İYİ Parti’nin ‘İYİ Türkiye’ tasarımı
İYİ Parti’nin geçen hafta açıkladığı Türkiye için yeni hükümet sistemi önerisi önümüzdeki günlerde muhalefetin sistem değişikliği taleplerinin artacağına ilişkin önemli bir işaret. Mevcut sistemin sürdürülebilirliği ekonomik, politik veriler dikkate alındığında iç açıcı değil. Hangi veri referans alınırsa alınsın, bu sistemin ülkeyi geleceğe taşıyamayacağına dair aklı selim olanların mutabakata vardıkları malum. Mesele, mutabakatın kapsama alanının ne olacağı.
İYI PARTI NASIL BIR MUTABAKAT ÖNGÖRÜYOR?
İYİ Parti’nin Türkiye’yi geleceğe taşıyacak mutabakat önerisi “İyi leştirilmiş ve Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” olarak takdim ediliyor. Neden böyle bir sisteme gerek olduğu sorusuna yanıtı öneri metninin başlangıcında “…ülkemizin, milletimizin ve devletimizin muasır medeniyetler seviyesinde hak ettiği yere kavuşabilmesi” şeklinde verilirken, gerekçede Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine atıfta bulunularak, “demokrasi ve cumhuriyet tarihimizin kazanımlarına, devletimizin kadim yönetim anlayışına, kurum ve kuruluşların işleyişine uygun olmadığı…bir sistem krizinin ortaya çık(ması)…” şeklinde dillendirilmekte. Önerilen sistemden umulan medet “milletimizin gündelik yaşamını özgürleştirecek, ekonomik refahını ve toplumsal huzurunu sağlayacak, demokratik ilkeleri(n) temel alınması” iken, aynı sistemin çoğulculuğa dayanacağı, çatışmacı, dışlayıcı siyasetin aksine, uzlaşmacı ve kapsayıcı siyasetin yapılmasına hizmet edeceğinin altı özenle çizilmektedir. Peşinen belirtmek gerekir ki, sistemin ilan edilen gerekçesinden, beklentiye, hedeflerine kadar tüm unsurlar mevcut Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle karşılaştırıldığında, amaçların gerçekleşmesine hizmet etme kapasitesi bağlamında daha esnek ve hayata geçirilebilir nitelikte.
Cumhurbaşkanını klasik parlamenter sistemdeki klasik görevleriyle donatan, fakat temsilin ötesinde üst düzey bazı kamu görevlilerini atama konusunda yetkilendiren öneri, özellikle partili Cumhurbaşkanlığı kurumunu tasfiye etme, Cumhurbaşkanını aktif siyaset dışına çıkarma, siyasal kutuplaşmayı tetikleyici bir unsur olmaktan arındırma anlamında önemlidir. Yürütmede istikrarın temsilde adalet ilkesiyle harmanlanması suretiyle öngörülen rejim istikrarı vurgusu, metinde de dile getirildiği şekliyle katılımcı yönetim anlayışı bağlamında çarpıcı.
GÜÇLÜ KURUMLAR ELİYLE YÖNETEBİLİR TÜRKİYE
Mevcut hükümet sisteminin adeta by-pass ettiği parlamentonun güçlendirilerek, kendisine karşı sorumlu kılınan Bakanlar Kurulu, Bakanların çeşitli mekanizmalarla Meclise hesap vermesinin öngörülmesi, millet iradesinin demokratik kurumsallaşması anlamında olmazsa olmazlardan.
Türkiye’nin istikrarlı ve öngörülebilir bir ekonomik sisteme yeniden kavuşması adına Devlet Planlama Teşkilatı ile makro ekonomik planlamanın, müdahaleye kapalı bir Merkez Bankasının, Bağımsız Düzenleyici ve Denetleyici kurumların, güven verici TÜİK’in yeniden öngörülmesi sistem tahayyülünde ekonomi-siyaset ilişkisinde partizanlık karşıtı, rasyonel bir ekonomi işleyişinin tahayyülü anlamında dikkate değerdir.
Bugün merkezi yönetimin taşrada adeta sıradan organına indirgenmiş, vesayetle tüm organları neredeyse informel olarak merkeze bağlanmış bir yerel yönetim sistemi mevcut. Bunların etkin, etkili, verimli bir yapıya kavuşturulması iddiası, bu amaca yönelik öngörülen kurumsal yeniden yapılanma ve hukuki düzenlemeler, yerel hizmetlerin mahalli müşterek ihtiyaçların teminine yönelik hizmet sunumu ile yerel sorunlara çözüm odaklı olacağını çağrıştırıyor ki bu anlamda acil bir ihtiyaca yanıt olarak okunabilir.
