Kader seçimi

Abone Ol
Bir gün herkes hain olacak, olmak zorunda çünkü başka türlüsü mümkün değil. Bu garip sistemin ne siyaseten ne de iktisadî olarak daha fazla böyle gitme ihtimali yok. En sonunda bir avuç insan “yerli ve milli” olarak kalacak. Bu yüzden bu seçim benzersiz, gerçekten hepimizin kader seçimi. Seçim günü yaklaştıkça her gün iktidar cephesinden bir başka ötekileştirici ve ayrıştırıcı söylem geliyor. Şampanya içenler ve namaz kılanlar mı dersiniz, teröristler ve vatanseverler mi dersiniz ne ararsanız var. En son Süleyman Soylu sayesinde seçim yapmanın darbe olduğunu da öğrenmiş bulunuyoruz. 100 seneden fazladır demokrasi tecrübesi olan Türk halkının böyle bir savı kabul edebileceğini düşünmek için gerçekten bu milleti çok küçük görüyor olmak lazım. Bu halk demokrasiye dair hiçbir şey bilmese bile seçim günü kendi oyunu özgürce kullanma hakkı olduğunu ve seçimlerin bir darbe olmadığını çok iyi biliyor. Ayrıca meşru olarak seçilen her hükümetin bir gün seçimle gitmesi gerektiğinin de farkında. O yüzden bunların halkta bir karşılığının olduğunu hiç düşünmüyorum. Öte yandan, belki bu söylemleriyle AKP henüz bütün bir toplumu etkisi altına almayı başaramadı ama birçok kavramın karışmasına ve insanların bu kavramlar üzerinden karşı karşıya gelmesine de sebep oldu ve hâlâ oluyor. “Yerli ve milli” belki de bu kavramların en ünlüsü. Bugün bu yılan hikayesine dönen yerlilik meselesinden ve bunun nasıl işlevselleştirildiğinden bahsedeceğim. YERLİ VE MİLLİ DEĞİLSİN   AKP’nin önde gelen isimleri, başta cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere sürekli yerli ve milli olma vurgusu yapıyorlar. Esasen bu siyaseten doğru ve yerinde bir duruştur ama sorun şurada ki kimin yerli ve milli olduğuna yalnızca iktidardaki kendi karar veriyor. Yani muhalifseniz ne yerli ne de millisiniz, mutlaka dış mihraklarla ilişkili bir vatan haini olmak mecburiyetindesiniz. Bir başka deyişle, hep ofsayttasınız. Oysa dünyanın herhangi bir yerinde bu durum o kadar da muğlak bir şey değil. Eğer siz vatana faydalı bir şey yapıyorsanız, siyaseten attığınız imzalar halkınıza özgürlük, iç barış ve demokrasi getiriyorsa, dış ülkelerle ilişkilerinizi iyileştirdiyseniz, ekonomide uyguladığınız model halkın yaşam standartlarını yükseltmeye yönelikse, kişi başına düşen milli geliriniz artmışsa, toplumsal alanda attığınız adımlarla halkınız eskisinden daha rahat bir şekilde eğitim olanaklarına ulaşabiliyorsa, kültür ve sanat faaliyetlerine dilediği gibi katılabiliyorsa, gençler geleceğe umutla bakabiliyorsa, demek ki doğru şeyler yapıyorsunuz ve gerçekten de yerli ve millisiniz. Ancak AKP’nin karnesine baktığımızda şu yazdığımın tam tersi bir tablo görüyoruz. Bu durumda acaba birilerinin yerli ve milli olup olmadığına karar vermeye kalkmadan önce, bir aynaya mı baksak acaba?
Ülkemizde daha temiz enerji elde etme imkânımız var, başka milletlere kendi toprağımızı, doğamızı niye yağmalattırıyoruz diyen muhalefet vatan haini ama Rusların yerine sevinen AKP hükümeti yerli ve milli oluyor.
