Loading...
Prensin Erdoğan’la el sıkışırken Türkiye’nin egemenlik haklarını, adalet prensiplerini de yerle bir etmenin haklı gururu içinde olduğu anlaşılıyor.Erdoğan için Suriye’de Rusya’ya, Yunanistan’da Amerika’ya takılan dış politika tavlasının Suud ayağında da işler iyi gitmedi belli ki. Üstelik Suudlar daha yakın bir zamanda Türklere giriş kısıtlaması getirdi ve daha da ilginci Türkiye, Rus yanlısı az sayıda dünya ülkesi arasında yer almıştı. Belli ki ABD ekseninde daha hızlı dönen dünyaya gömleksiz yakalanmak iyi bir fikir değilmiş. Türkiye egemenlik haklarını hiçe sayan Suudi Arabistan’a göz yummakla kalmadı, bir de üstüne Suud Prensinin güç gösterisine sahne ve malzeme oldu. Erdoğan’ı mutmain gösteren tablodan bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak hicap duymamak için, insanın damarında kan değil motoryağı dolaşması gerekir. Erdoğan’ı bu denli eli kolu bağlı, arada sıkışmış görmek bir muhalif olarak bana huzur değil, endişe ve tedirginlik verdi. Bu ülkeme olan güvensizlikten ziyade ülkeyi emanet ettiğimiz ellerin kendilerini bu denli bağımlı kılmasından kaynaklanıyordu. Türkiye’nin akıldışı bir hayalin peşinde, akıl dışı yönetilmesi, içeride havuz medyasının bağımlı sözde gazetecileri ile perdeleniyor. Devlet medyasının halkı manipüle etme görevini sonuna dek yapma çabası, göz önüne seriliyor. Ancak peri masalı Kapıkule-Habur arasında işe yarıyor. Kapıkule’den ya da Habur’dan çıkınca araba bal kabağına, küheylan fareye, prenses ev kedisine dönüyor. “Dünya 5’ten büyüktür” sözü dünyaya anlam ifade etmiyor. Türk insanı parası olmadığı için zaten gidemeyeceği Avrupa kapısında vize kuyruklarında aşağılanırken, neredeyse “ben Danimarkalıyım” diyen bile ülkeye elini kolunu sallayarak girecek. Ülkenin doğu sınırları yol geçen hanı iken, batı sınırları da 5 yıldızlı tatil köyü hayalindeki Avrupalılara kapısını ardına dek açıyor. Havuzun uzun saçlı prensi siyah gülü; “Selman gidecek” diyordu, Selman gide gide, Türkiye’ye gitti. Mide ameliyatı ile hazım sorunu yaşamayan havuz yazarlarını ciddiye almasak da, vergilerimizle fonlanan bu medya ağının ülkeye maliyetini göz ardı etmek olası değil.
Türkiye kendi sınırları içinde işlenmiş bir cinayete iç politika kaygıları ile, önce lanet okuyan sonra yok varsayan bir konumu kendisine nasıl layık gördü.Erdoğan’ın ülkeyi halkın iradesine rağmen yönetme hırsının yol açtığı bu akıl tutulması ile yüzleşmeye ihtiyacı var. Bu Erdoğan’ın ülkeyi halk iradesine rağmen yönetmenin imkansızlığını anlamasıyla mümkün olacak. Prens Selman’ın servis ettiği foto; Türkiye Cumhurbaşkanını değil, Türkiye’yi yanlış yöneten siyaseti ifşa etti.