Karizma-makuliyet ikileminde muhalefet için nasıl bir cumhurbaşkanı adayı?

Abone Ol
Karizmatik liderin Cumhurbaşkanı olarak seçimi kazanması, birlikte yönetmeyi imkânsız hâle getirebilir. Bu anlamda muhalefet için, cumhurbaşkanı adayının gücünü karizması kadar bilgi, deneyim, birlikte yönetme, uzlaşıdan alması daha önemlidir.

Loading...

Türkiye parti siyasetinde liderliğin seçim kazanmada ayrı bir önemi ve etkisi her zaman olagelmiştir. Çok partili siyasetin başlangıcından bugüne liderler en az partilerin ideolojileri, siyasi kimlikleri, teşkilatları, kampanya performansları kadar seçim kazandıran bileşenler arasında. Özellikle liderin karizmatik oluşu, seçim rekabetine partisinin bir adım önce başlamasına aracılık etmektedir. 2023 seçimlerine iktidar karizmatik lideriyle hazırlanırken, Altılı Masa ile muhalefet her ne kadar Cumhurbaşkanı adayında aranan nitelikler olarak makuliyet tanımı içinde yer alan niteliklere sahip bir aday arayışında ise de aslında onların da gönüllerinde karizmatik özellikleri olan bir lider olduğunu anlamak zor değil. Çünkü, karizmatik liderlik siyasi kültürümüze egemen olan değerlerle örtüşen, her daim kurtarıcı bekleyen bir topluma uzak olmayan kültürel referansları içermekte. Hâl böyle olunca, karizmatik liderle girilecek bir seçim rekabetinde seçmenin desteğini almak daha kolay oluyor. Siyasal yaşamımız bunun örnekleriyle dolu. Ulusal bağımsızlık mücadelesi ve Türk devrim hareketinde Mustafa Kemal Atatürk, 1950’lerde Menderes, 1960’larda Demirel, 1970’lerde Ecevit, 1980’lerde Özal, 2000’lerde Erdoğan kitleleri peşinden sürükleyen, partilerini seçim yarışlarında öne geçiren karizmatik liderler. Dünya’da da örnekleri fazlasıyla mevcut. Nitekim “Perón, Chavez, Fujimori, de Gaulle ve Gandhi’nin karzimatik nitelikleri milyonlarca destekleyicileriyle geliştirdikleri derin, aracısız duygusal bağlar, dönüştürücü siyasi hareketleri pekiştirmelerinde çok önemliydi. Örneğin, Arjantin'de Perón, Çalışma Bakanı olarak milyonlarca işçinin kalbini kazanarak başkanlığının yolunu açtı ve ona yönetimi sırasında neredeyse kontrolsüz bir güç verdi. Venezüella'da, Chavez, 1998 cumhurbaşkanlığı seçimlerini ezici bir üstünlükle kazandı ve karizmatik çekiciliğini yeni bir anayasayı onaylamak için kullandı ve Bolivarcı Devrimi ilerletti. Benzer şekilde, 1958'de de Gaulle, ezici cumhurbaşkanlığı zaferinden ve Fransa'nın kurtarıcısı olarak itibarından yararlanarak Beşinci Cumhuriyet'i kurdu.” [1] Modern Türkiye’nin kurucu önderi Atatürk’ün karizmatik liderliğine Türkiye siyasetinde hiçbir lider yaklaşamasa da ardılı liderlerin içinde karizmatik olarak kabul görenler, partilerini seçim rekabetinde rakiplerine karşı çoğu zaman başarıya taşımışlardır. Sözün özü; Türkiye siyasetinde başarı için karizma adeta olmazsa olmazların başında geliyor.
İyi ve kötünün yaygın olarak anlaşılan prototiplerini bütünleştirmek, liderin iyi bilinen tarihi olayları "bir kurtuluş çerçevesi içinde" yeniden yorumlamasına izin verir.
