Kapatılan medya kuruluşlarının temsilcileri 'Özgür Medya' panelinde konuştu. İstanbul’da Divriği Kültür Derneği’nin düzenlediği ‘Özgür Medya’ başlıklı panelde OHAL kapsamında  kapatılan basın kuruluşlarının temsilcileri konuştu. Panelde, gazeteciler, medya kuruluşları kapatılsa da ‘gazeteciliğin bitmeyeceği’ vurgusu yapıldı. Moderatörlüğünü Divriği Derneği Gençlik Komisyonu Üyesi Pelin Şimşek’in yaptığı panele DİSK Basın-İş Genel Başkanı ve İMC TV Haber Koordinatörü Faruk Eren, Hayatın Sesi Televizyonu Programcısı Ercüment Akdeniz ve Özgür Radyo Genel Yayın Koordinatörü Derya Okatan katıldı. Açılış konuşmasını yapan Pelin Şimşek, “Kirli oyunlara taviz vermeyerek mesleğinin gereğini layıkıyla yerine getiren, halkın doğru haberlere ulaşması için canla başla çalışan basın emekçilerine minnettarız” dedi. Şimşek, Türkiye’de uygulanmayan basın özgürlüğü ilkesinin, içi boş bir isim tamlamasına benzetti. İKTİDARIN SÖZCÜSÜ OLMAMIZI İSTEDİLER Özgür Radyo Genel Yayın Koordinatörü Derya Okatan, Türkiye’de basının hiçbir zaman özgür olmadığını belirterek, AKP Hükümetinin işlediği suçların ise büyük olduğunu ve bu suçları örtbas etmek için basına yöneldiğini belirtti. Okatan, “Bizden iktidarın sözcüsü olmamızı istediler ama biz gerçeklerin sözcülüğünü seçtik. Gerçekleri yazdığımız için, suçlarının ortaya çıkmasından korktukları için bizleri kapattılar. Başkanlık için yol temizliği yapmaya çalışıyorlar, bu yüzden başta özgür basın kuruluşları ve muhalif dernek ve sivil toplum kurumlarını kapatıyorlar. Aydınlığı biz özgür basın kuruluşları temsil ediyor. Aydınlıkta, karanlık yönlerinin ortaya çıkmasından korkanlar bizi engellemeye çalıştı” dedi. Okatan, Özgür Radyo’nun 21 yıllık yapısı ve frekansının hükümet tarafından gasp edildiğini de ekleyerek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuru yapacaklarını söyledi. Özgür Radyo bugünden itibaren de internet üzerinden yayınlarına devam edecek. ABDÜLHAMİD BİLE BİTİREMEDİ Hayatın Sesi Televizyonu Programcısı Ercüment Akdeniz de, Türkiye’de basına yönelik sansürün ve muhalif basına karşı sürekli bir baskının zaten olduğunu, AKP iktidarı ile birlikte bu baskıların daha da arttığını söyledi. Havuz medyasının ve ana akım medyanın durumunu “içler acısı” olarak değerlendiren Akdeniz, bu medya kuruluşlarında nefret söylemleri, küfür  ve hakaretlerin hat safhada olduğunu, gazetecilik üslubundan uzak bir dil kullanıldığını da vurguladı. Bu konuda birçok örnek de veren Akdeniz, “Abdülhamid döneminde hemen tüm mecmualar kapatıldı, fakat Adbdülhamid’den sonra 300’ün üzerinden mecmua açıldı. Yani gazetecilik bitmez!” Akdeniz, iktidarın muhalif kesime yönelik politikalarının toplumun damarlarını kesmeye benzeterek, “Önce basın kuruluşlarından başlıyorlar; gazetecileri, sanatçıları, aydınları, siyasetçileri tutukluyorlar. Düşünen, üreten ve bilgi veren hafızayı yok etmek istiyorlar. Toplumun damarlarına dönük sistematik saldırılar yapıyorlar. Halkın haber alma hakkına saldırıyorlar. Hukuk derneklerini kapatarak savunma hakkına saldırıyorlar. Yani bu saldırlar sadece kurumlara yapılmıyor, aslında halka yapılıyor” dedi. GAZETECİLERDEN KORKUYORSANIZ GÜÇLÜ DEĞİLSİNİZ’ İMC Televizyonu Haber Koordinatörü ve DİSK Basın-İş Sendikası Başkanı Faruk Eren de, AKP iktidarı ile birlikte ve özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından  gazetecilere çok sayıda dava açıldığını hatırlattı. Eren, “Dünyada gazetecilere en çok dava açan Erdoğan’dır. Doğan Grubu’nda birçok yazar köşesinden oldu. Akşam, Star, Sabah ve Atv gibi bir çok medya kuruluşlarını gasp ederek adımlarına verdi” diyerek iktidarın özgür basın alanını daralttığını vurguladı. Eren, “Umut verici olan şudur; gerçekler devrimcidir lafı. Eğer siz gazetecilerden korkuyorsanız o kadar güçlü değilsiniz demektir.” diye konuştu.