “hangi araçları” kullanarak başaracaklarını anlatırlar, vadederler ve seçmenlerden destek isterler. Seçmenlerin sandıkta yaptığı tercihler, yönetmeye layık olma iddiasıyla bir veya birkaç partiyi, politik aktörleri iktidara taşır. Bu yönüyle seçimler demokraside yönetme adına “kazandıran saymacalar” olarak kabul edilir. Demokrasilerde iktidar aygıtını elde etme adına seçimler dışında kazandıran bir araç mevcut olmayıp, kazanmayla seçim ilişkisi iki boyutludur. Seçimler bir boyutuyla iktidara aday olan aktör ve partileri iktidara taşıyarak, bunlar kazanırken, diğer boyutuyla sandıkta tercih yapan yönetilenlere kazandırır. Demokratik siyasette bu siyasetin kapsayıcı niteliği nedeniyle seçimler yönetenlerin tümüne kazandırırken, dışlayıcı siyasetin egemen olduğu ülkelerde seçimler daha ziyade kazananı destekleyen siyasi taraftar gruplarına kazandırır. Kapsayıcı siyasetle dışlayıcı siyaset arasındaki fark söz konusu yönüyle seçimlerin kimlere kazandırdığıyla yakından ilgilidir.
Kapsayıcı siyaset doğası gereği yurttaşlarla ilgili doğrudan ya da dolaylı kararların alınma süreçlerinde prosedürel anlamda olsa dahi aşağıdan yukarıya iradelerin dikkate alındığı siyasettir.
ORTAK İYİNİN TESİSİ İÇİN KAZANAN VE KAZANDIRAN SİYASET, SEÇİM Türkiye muhtemelen 4 ay sonra çifte seçime gidecek, çok partili siyasal yaşamında 20.genel seçim, Cumhurbaşkanının halk oyuyla seçildiği 3.seçim gerçekleşecek. Üç çeyrek asırdan beri genel seçimler, 2014’ten günümüze ise Cumhurbaşkanlığı seçimiyle halk oyu ile belirlenen belirlenen yasama ve yürütme organının Anayasal sahipleri ve kompozisyonlarının iktidara geldikten sonraki uygulamaları veri alındığında, seçimler seçmenlerin en fazla tercihine mazhar olanların aktör ve partilerin kazanmasıyla sonuçlanırken, hamasi söylemlerden arındırılarak düşündüğümüzde, seçimler toplumun bütününe değil, kazananı destekleyene kazandırmaktadır. Gerek siyasi aktörlerin bir kısmı gerekse toplumun büyük çoğunluğunun siyasete atfettiği anlam, değer, işlev, kazananın işlevinin ortak iyiyi tesis etme odaklı olmak yerine, taraftarların taleplerini karşılama odaklı olduğu için, siyasetin dağıttığı statü, kaynak, kadrolar adeta ganimet paylaşımı temellidir. “Kutsal dava”ya, o davanın savunucusu “kutsal partisi”ne destek verenler iktidara geldiği takdirde ganimet paylaşımının öncü yararlanıcıları oluyor. Bu paylaşıma, toplum refah toplumu olmadığı için dünden razı olup, hatta siyaset yapmanın biricik gayesi ganimetten pay kapma amaçlı işlemesi için rıza üretiyorlar. Siyasetin liyakat referansı olmadan, salt parti, hemşeri, cemaat, mezhep referanslarıyla işlediği bu amoral tarz AKP iktidarında kurumsallaşmış, söz konusu referanslar dışında ekonomik varoluş zorlaşmış, toplumun farklı kesimlerinde adaletsizlik, haksızlık ve eşitsizlikler artmıştır. Düşündürücü olan; bu çarkın dışında kalıp hayata tutunmak çarkın içindekiler tarafından tu kaka edilmektedir. Seçimlere giderken siyasetin önünde hapsolduğu bu çarkı işlevsiz hale getirmek için tarihi bir fırsat mevcut. Bu tarihi fırsatı topluma yakalatmaya aday aktör, parti ve ittifaklar ise topyekûn muhalefet cenahında. Millet ittifakı ile Emek ve Özgürlük ittifakının önümüzdeki süreçte Cumhurbaşkanlığı seçimi için birlikte ya da ilk turla sınırlı kalması koşuluyla ayrı ayrı, genel seçimler için de ayrı ayrı atacakları adımlar, mevcut çarkın ya iktidarın istediği yönde dönmeye devam etmesinde ya da çarkın ortak iyi adına önce durdurulup, ardından yeniden döndürülmesinde belirleyici olacak.
