İYİ Parti’nin negatif siyaseti

Abone Ol
İYİ Parti bir düşünce kulübü değil. Siyaset de doğru olanı bilen kişi veya gruba ödül verildiği bir yarışma programı değil. İYİ Parti haklı olsa da onun muhalefeti ciddi bir darboğaza sürüklediği açıkça ortada.

Loading...

İYİ Parti sözcüleri çoğu kez üstü örtük, bazen ise açık bir şekilde Kılıçdaroğlu eleştirisi yapıyor. Bay Kemal’in popüler bir lider olmadığı, Erdoğan karşısında kazanma şansını zora soktuğu, dar bir kadroyla çalıştığı ve yaptığı tercihler nedeniyle parti içinde ciddi bir liyakat sorunu yarattığı dile getirilen temel tezler. Ayrıca özellikle entelektüel kesimde aday belirleme sürecinin katılımcı, demokratik ve şeffaf bir içerikle yürütülmediğine yönelik güçlü bir şikâyet var. Geçmişi seçim başarısızlıklarıyla dolu Kemal beyin. Bu defoya rağmen genel başkanlık gücünü kullanarak parti içinden çıkması muhtemel iki adayı, yani Yavaş ve İmamoğlu’nu engellemesi muhalefetin sinerjisini azalttı. CHP Genel Merkezine politik angajmanı olan dar bir azınlık hariç her aklı başında muhalif yukarıda dile getirilen argümanlardan en az birine belli ölçüde katılacaktır. Düşünsel düzlemde İYİ Partililerin genel olarak aday belirleme sürecinin kendisi, özel olarak ise Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik eleştirileri makul görmek gerekir bu nedenle. Ama İYİ Parti bir düşünce kulübü değil. Siyaset de doğru olanı bilen kişi veya gruba ödül verildiği bir yarışma programı değil. İYİ Parti haklı olsa da onun muhalefeti ciddi bir darboğaza sürüklediği açıkça ortada. Çünkü Akşener aday olmuyor. İmamoğlu ve Yavaş da aday olmuyor. Kılıçdaroğlu’na alternatif politik öznelerin açıkça kendini belli etmediği bir siyasal zemin var ortada. Altılı Masa İmamoğlu ve Yavaş’tan birine karar versin ve Kılıçdaroğlu çekilsin demek ise reel politiğe aykırı. Ortada İYİ Parti’nin yarattığı bir kördüğüm var. Kördüğümün çözülmesinin tek yolu Kılıçdaroğlu karşısında muhalefetin adayı olmak isteyen kişinin bu talebini ilan etmesi. İmamoğlu ile Akşener’in birlikte poz verdikleri Saraçhane sürecinde bu adıma yaklaşıldı. Ama yine de adaylık sinyali verilmedi. Şu an yaşadığımız şey bir çaresizlik. İYİ Partililer Kılıçdaroğlu’nu beğenmiyor. Ama başka bir aday da önermiyor. Önerseler dahi gönüllerinden geçen kişiler açıkça adaylık sinyali vermiyor. Ayrıca Akşener aday olmayacağını çok önce beyan etti. Dahası İYİ Parti masadan da kalkmıyor. Ortada negatif bir siyaset var. Oysa siyaset konuşarak yapılır, susarak değil. Hayatta ve siyasi hayatta yaparak ilerlersiniz. Sadece itiraz etmek, karşı çıkmak, engellemek siyasetin kalitesini düşürür. Akşener’in İYİ Partisi negatif siyaset kurmada iyi. 2018 seçimlerini hatırlayalım. O günkü İYİ Parti bugüne göre CHP’ye daha fazla muhtaçtı. Ama yine de Abdullah Gül dayatmasına karşı çıktı ve ortak adayı veto etti. Peki, başka ne yaptı Akşener? Pozitif nitelikte alternatif bir adım atmadı. Kendisine göre çok daha güçlü bir aday olan Muharrem İnce lehine adaylıktan çekilebilirdi mesela. Eski defterleri açmanın kimseye bir faydası yok. Ama Akşener ve İnce’nin birlikte yarıştığı o seçim muhalefet için tam bir hüsranla sonuçlandı. Erdoğan ilk turda seçimi aldı. Halbuki 2018 koşullarında bile ortak bir adayın etrafında birleşerek muhalefet içi sinerji yaratmak ve seçimin en azından ikinci tura kalmasını sağlamak mümkündü. Fırsat kaçırıldı. Şimdi de benzer bir durum var. Akşener 2023’de Kılıçdaroğlu’na, 2018 koşullarında Gül’e davrandığı gibi davranmayı tercih ediyor. Onlara göre Kılıçdaroğlu doğru aday değil, daha doğrusu kazanma ihtimali daha güçlü adaylar varken Kılıçdaroğlu’nu sahaya sürmek riskli. Belki de haklılar. Ama haklı olmak sorun çözmeye yetmiyor. Ezcümle, Kılıçdaroğlu yanlış bir adaysa bile o yanlışın çevresinde tüm muhalefetin birleşmesi gerekiyor. Çünkü karşı tarafın adayı belli. Seçim tarihi belli. İktidar oylarında artış var. Ayrıca HDP kapatılmak üzere. Zaman muhalefetin aleyhine işliyor. Yine de toplumsal muhalefetin gücü kendi yanlışını Cumhurbaşkanı seçtirmeye yetecek ölçüde büyük.