MİLLİ EKONOMİ Ekonomi benim alanım değil ama artık hayatımızın o kadar merkezine oturdu ki eskiden hiç ilgilenmediğimiz hatta anlayamadığımız konularla bile ilgilenmek zorunda kalıyoruz. Çünkü ülkede işler deyim yerindeyse tepetaklak gidiyor. İktidardaki partiye baktığımızda ise hiç böyle bir durum yokmuş gibi bir hava var. Sanki biz bir paralel evrende yaşıyoruz, AKP başka bir evrende. Aslında evet, paralel evrenler benzetmesi tamamen doğru çünkü eğer iktidara yakınsanız ülkedeki şartlardan asgaride etkileniyorsunuz. Bu sebeple ne hayat pahalılığı umurunuzda oluyor ne dolar kuru ne de kiraların astronomik rakamlara fırlaması. Bu mutlu azınlık gül gibi geçinip giderken, bir yandan da AKP seçmenini manipüle ediyor. Böylece sade vatandaşa yerlilik ve millilik üzerinden bir tartışma alanı açıyorlar, toplumdaki yarılma zaman geçtikçe daha da derinleşiyor. AKP’ye oy verenler, hükümeti eleştiren herkesi ihanetle suçluyorlar. Muhalifler de kendilerini temize çıkarmak için çabalıyorlar. Oysa ülkenin gündemi bu değil, suni ve sahte bir kamplaşmayla olup bitenler ve yaşananlar zihinlerde maskeleniyor. İster AKP’ye oy versin ister vermesin hayatın gerçekleri buz gibi orada duruyor, bu sistemin ne siyaseten ne de ekonomik anlamda bu şekilde gitmesinin mümkün olmadığı belli. Muhalefetin kadrolarında çok iyi ekonomistler var. Ben de sade bir vatandaş olarak hepsini olabildiğince dinlemeye çalışıyorum. Özellikle iki isim sosyal medyada da çok aktif. İYİ Parti Ekonomi Politikaları başkanı Prof. Dr. Bilge Yılmaz ve Kalkınma Politikaları Başkanı ve İzmir milletvekili adayı Prof. Dr. Ümit Özlale. Her ikisi de AKP’nin ekonomi alanında uyguladığı politikanın hiçbir modele dayanmadığını söylüyorlar. Bu şekilde ülkeye verilen zarar ortadayken nasıl oluyor da yine yerli ve milli olan Bakan Nebati oluyor da muhalifler yine beşinci kol? MİLLİ NÜKLEER SANTRAL Bildiğiniz gibi AKP, Akkuyu nükleer güç santralini alelacele açtı. Türkiye’de çok farklı enerji elde etme yöntemlerini uygulayabilmek mümkünken, kalkıp nükleer enerjinin peşine takılmak tamamen yanlış bir seçim. Bir de bunu bizim topraklarımızda adeta açık çek verir gibi bir başka millete imtiyazlar tanıyarak yapıyoruz ve bunu büyük bir sevinçle karşılamamız bekleniyor. Osmanlıların kapitülasyonları kutlaması ile aynı derece absürt bir durum bu! Ümit Özlale’den aynen aktarıyorum: “Akkuyu bütün unsurları ile ithal bir proje. Bizim topraklarımızda, bütün riskleri bizim aldığımız ve üretim teknolojisini bilmediğimiz bir enerjiyi ithal ediyoruz. Bu açıdan Akkuyu milli bir enerji politikasına hizmet etmekten ziyade, verilen aşırı imtiyazlar sebebiyle tam bir dış politika aparatına dönüşmüş durumda.” Bir başka ülkeye böyle bir müsamaha göstermenin neresi yerli ve milli? Rus olsak belki ama değiliz. Ayrıca demin bahsettiğim nükleer enerjinin doğa üzerinde yaratacağı tahribat da cabası. Bu sebeple Türkiye'nin dört bir yanından çevreciler tesisin yapılmasını protesto etmek için oraya gitti ve aralarında TİP Mersin Milletvekili Adayı Doç. Dr. Hakan Güneş ve ekoloji aktivisti Turan Timuçin’le birlikte bir kişi daha göz altına alındı. Şu satırları yazarken, nihayet serbest bırakıldıklarını öğrendim. Olayın garabeti büyük. Ülkemizde daha temiz enerji elde etme imkânımız var, başka milletlere kendi toprağımızı, doğamızı niye yağmalattırıyoruz diyen muhalefet vatan haini ama Rusların yerine sevinen AKP hükümeti yerli ve milli oluyor. Gerçekten “Kimim ben ve neredeyim” dememize sebebiyet verecek bir delüzyona sürüklüyor bu olup bitenler hepimizi.