30 Ocak’ta açıklanacak geçiş süreci yol haritası ve ortak program, ardından açıklanacak ortak adayın “kazanırken kazandıran siyaset”e özgü etkiler yaparak çarkı yeniden işletmeyi başarması Millet İttifakı bileşenlerinin tavandan tabana koşulsuz işbirliği ve seçimleri kazanma hedefine odaklanmasını zorunlu kılıyor
ÖNÜMÜZDEKİ SÜREÇTE KAZANAN VE KAZANDIRAN SEÇİM İÇİN ADIMLAR Millet İttifakı, partilerine yönelik seçmen desteğinden kaynaklanan aritmetik ağırlık nedeniyle, mevcut çarkın önce durdurulup, ardından tüm toplum faydasına yeniden döndürülmesinde öncü güç görünüyor. Öncü olmasına rağmen, tabii ki tek güç değil. Önümüzdeki günlerde Millet İttifakı’nın atacağı adımlar ve Emek ve Özgürlük İttifakı’yla oluşacak yakınlaşma ya da açılacak mesafe seçimde kimin kazanacağını ve seçimin kime kazandıracağını belirleyecek. Çarkın ortak iyinin tesisi adına yeniden dönmesi için “Kazanırken Kazandıran Siyaset” dışında bir yol yok. Bu yol bugüne dek dikenden arındırılmış bir yol olamadı. Bunda Millet İttifakı’nın tavandaki elitleri arasında olmasa da yukarıdan aşağıya doğru gidildikçe belirginleşen iç yapısal sorunları, iletişim kopuklukları, ortak aday tartışmaları gibi içsel dinamikler, dış dinamikler olarak ise iktidarın ittifakı parçalamaya yönelik stratejileri, potansiyel adayları oyun dışı bırakmaya yönelik hamlelerinden oluşan dışsal dinamikler etkiliydi. Bugün gelinen noktada “kazanırken kazandıran siyaset”in Millet İttifakı adına beklenen çıktı ve sonuçlar üretmesi için inşası zorunludur. Bu yönde atılması gereken en önemli adım aday tartışmasının artık sona ermesi, 6’lı masanın belirleyeceği adayla seçim sürecinin başlatılmasıdır. 30 Ocak’ta açıklanacak geçiş süreci yol haritası ve ortak program, ardından açıklanacak ortak adayın “kazanırken kazandıran siyaset”e özgü etkiler yaparak çarkı yeniden işletmeyi başarması Millet İttifakı bileşenlerinin tavandan tabana koşulsuz işbirliği ve seçimleri kazanma hedefine odaklanmasını zorunlu kılıyor. Ortak aday, geçiş süreci yol haritası ve ortak programı önümüzdeki süreçte duygusal, hatta önyargılı gerekçelerle yapıcı olmayacak şekilde tartışmak, hatta tarafgirlik saikleriyle yıpratmaya çalışmak dar anlamda Millet İttifakı bileşenleri, geniş anlamda ise muhalefet bileşenleri için kazanırken, ortak iyiyi tesis adına topluma kazandırılacak bir seçim sonucu üretmeyecektir. Kapsayıcı siyaset doğası gereği yurttaşlarla ilgili doğrudan ya da dolaylı kararların alınma süreçlerinde prosedürel anlamda olsa dahi aşağıdan yukarıya iradelerin dikkate alındığı siyasettir. Ortak adayın belirlenmesinden ortak politikaların üretimine kadar, yaşanan süreçte kapsayıcılık eksik kalmıştır. Maalesef bu, Türkiye’de siyasal elitlerin siyasete metodolojik anlamda atfettikleri değer ve anlamla yakından ilgili. Bu saatten sonra nesiller arasında siyasete dair değer aktarım sürecini sadece mevcut elitlerden de beklemek siyasal kültürümüzün egemen kodlarıyla tartışılacak bir konu değil. Son tahlilde arzu edilen; Millet İttifakı’nın ve muhalefetin seçimden kazanan ve kazandıran olarak çıkmaları durumunda güçlendirilmiş parlamenter sistem önerilerine de yakışır biçimde siyasetin her aşamasında demokratik süreçleri işletme konusunda proaktif olmaları. Aksi takdirde, tabandan gelen taleplere duyarsız kalınması muhalefeti iktidarla benzeştirebilir ki, Millet İttifakı bileşenlerinin böyle bir lüksü yoktur.