Parlamenter sistemlerin olmazsa olmazı kuvvetler ayrılığının varlığı ile kuvvetlerin birbirini denetimidir. Öneri metninde de vurgulandığı gibi, daha 1748’de Montesquieu’nun kaleme aldığı Kanunların Ruhu adlı eserinde ‘erklerin birleşmesi hürriyetleri ortadan kaldırır’ anlayışından yola çıkılarak, Meclisin yürütmeyi işlevsel anlamda denetleyecek düzenlemeler öngörülmesi, erkler arasındaki dengenin tesisi anlamında sistemin ruhuna ve müzakereye yakışan bir öneridir. Öngörülen Yapıcı Güvensizlik oyu mekanizması da parlamenter sisteme karşı çıkanların hükümet istikrarsızlığı argümanını ellerinden alma adına önemli. Bütçenin kabulünde Meclis etkinliğini arttırma, kamu yönetiminde güçlü denetim, Türk denetim yasası gibi düzenlemeler siyasete yeniden itibar kazandırma, siyasal, yönetsel, yurttaş odaklı hesap vermeyi kurumsallaştırma adına dikkate değerdir.
Sistem önerisi metninde hukukun üstünlüğü, yargının bağımsız ve tarafsız hale gelmesi için yazıya dökülmüş düzenlemeler Türkiye’ye hukuk ve adaleti yeniden çağırma adına umut vericidir. Anayasa Mahkemesinden başlayarak, yargı üzerinde her kademedeki vesayetin kaldırılması isteği ile buna yönelik getirilmesi öngörülen mekanizmalar da (tutuklamanın ön infaz kurumu olmaktan çıkarılması, adil yargılama için hakim ve savcıların teminatı, HSK’nın yeniden yapılandırılması, Baroların bağımsızlığı) hak ve özgürlükler özlemini giderme odaklıdır.
NASIL BIR KAMU YÖNETİMİ, HAKLAR VE ÖZGÜRLÜKLER DÜZENİ?
AKP dönemi Türkiye’sinde çöküşü hızlandıran faktörlerden biri; kayırmacılığa dayalı patrimonyal sistemde kamu yönetiminde liyakatı önemsemeyen partizanlaşmadır. İYİ Parti’nin önerisinde devlette liyakatı çağıran düzenlemeler de mevcut. Memuriyete girişten, görevde liyakatın devamlılığına, yargı, silahlı kuvvetler, dış işleri başta olmak üzere, kamu yönetiminin yeniden itibar kazanması öngörülmekte, buna yönelik Devlet Liyakat Kurulu gibi kurumsal mekanizmaların ihdas edilmesi dikkat çekmekte.
İnsan haklarına bakışta da bütüncül bir demokratikleşme tahayyülü, hak ve özgürlük alanlarının genişletilmesi, güçlü sosyal devlet, güçlü sivil toplum sistemin merkezine alınırken, gençler, kadınlar, çocuklar, eğitim, ekoloji, doğa için haklar düzeni dile getirilmekte, özgür basının altı çizilmektedir.
Milli irade fetişizmine sapmadan, seçim ve sandığın adil, tarafsız, özgür biçimde seçmen iradesinin yansıtmasına yönelik düzenlemeler de dile getirilirken, YSK için yönetsel işleve bakacak daire, kararlarının da yargı denetimine açılması önerisi, seçim hukukunun ve kurumlarının kaybolan güvenini yeniden kazanmaya aracılık edebilir. Seçim kanunu ile siyasi partiler kanununda ise demokratikleşmeye yönelik değişikliklerin ayrıntılı olarak dile getirilmemesi ciddi bir eksikliktir.
Genel olarak bakıldığında, İYİ Parti’nin sistem önerisi meşruiyet ve temsil krizini derinden yaşayan, prestij, itibar kaybeden siyasete nefes aldırmanın ötesinde, hayat verecek kurumsal düzenlemeleri kapsıyor. Bu anlamda bir “İYİ Türkiye tasarımı olarak okunabilir. Önümüzdeki günlerde diğer siyasi partilerin önerileri ışığında, muhalefetin demokratik bir Türkiye tahayyülü ile bir araya gelerek, yönetemeyen Türkiye’yi yönetebilir kılmak için demokrasi işbirliği mesaisiyle yeni sisteme dair uzlaşıya varmaları elzemdir.