Loading...
12 Eylül’ün ardından kamuoyu araştırmaları bir siyasal iletişim aracı olarak kullanılmıştı. O dönem her seçim öncesinde gazetelerin haftalık olarak düzenli kamuoyu araştırmaları yayınlandığına tanıklık ettik.Türkiye’de özellikle 12 Eylül 1980 askeri müdahalesinin ardından yeniden demokrasiye geçiş sürecinde 1983-1990 arasında kamuoyu araştırmaları bir siyasal iletişim aracı olarak kullanılmıştı. 1987’de eski siyasal partiler ve liderlere yönelik siyasal yasakların kalkmasına kadar süren depolitizasyon sürecinde kamuoyunun kendisine ayna tutan, aynada gördüğü duruma göre kamuoyunun kendisini değiştirmesine imkân tanıyan araştırmaların etkisini görmezden gelmek mümkün değildir[1]. Adı geçen dönemde yapılan her seçim öncesinde gazeteler tarafından aylık veya haftalık olarak düzenli kamuoyu araştırmalarının yaygın medyada yayınlandığına tanıklık ettik. Duverger’nin ifadesiyle[2] bir tür dolaysız demokrasi şeklini alan kamuoyu araştırmalarının yöneticiler ve siyasal parti liderleri üzerinde etkili olduğu açıktır. Kamuoyu araştırmalarının siyasal alanda etkisinin en fazla hissedildiği konulardan biri seçim öncesinde kampanya stratejilerinin belirlenmesi ve alandan elde edilecek bilgiler ışığında kampanya faaliyetlerinin yürütülmesidir. Madalyonun bu iyimser ve demokratik yüzü iken, diğer karanlık yüzünü çevirdiğimizde kamuoyuna ayna tutan değil kendi aynasında görmek istediği kamuoyu hayalini çizen araştırmaların varlığını da yadsımamak gerekir. 16 Nisan 2017 Anayasa Referandumu öncesinde yayınlanmış olan kamuoyu araştırmalarını inceleyen bilimsel bir makalenin verilerine göre[3], 23 araştırma kuruluşunun 14’ünün (yarısından fazlasının) yaptığı tahminlerdeki sapma oranı araştırmaların öngörülebilir hata paylarının üzerinde gerçekleşmiştir. Ayrıca araştırmaların sponsorları, yapıldığı tarihler, araştırma yöntemi, örneklemin belirlenme şekli gibi konularda bilgi verilmediği tespit edilmiştir. Kamuoyu araştırmalarının zihin yönetim mekanizmasının en önemli bir unsuru olarak devreye girmiş sosyal bir icat olduğunu vurgulayan araştırmacılar da mevcuttur[4]. Amerikan siyasal hayatında kamuoyu araştırmalarının önemine bakarak bu değerlendirmeyi yapan Schiller’e göre, bu araştırmalar belirli bir politik amaca hizmet eder. Seçimlere gidilen süreçte elbette bazı kamuoyu araştırma şirketlerinin bazı partilere yakın duracağı, bazı parti veya liderlerin istediği türden manipülasyonlara açık, propaganda amaçlı araştırmalar yayınlayabileceklerini de dikkate almak gerekir. SEÇMEN TERCİHLERİ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ Kamuoyu araştırmalarının seçmen tercihleri üzerinde 5 olası etkisinden bahsedilir. Bunlar; Bandwagon (gözde olana yönelme) etkisi, yenilmişlik ya da kamçılanma etkisi, bumerang etkisi, toparlanma etkisi ve tedbirli (taktik) oy kullanma etkisidir. Bandwagon etkisi Duverger’in deyimiyle Çoğunluk etkisine göre, seçimlerden önce yayınlanan kamuoyu araştırmaları hangi parti veya lideri daha güçlü ve popüler gösterirse, özellikle kararsız seçmenlerin bu güçlü partiyi ya da adayı desteklemeye yönelebileceği beklenir. Toplumda çoğu insan diğerleri gibi olmak, göze batmamak eğilimindedir önermesine dayanır. Yenilmişlik ya da kamçılanma etkisi bandwagon etkisinin tersine işler. Seçmenler kamuoyu araştırma sonuçlarına göre kazanma şansı en yüksek olan aday veya partiye sırt çevirip, seçilme şansı en az olana destek verebilirler. Çünkü çoğu insan sonucu açıkça belli olan bir seçimde bazen bir tarafın ezici bir çoğunlukla kazanmasını istemez. Bazı partilerin de baraj altında kalmasını istemeyebilir. Bumerang etkisinde, araştırma sonuçlarının kendi partilerini oldukça önde gösterdiğini gören seçmenler, kaybeden tarafa üzülüp desteklerini kaybeden partiye çevirebilirler ya da kendi partilerinin kazanacağından emin olunca sandığa gitmeyebilirler. 