Hiçbir hak kadınlara “altın tepside” sunulmamıştır. Kadınlar uzun, sağlıksız çalışma koşulların iyileştirilmesi için haklarının peşinde koşmuştur. Bu açıdan, 8 Mart kadınların eşit haklara kavuşma talebinin önemli bir yansımasıdır.
Bugün 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü!
8 Mart’ın temelinde kadınların uzun yıllara dayan -patriyarka ve kapitalizme karşı- haklı direnişi bulunmaktadır. Kadınların insani koşullarda çalışma talebiyle ortaya çıkan bu mücadelenin arkasında kadın hareketinin gücü vardır. Hiçbir hak kadınlara “altın tepside” sunulmamıştır. Kadınlar uzun, sağlıksız ve güvencesiz çalışma koşulların iyileştirilmesi için haklarının peşinde koşmuştur. Bu açıdan, 8 Mart kadınların eşit haklara kavuşma talebinin önemli bir yansımasıdır.
Tarih boyunca kadın emeği sömürülmüş ve görünmez kılınmıştır. Ataerkil bakış açısı kadınların omzuna ücretsiz bakım emeğini yüklemiştir. “Kadının evi yeridir” zihniyetinin bir tezahürü olarak kadınlar özel alanla sınırlandırılmış ve kamusal alanın dışında bırakılmıştır. Bu nedenle, kadınlar hiçbir zaman fırsatlardan ve kaynaklardan erkeklerle eşit düzeyde yararlanamamıştır.
Şüphesiz, kadın olmak her coğrafyada zordur. Ancak, Türkiye’de kadın olmak çok daha zordur.
Eğitimden istihdama, bürokrasiden siyasete kadar kadınlar hayatın her alanında derin eşitsizliklerle karşı karşıyadır. Adeta “Eşitsizlik Virüsü” olan Covid-19 pandemisi ile bu mevcut eşitsizlikler kronik sorunlara dönüşmüştür. Temel bir insan hakları ihlali olan kadına yönelik şiddet pandemi koşullarında her geçen gün artmış ve Birleşmiş Milletler tarafından “Gölge Pandemi” olarak nitelendirilmiştir. Korona günlerinde kadınlar şiddetin farklı türlerine (fiziksel, ekonomik, psikolojik, cinsel, dijital) sıklıkla maruz kalmıştır. Bianet’in erkek çetelesine göre, 2020 yılında erkekler en az 284 kadını öldürmüştür. 2021’de en az 339 kadın erkek şiddeti nedeniyle hayatını kaybetmiştir. 2022’nin başından itibaren en az 55 kadın cinayeti işlenmiştir[1].
TÜİK İstatistiklerle Kadın 2021 verilerine göre[2],
- En az bir eğitim düzeyini tamamlayan kadınların oranı %87,7.
- Yükseköğretim mezunu kadınların işgücüne katılım oranı %65,6.
- Kadınların istihdamda yarı zamanlı çalışma oranı %19,5.
- Hanesinde 3 yaşın altında çocuğu olan 25-49 yaş grubundaki kadın istihdam oranı %25,2.
- Kadınların istihdam oranının erkeklerin yarısından daha az.
- Kadınların %35,5'i yaşadığı çevrede gece yalnız yürürken kendini güvensiz hissetti.
Tarih boyunca kadınlar toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri nedeniyle karar alma mekanizmalarının dışında kalmıştır. Kadınların temsilde “yokluk sendromu” seçimle ve atama ile gelinen karar alma süreçlerinde halen devam etmektedir. Özellikle üst yönetimlerde kadınların sayısı çok azdır. Oysaki, kadınların karar alma mekanizmalarında eşit temsili temel bir haktır, demokrasinin özüdürve sürdürülebilir kalkınmanın başat unsurudur.
Türkiye’de kadınların temsilde eşit(siz)lik tablosu durumun ne kadar çarpıcı olduğunu göstermektedir:
- Kadın bakan oranı %5,9.
- Kadın milletvekili oranı %17,4.
- Kadın vali sayısı oranı %2,5.
- Kadın kaymakam oranı %4,8.
- Kadın büyükşehir belediye başkanı oranı %6,6.
- Kadın muhtar oranı %3.
- Kadın büyükelçi oranı %26,5.
- Yönetici pozisyonundaki kadın oranı %19,3.
- Yükseköğretimde görevli profesörler içinde kadın profesör oranı %32,4.
Nüfusun yaklaşık yarısını oluşturan kadınların eğitimdeki, istihdamdaki ve temsildeki durumu eşitlikten oldukça uzaktır. Durumun ne kadar vahim olduğu rakamlarla ortadadır. Oysaki, eşitlik beklemez. Daha eşit ve kapsayıcı bir dünya için bugünden itibaren köklü değişiklikler yapılmalıdır:
- Kadınların çalışma koşulları iyileştirilmelidir.
- Kadınların ücretsiz bakım emeği yükü azaltılmalı ve kreş hizmeti kamusal olarak karşılanmalıdır.
- Kayıt dışı istihdam sıfırlanmalıdır.
- “Eşit değerde işe eşit ücret” ilkesi benimsenmelidir.
- Kadınların seçimle ve atama ile gelinen karar alma mekanizmalarında eşit temsil edilmesi için gerekli mevzuat değişikliği yapılmalıdır.
Her zaman ve her koşulda “kadınlar birlikte güçlü”!
Son söz, daha eşit ve kapsayıcı bir dünya için “sözde” değil, “özde” eşitlik anlayışı benimsenmeli.
---
Kaynakça
[1]
Erkek Şiddeti Çetelesi, https://bianet.org/kadin/bianet/133354-bianet-siddet-taciz-tecavuz-cetelesi-tutuyor.
[2]
İstatistiklerle Kadın 2021, https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Istatistiklerle-Kadin-2021-45635&dil=1.