Sokaklarımızda tarikat elinde özgürlükleri kısıtlanmış, siyah çarşaflara mahkûm olmuş, gözlerini bile zor görebildiğimiz ve metroda yanımızda otururken telefonundan sürekli dua okuyan kadınlar dolaşırken onları görmek heyecanlandırdı bizi.UMUT OLDULAR Bize yeniden kadınların varlığını, önemini hatırlattılar. Sokaklarımızda tarikat elinde özgürlükleri kısıtlanmış, siyah çarşaflara mahkûm olmuş, gözlerini bile zor görebildiğimiz ve metroda yanımızda otururken telefonundan sürekli dua okuyan kadınlar dolaşırken onları görmek heyecanlandırdı bizi. Ülkeyi, kadınları, kız çocuklarını yeniden karanlığa gömmek isteyen bir zihniyet yönetirken, kadınlara yönelik en büyük projeleri karma eğitimi kaldırmak, kız ve erkek çocuklarını üniversitelere kadar ayırmak ve böylece eğitimlerini engellemek olan, hatta kadınları özgürleştirmek adına çarşafı bile anayasa güvencesine almaya çalışan kafalar varken güzellikleri ve kas güçleriyle herkesi büyüleyen kadınların gözümüze soktuğu aydınlık ne kadar güzel! Bir seçim propagandasını bunlar gelirse hepiniz ibne olacaksınız üzerine kuran iktidarın suratına tokat gibi iniyor erkeksi iki kadının o takımdaki varlığı. Hele Vargas’ın dünyanın en iyi voleybolcusu seçilmesi? Malatyalıyım diye dalga geçmesi. Ne oldu da Reis, kupayı alırlarken kameraların önünde canlı canlı telefon edip tebrik etmedi kızlarımızı? Düşündürdü mü, acıttı mı? Biden’la baş başa yaptığı pazarlıklara soktuğu, en güvendiği çevirmeni diplomat bile olmayan bir genç kadın değil mi? Üstelik Reisin yanında olmadığı zaman instagramında ilginç paylaşımlar yapan? Kadın Milli Voleybol takımımız sadece şampiyon olmadı: Cumhuriyet Türkiye’sinin adım adım İran’ı geçtik, Taliban Afganistan’ına dönüştürülmesine yüreği yanan seküler kesimine de umut oldu. Tıpkı orman yangınlarının ardından toprakta yeşeren filizler gibi, ekilmiş tohumlar yok olmayacak. Türkiye’yi karanlığa, cehalete, din sömürüsüne, ekonomik çöküntüye teslim etmeyeceğiz. O smaçlar, o tokatlar indi birilerinin yüzüne. Kadınlarımızın başarısı bu ülkeden umut etmekten vazgeçmiş bir kesime yeniden silkinip direnme gücü verecektir, göreceksiniz. Şimdilik Erik Dalı oynuyoruz! Ebrar’la, Zehra’yla…
Kadınlar var ve Sultan değiller!
Filenin Sultanları değil onlar. Kadının gücüne, varlığının önemine inanmış, her konuda yolunu açmış, erkekle eşit hâle getirmiş, seçme seçilme hakkını tanımış, eğitilmesi ve çalışması için arkalarında durmuş Mustafa Kemal’in kızları. Atatürk Cumhuriyeti’nin KADINLARI!
Kadınlar var, iyi ki de var! Onları görünmez kılmak, toplumdan dışlamak, eve kapatmak, bedava temizlikçi, aşçı, çocuk bakıcısı ve seks işçisi yapmak bir erkek için rantabl emek sömürüsü olabilir ama bir toplum ve ülke için öyle mi? Bilimsel bütün araştırmalar gösteriyor ki kadınların iş yaşamına ve toplumsal gelişime katılma oranı o ülkenin refah seviyesini yükseltiyor ve gelişim hızlanıyor. Bu portalın okurlarının bunları bildiğini biliyorum, hani hariçten göz atanlar varsa diye hatırlatıyorum.
Çünkü bir haftadır biz de yeniden hatırladık KADINLARIN VAR OLDUĞUNU! Başarı, satın alınabilir en karlı meta! O kadınlar, bir top oyununda bütün dünyayı dize getirip şampiyon olunca, ABD, Çin gibi her konuda iddialı büyük devleri çatır çatır yenince, ne şort giydikleri geldi akla, ne özgürce saçlarını savurdukları, ne içlerinden ikisinin cinsel tercihlerinin farklı olduğu! Gururlandık, mutlu olduk, egomuz okşandı, onları sevdik, bağrımıza bastık ve SULTAN ilan ettik! Buyur buradan yak! Ne çelişik bir yakıştırma? Gönlümüzün sultanı olabilirler ama FİLENİN SULTANLARI ne demek yahu? Otur, sıfır!
OSMANLININ SULTANI, ANADOLU’NUN ECESİ
Sultanı biz Osmanlıda gördük. Türkün Anadolu devletlerinde ECE vardı, eşiyle yan yana oturup ülkesini yöneten! Eşit haklara sahip kadın. Karadeniz’de ülkelerini savunan Amazonları gördük. İyi ok atabilmek için tek memelerini aldırtan. Anadolu kadını yaşlandıkça hala sözünü geçirir, oğlu başta olmak üzere evin erkekleri üzerinde de sert bir otoritesi vardır. Sultan, saraya kapatılmış, feracesinin arkasından dünyayı görmeye çalışan, en önemli görevi güzel olmak ve erkeğini eğlendirmek olan kadınlar.
Haremde padişahın odasına çağrılmayı bekleyip kadın kadına yaşarken birer Ebrar bulmadıkları ne malum? Harem ağaları iğdiş edilirdi, onlara dokunmasınlar diye. Sultanların biraz musikiyle ilgilenmesine ve sesinin güzel olmasına izin verilirdi, padişahı eğlendirsin diye. Zaten çoğu, savaşlardan elde edilmiş ve güzel oldukları için saraya kapatılmış, oradan padişahın dikkatini çekerek yükselmiş, sonradan müslüman olmuş kadınlar değil miydi, veliahtların anneleri?
HÜRREM SULTAN
Meryem Uzer sayesinde Hürrem Sultan’ı sevip bağrımıza bastık, Sülümannn diye çağırdığı Halit Ergenç’e uygun gördük! Ama padişah kızı bile olsa sultanlar sevdikleriyle değil, babalarını uygun gördükleriyle evlenirlerdi. Neyse, neyse!
ATATÜRK’ÜN KIZLARI
Filenin Sultanları değil onlar. Kadının gücüne, varlığının önemine inanmış, her konuda yolunu açmış, erkekle eşit hâle getirmiş, seçme seçilme hakkını tanımış, eğitilmesi ve çalışması için arkalarında durmuş Mustafa Kemal’in kızları. Atatürk Cumhuriyeti’nin KADINLARI! Kadın sporcuları… Eğitimli, akıllı, tercihlerini yapabilen, ideallerinin peşinden gidebilen, şort giyip dünyanın gözü önünde maç yapabilen, günlerce, haftalarca evlerinden, eşlerinden, bazen çocuklarından ayrı kalabilen özgür kadınlar! Kazanınca televizyon kameralarının önünde Erik Dalı oynayan, kupayı kaldırırken sevinçten naralar atan, antrenörlerini kucaklayıp havaya kaldırabilecek kadar güçlü kadınlar.