1970’de kamuoyu araştırmalarının çoğunda İşçi Partisi’nin rahatça seçimi kazanabileceğini gören İşçi Partisi seçmenleri sandık başına gitmeyince Muhafazakar Parti seçimi kazanmıştı. Toparlanma etkisi, kamuoyu araştırmalarında küçük partilerden birinin oylarının yavaş yavaş yükseldiği gözleniyorsa, bu küçük partinin başka partilere yönelmiş sempatizanlarının toparlanarak yükselen parti lehinde oy kullanmalarını ifade eder. Tedbirli (taktik) oy kullanma etkisi, seçmenlerin tuttukları partiye değil kamuoyu araştırma sonuçlarına bakarak oyunu taktik bir değerlendirmeden sonra kullanmasıdır. Taktik oy kullanmada seçmen genelde en fazla istenir, en az karşı çıkılır partiye yönelir. Bu taktiğin belirlenmesinde toplumla uyum içinde olma kaygısı belirleyici rol oynar. Özellikle araştırma sonuçlarının birbirine yakın olduğu seçimlerde, seçmenlerin araştırma sonuçlarına güvenleri arttığı için oylarını tedbirli kullanmaları nedeniyle küçük partilerden büyük partilere doğru bir oy kayması görülebilir. Seçmen tercihleri üzerindeki etkileri açısından bakıldığında, medyada yayınlanan araştırmaların tek yönlü etkisi olduğunu söylemek mümkün değildir. Bu alanda yapılmış çalışmalar seçmen tercihleri üzerinde doğrudan bir etkiden ziyade, sadece kararsız seçmenlerin kanaatleri üzerinde sınırlı bir etkiden bahseder. Kanaatler üzerindeki sınırlı etkinin oy verme davranışına etkisi ise çok daha sınırlı olacaktır. Kanaatlerin tutumlara, tutumların davranışlara evrilmesi zannedildiği kadar kolay değildir. Seçmenlerin bin bir güdü altında biçimlenen tercihlerinin belli bir andaki fotoğrafını çektiklerini iddia etseler de araştırmanın arka planındaki bilimsel metodolojinin güvenilirliği daha önemlidir. Yurttaşların gerçek hayat (hayatın gerçekleri) temelindeki ihtiyaç ve beklentilerinin yönünün öğrenilmesi parti tercihlerinin öğrenilmesinden daha önemlidir. Burada önemli olan konu siyasal partilerin ve liderlerin halkla olan temas noktalarının çoğaltılması, kamuoyundaki tüm görüş ve önerilerin güvenilir kamuoyu araştırmaları eliyle sahadan toparlanıp, bir siyasal stratejiye dönüştürülmesidir. Bilimsel olarak güvenilir kamuoyu araştırmalarının verilerine dayanarak oluşturulacak siyasal stratejiler liderleri veya partileri hedeflerine götürebilir. Siyasal nitelikli kamuoyu araştırmaları siyasetçilerin yolunu aydınlatan bir projektörden ziyade bir el feneridir. --- [1] Bu dönemde Cumhuriyet Gazetesi Veri Araştırma A.Ş., Hürriyet Gazetesi KAMAR, Milliyet Gazetesi KONDA, Sabah Gazetesi ise PİAR ile iş birliği içinde düzenli olarak araştırma sonuçları yayınlanıyordu. Ayrıntılı bilgi için bkz. Gülgün Tosun, “Türkiye’de Siyasal Nitelikli Kamuoyu Araştırmaları ve 20 Ekim 1991 Seçimleri Örneği”, Amme İdaresi Dergisi, C:26, S:3, 1993, Gülgün Tosun, “Siyasal Yaşam ve Kamu Oyu Araştırmaları”, Düşünceler Dergisi, Yıl:7, S:6, 1993. [2] Maurice Duverger, Sosyal Bilimlere Giriş, Çev.Ünsal Oskay, 4.Baskı, Bilgi Yayınevi, Ankara, 1990, s.238. [3] Nurettin Güz, Ozan Kocabaş, “Kamuoyu Araştırmaları ve 16 Nisan Referandumu”, İletişim Kuram ve Araştırma Dergisi, S:47, 2018, s.1-19. [4] Herbert Schiller, Zihin Yönlendirenler, Çev.Cevdet Cerit, Pınar Yayıncılık, İstanbul, 1993, s.168, 186.