Demokratik, çağdaş, çoğulcu rekabetin egemen olduğu Batı siyasetinde bugün karizmatik liderlik devri büyük ölçüde kapanmış durumda. Bunda karizmatik liderlerin olmayışı kadar, siyasette bir referans olarak karizmadan medet umma eğilimin zayıflamasının payı yadsınamaz. Oysa ki az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde liderlerin karizmasının referans olduğu siyaset biçimi halen makuliyet karşısında makbul ve Türkiye de bunlardan biri. KARİZMANIN İNŞASI Siyaset ve liderlikte karizma üzerine çalışan sosyal bilimcilerin liderler ve destekçileri arasındaki kişisel derin, aracısız duygusal bağlılığın, sadakatin, nasıl oluştuğuna ilişkin geliştirdikleri kişisel bağlanma teorisine göre birinci koşul “liderin şiddetli dışlanma, yoksunluk ve umutsuzluk duygularına maruz kalmış vatandaşları doğrudan tanımasını ve onlara hitap etmesini içerir…“vekil kontrol” teorisi, bu duyguları yaşayan insanların, acılarını tanımak, görünüşte yönetilemez durumlarının kontrolünü ele geçirmek ve suçlanan “kötü” güçlerle savaşmak için karizmatik bir “kurtarıcı” arayacaklarını öne sürer….” İkinci olarak, insanları sefaletlerinden “kurtarma” konusundaki olağanüstü yeteneğini kanıtlamak için lider, acılarından sorumlu tutulan “düşmanlara” agresif bir şekilde saldırır ve durumlarını iyileştirmek için cesur, başlangıçta başarılı reformlar uygular…” Üçüncü koşul, lideri diğer tarihsel kahramanlarla birlikte bir kahraman olarak yücelten, muhalifleri düşman olarak aşağılayan ve hareketin dönüştürücü karakterini vurgulayan sembolik bir anlatının inşasını içerir. Önemli olan, anlatıyı meşrulaştırmak ve onu takipçilerinin günlük yaşamlarıyla bütünleştirmek için lider, onu içinde doğduğu belirli kültürel ortama göre uyarlar. Örneğin, siyaseti iyi ve kötü arasındaki varoluşsal bir mücadele olarak çerçeveleyen lider, kendisini zaten takipçilerinin kültürel kimliğinin bir parçasını oluşturan “kutsal şahsiyetlere, ilahi varlıklara veya kahramanlara” bağlar… Rakiplerini ise tanıdık, destansı düşmanlarla ilişkilendirir. İyi ve kötünün bu yaygın olarak anlaşılan prototiplerini bütünleştirmek, liderin iyi bilinen tarihi olayları "bir kurtuluş çerçevesi içinde" yeniden yorumlamasına izin verir.  İzleyiciler anlatının çağrıştırdığı kahramanlık, alçaklık ve kurtuluş temalarına aşina oldukları için lideri daha otantik algılarlar ve dolayısıyla kendisini ona daha yakın hissederler. Bu mekanizma aracılığıyla lider, desteğini yoğun bir şekilde kişisel bir “siyasal din” biçimine dönüştürür…
Weber’in “yasal-ussal” otoritesi bağlamında düşünülebilecek demokrasilerdeki olağanüstü (karizmatik) liderliğin karşısındaki sıradan (yasal-mantıklı) liderlikte kişisel olmayan ve prosedürel ılımlılığa değer verilir.
Bu faktörler vatandaşların liderin karizmasına ilişkin algılarını pekiştirir.[2] Algı bir kez pekiştikten sonra, seçim meydanlarında rakiplerin bununla baş etmesi kolay değildir. Çünkü, bu liderlikte asıl olan; bir kişi tarafından uygulanan merkezi ve mutlak kontrol, bir siyasi parti üzerinde tek lider, büyük ve aracısız duygusal tutkular, müzakerenin aksine temsilci ve misyoner ilişkiler söz konusudur.[3] Bu nedenledir ki karizmatik liderliğin seslendiği duygular aklın karşısında başarmaya her zaman daha yatkındır. Makuliyet referanslı ve Weber’in “yasal-ussal” otoritesi bağlamında düşünülebilecek demokrasilerdeki olağanüstü (karizmatik) liderliğin karşısındaki sıradan (yasal-mantıklı) liderlikte kişisel olmayan ve prosedürel ılımlılığa değer verilir. Liderlik tarzında kurumsal kontrol ve dengeler, merkezi olmayan karar verme ve kollektif sorumluluk dikkat çekerken, karizmatik liderlik oldukça merkezileşmiş otorite yapılarına sergilemekte, liderin astları üzerinde sınırsız kontrolü, kariyer belirsizliği, kabul edilmiş prosedürlerin olmayışı, tek gündem belirleyici olma dikkat çekicidir.