Kaybetmenin acısı mı kazanmanın mutluluğu mu?

Abone Ol
Kaybetme riskinin de bu kadar yüksek olduğu bir ortamda “Kaybetmenin Acısı” ile nöro ekonomiye giriyor ve temel problemlerin çözümü için çare olacak Heterodoks politikalardan epistemolojik bir kopuş yaşayamıyorum.

Loading...

Ekonomi yönetimi uzun zamandır faiz takıntısının oluşturduğu ideolojisini geçerli kılmak için söylemler geliştiriyor, toplantılar düzenliyor ve bunların bilimsel bir gerçekliğe oturduğunu ispatlamaya çalışıyor. İlk önceleri heterodoks politika ve eklektik yöntem söylemiyle, sanki büyük bir buluşmuş gibi anlatılmaya çalışılan, günü kurtarmaya ve iktidarın iktidarını devam ettirmesi için araçsallaştırılmış günlük operasyonlar yeniden süslü kelimelerle gündeme getirildi. Sonra bu süslü kelimeler üzerinden anlam çıkartmaya çalışılırken birden tepki ile karşılaşıldı ve eleştiride bulunanların “Nörolog’a” gitmesi bakan tarafından tavsiye edildi. Nöro ekonomi, davranışsal ekonomi kavramları günümüz ekonomi ve finans literatürüne oldukça yakın bir tarihte girerek ekonomi ve finans biliminde önemli çığırlar açtılar. Hepimiz etten, kemikten duygulardan oluşan varlıklarız. Akıllı birer varlık olmamız dolayısı ile hep rasyonel kararlar alacağımız düşünülür. Ama bahsi geçen nöro ve davranışsal ekonomi ve finans bunun böyle olmadığını örnekleri ve yapılan çalışmaları ile tek tek ortaya koyuyor. Daniel Kahneman ve Amos Tversky “Beklenti Teorisi”’ni ilk defa ortaya attıklarında 1979 senesiydi. Bu teori insanların para kaybettiklerinde duydukları acı ve mutsuzluğun, kazandıkları zaman hissettikleri mutluluğa göre daha fazla olduğunu ortaya koyuyordu. Beklenti teorisi 1979 yılında Econometrica dergisinde yayınlandıktan 23 yıl sonra Daniel Kahneman, davranışsal ve nöro ekonomi alanına yaptığı katkılardan dolayı 2002 yılında Ekonomi alanında Nobel ödülünü aldı. Bu ödülü alırken yaptığı konuşmada Beklenti Teorisini ortaya koyduğu çalışma arkadaşı Amos Tversky’yi de anmadan geçmedi. Nöro ve davranışsal (cognitive) ekonomi halen gelişim sürecinde. Bu konuda birçok kaynak var ve her geçen gün bu kaynaklara yenisi ekleniyor. Daniel Khaneman’ın “Hızlı ve Yavaş Düşünme”, Dan Ariely’nin “Akıldışı ama Öngörülebilir” kitaplarını önerebilirim. Dahası beyinimizin nasıl çalıştığı ile ilgili kitap okumak isteyenlere David Eagleman’ın “Incognito: Beynin Gizli Hayatı” ve “Beyin” kitaplarını okumalarını tavsiye ederim. GELİN BİRLİKTE KENDİMİZE BİR DENEY YAPALIM Belirsizlik ve riskin ekonomik kararlar almamız konusundaki acı ve mutluluğuna kısaca yukarıda değindikten sonra aşağıdaki grafiklere kısaca bir göz atalım isterseniz. Grafik1 Kaynak: TCMB & Ticaret Bakanlığı Grafik2 Kaynak : TCMB & Ticaret Bakanlığı Grafik1 aylık olarak verilen dış ticaret açığı rakamlarını gösteriyor. Grafik2 ise yıllık kümülatif olarak Dış Ticaret açığının hangi seviyede olduğunu ve trendini gösteriyor. Grafik3 Kaynak : Fuat & TCMB Grafik4 Grafik3 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın swaplar hariç net rezerv durumunu, Grafik4 TCMB’nin 1 haftalık politika faizini ve enflasyonla arasındaki farkın tarihsel gelişimini gösteriyor. Grafik5 Kaynak : Hazine ve Maliye Bakanlığı Grafik5 Döviz cinsi Borç Stokunun toplam borç stoku içindeki payını, Grafik6 kısa vadeli dış borç ödemlerini Grafik6 Kaynak: TCMB Grafik7 Kaynak: Hazine ve Maliye Bakanlığı Çok daha fazla grafikle sizleri boğmadan  şu soruları sormak isterim. Bu grafiklere baktığınız ve yorumladığınızda ne hissettiniz? Bu hissettikleriniz sizi ekonomi ve finans piyasaları hakkında nasıl bir harekete geçmeye yönlendiriyor?
Ortaya çıkan bu resmin nöro ve davranışsal ekonomi politikasının epistemolojik bir yaklaşım olmadığını söylemem gerekiyor.
Baktığınız grafiklerde risk olarak 1 ile 5 arasında (1 en risksiz 5 en riskli) bir puanlama yapsanız hangisini seçerdiniz? Bakan Nebati’nin nöro ekonomi ve finans konularına girerek ufkumuzu açtığı, yapılan eleştirilerden alınarak konuyla ilgili konuşanlara nörologa gitme tavsiyesi verdiği konu aslında çok temel olarak bu. Ortaya çıkan bu resmin nöro ve davranışsal ekonomi politikasının epistemolojik bir yaklaşım olmadığını söylemem gerekiyor. Adına politika denmeyecek kadar tutarsız olan ve uygulanan şeyin ortaya çıkarttığı sonuç en azından benim risk algımı çok yükselterek ileriye yönelik beklentilerimde endişe ve korkuya kapılmama neden oluyor. Kaybetme riskinin de bu kadar yüksek olduğu bir ortamda “Kaybetmenin Acısı” ile nöro ekonomiye giriyor ve temel problemlerin çözümü için çare olacak Heterodoks politikalardan epistemolojik bir kopuş yaşayamıyorum. Kısaca, yaşanan gerçek uygulandığı söylenen “Türkiye Ekonomi Modeli” safsatasını bana kabul ettiremiyor... Ya sizlere?