Simidi muhalifler 10 liraya yerken, AKP seçmeni 3 liraya yemiyor, kimse size indirim yapmıyor. Demek istediğim AKP’ye oy verenler de artık görmeliler, çember daralıyor, gün geçtikçe bu çark kendini döndürmekte zorlanıyor ve gittikçe daha da az sayıda bir kitleyi doyurur hâle gelecek.
  HALKIN ARABASI Halka araba yapma fikri buram buram Naziler ve Volkswagen ilişkisini hatırlatsa da fikir güzel. Fakat bu çağda bu fikrin geçerliliği kaldı mı? Siyaseten Batı demokrasilerinin yolunu izleseniz de ticaretimizi arttırabilsek, ekonomik olarak da bu olmayan modeli uygulayana kadar, akılla bilimle uyuşan bir modeli uygulasanız da halkın geliri arttığı için istediği arabayı özgürce alabilse mesela? Demin bahsettiğim paralel evren uygulaması TOGG’da da geçerli. Halkın alacağı araba deyip sadece AKP’nin birkaç ismine veriyorlar. Hadi muhalifler halktan sayılmıyor ama işin acı tarafı AKP’ye oy veren insanların da araba alması şu koşullarda eskisi kadar kolay gözükmüyor. Hatta belli bir ekonomik düzeyin altı için artık imkânsız. HERKES HAİN   Burada uyanması gereken bir tek kitle var; o da AKP’nin kendi seçmeni. Hepimiz biliyoruz ki AKP seçmeni ile Erdoğan arasında duygusal bir bağ var ancak geldiği noktaya baktığımızda artık onların da 2002’de oy verdikleri AKP ile bugünkü arasında bir fark olduğunu görmemeleri mümkün değil. Halka tavır bile tamamen değişmiş durumda. “Hepimiz aynı gemideyiz” derken aslında sade vatandaşlar aynı gemide, mutlu azınlık değil. AKP’ye oy verecek olanlar aslında şunu düşünmeli: Bu şekilde yönetilen bir ülkede geleceğimiz ne olabilir? Hepimiz defalarca gördük. Deprem olduğunda ve üç gün kimse yardımınıza gelmediğinde, partiden olmanız bir işe yaramıyor, bir ilâhî el tarafından enkaz altından çıkarılmıyorsunuz, hepimize toptan sela okutuyorlar. Simidi muhalifler 10 liraya yerken, AKP seçmeni 3 liraya yemiyor, kimse size indirim yapmıyor. Demek istediğim AKP’ye oy verenler de artık görmeliler, çember daralıyor, gün geçtikçe bu çark kendini döndürmekte zorlanıyor ve gittikçe daha da az sayıda bir kitleyi doyurur hâle gelecek. Bir gün herkes hain olacak, olmak zorunda çünkü başka türlüsü mümkün değil. Bu garip sistemin ne siyaseten ne de iktisadî olarak daha fazla böyle gitme ihtimali yok. En sonunda bir avuç insan “yerli ve milli” olarak kalacak. Sizler de AKP’ye oy verip muhaliflerle aynı hayat koşullarıyla mücadele edeceksiniz ki etmeye başladınız zaten. Bu yüzden bu seçim diğer hiçbir seçime benzemiyor, gerçekten hepimizin kader seçimi.