[4] SEÇMENLER VE KARİZMATİK LİDERLER Türk siyasi kültüründe egemen olan otoritenin yüceltildiği, tekçi, otoriteye koşulsuz itaate dayalı, uzlaşma ve birlikte iş yapmaya uzak değerler seçmenlerin beğeni ve tercihlerinde otoriter ve karizmatik liderliğin baskın olmasının hem nedeni hem de sonucudur. Bu değerler konuyla ilgili yapılan bilimsel araştırmalara da yansımaktadır. Kimi araştırmalarda parti taraftarlarının beklentilerinde dönüşümcü liderlik ilk, karizmatik liderlik ikinci sırada gelmesine rağmen,[5] seçmen tercihlerinde önemli bir unsur olan liderlik faktörleri arasında sırasıyla karizmatiklik, otoriterlik, kişisel özellikler ve demokratiklik gelmekte, bu anlamda liderlik faktörleri arasında seçmenlerin bir liderde en fazla görmek istedikleri faktör “karizmatiklik” şeklinde öne çıkmaktadır.[6] Seçmen tercihlerinde liderlik faktörü olarak karizmatikliğin öne çıktığı bir coğrafyada karizmanın kimi liderlerde aldatan cazibesine kapılmadan makuliyet referansını temel alan, egoların tutkuların önüne geçmesine izin vermeyen, demokratik, dönüştürücü liderlik olarak düşünülebilecek liderliği sağduyu ve akılla harmanlanmış bir karizma ile birleştirecek liderlik muhalefetin cumhurbaşkanı adayı için çizilecek portrede baskın olmak durumundadır.
Kazanma ihtimalinin yüksekliği nedeniyle karizmatik liderliğin Cumhurbaşkanı adaylığında sorgulanmaz kriter hale getirilmesinin sayısız riskleri olacağı tartışmasızıdır.
Kazanma ihtimalinin yüksekliği nedeniyle karizmatik liderliğin Cumhurbaşkanı adaylığında sorgulanmaz kriter hale getirilmesinin sayısız riskleri olacağı tartışmasızıdır. Çünkü, karizmatik liderlik demokratik süreçlerin zayıf ya da işlemediği siyasi kurumlarda her şeyden önce partileri zayıflatmaktadır. Demokratik denetim ve katılım zayıfsa, karizmatik liderlerin hesap vermesi de güçleşmektedir. Bu liderlik tipi siyasetin toplamı sıfır olan bir oyuna dönüşmesi, siyasi kutuplaşmayı tetikleyebileceği gibi, popülizm ve otoriter eğilimleri arttırabilmektedir.  Son tahlilde karizmatik liderler seçim kazanmayı kolaylaştırıcı olsa da mevcut Altılı Masa örneğinde düşünüldüğünde, seçim kazanma adına görev, yetkileri, genel başkanlarla ilişkileri çok güçlü yazılı kurallara bağlanmayacak bir karizmatik liderin Cumhurbaşkanı adayı yapılması ve seçimin kazanılması durumunda, bu birlikte yönetmeyi imkânsız hâle getirebilir. Bu anlamda muhalefet için cumhurbaşkanı adayının gücünü karizması kadar bilgi, deneyim, birlikte yönetme, uzlaşıdan alması daha önemlidir. [1] Lee-Caitlin Andrews; “The Power of Charisma: Investigating the Neglected Citizen–Politician Linkage in Hugo Chávez's Venezuela”, https://journals.sagepub.com/doi/full/10.1177/1866802X19891472#con, Erişim tarihi: 5 Kasım 2022. [2] Aktaran, a.g.m. Erişim tarihi: 5 Kasım 2022. [3] Takis Pappas; Political charisma revisited (and reclaimed for Political Scince), https://www.researchgate.net/publication/27385079_Political_charisma_revisited_and_reclaimed_for_Political_Science, Erişim tarihi:5 Kasım 2022. [4] A.g.m, Erişim tarihi:5 Kasım 2022. [5] Bülent Özgül; “Türkiye Nasıl Bir Siyasi Liderlik İstiyor?”, https://dergipark.org.tr/tr/pub/toplumdd/issue/22712/242416, Erişim tarihi: 5 Kasım 2022. [6] Fatma Okur Çakıcı; “Siyasi liderlik faktörlerinin seçmen tercihi açısından değerlendirilmesine yönelik bir araştırma”, https://www.researchgate.net/publication/345935997_SIYASAL_LIDERLIK_FAKTORLERININ_SECMEN_TERCIHI_ACISINDAN_DEGERLENDIRILMESINE_YONELIK_BIR_ARASTIRMA, Erişim tarihi: 5 Kasım 2022.