Meral Akşener, vatandaş nazarında İYİ Partinin en güçlü tek kası. Partisini var gücüyle merkez sağın lideri olmaya, iktidar olmaya çekmeye çalışıyor. Etrafında harika bir çekirdek ekip kuruyor. Ama doğal olarak çok zorlanıyor.Akşener vizyonu partiye eninde sonunda egemen olacaktır. İYİ Parti kendi kültürünü oluşturacaktır. Ama zamana ihtiyaç var. Parti kurulduğundan beri seçimlerden başını kaldıramadı. Kervan yolda düzüldü resmen. Kılıçdaroğlu klasik CHP anlayışı olan “En Atatürkçü biziz. Muhalefette kalalım ama bundan vazgeçmeyelim” direncini kırmaya çalışıyor. CHP’yi sağdan sola Türkiye’nin siyasi yelpazesinin tamamından oy alacak bir konuma oturmaya çalışıyor. Yılların inadını, kemikleşmiş delege yapısını kırmak kolay değil. Akşener de partisi çok genç olmasına rağmen kemikleşmiş kurucu kafa yapısını değiştirmeye çalışıyor. Merkez sağın en büyük partisi olup ulusalcı soldan da oy almak istiyor. Mutlaka siyasi kariyer hesapları vardır. Ama yaptığı fedakârlıklar daha çok sanki. İkinci dönem mecliste olmamayı göze aldı mesela. Akşener partisinin kimliğini oluşturma, iktidara taşıma gayreti ve mücadelesindeyken hatalar da yapıyor tabi. “Ömer’in yolu” projesi böyle bir hataydı bence. AKP’nin ve MHP’nin kemik seçmenini İYİ Parti’ye kazandırmaya yönelikti ama kemik seçmeni kıpırdatamadığı gibi kendi seçmenini partiden uzaklaştırdı. Hemen fark edip bu projeden uzaklaştılar. Ardından “Masadan kalkma ve geri dönme” sıkıntıları yaşandı. Evet, sonuçta Millet İttifakı bu sorun sonrasında daha güçlendi ama İYİ Parti çok yıprandı. Akşener, isteğinde çok haklıydı. Bu talebini masayı parçalamadan, masa arkadaşlarına hakaret etmeden kabul ettirebilirdi. Üstelik bir anlık bir sinir değildi. Masa toplantısından neredeyse yirmi saat sonra yapıldı. Bence MHP geçmişi olan delegesine yönelik bir hareketti. Onların müthiş desteğini aldı ama İYİ Parti’ye, İYİ Parti olduğu için gelen seçmen çoğunluğunu kırdı. Seçmenden ve üyelerden ciddi tepki geldi. Akşener, masaya geri döndü ama bu tepki, geri dönme kararına büyük katkı yaptı. Masaya geri dönünce bu sefer MHP kimliğini masasında değil de hâlen cebinde taşıyanların isyanı oldu. Partiden ayrılmalar, küsmeler oldu. İktidar olunacak beklentisi bu tepkiyi sınırlı tuttu. Meclisteki mermili konuşması yine milliyetçi seçmenine yönelikti ve bu seçmen üzerinde etkili oldu. En son milletvekili listeleriyle yeniden alevlendi. Şimdilik taşlar yerine oturdu. Parti iktidar ortağı olduğunda Akşener ve oluşturduğu liyakatli kurmay ekibi gündemi belirlemeye başlarsa; İYİ Parti hızla Akşener’in oturtmaya çalıştığı İYİ Parti kimliğini içinde sindirmeye, diğer kimliklerini çöpe atmaya ve merkez sağın en büyük partisi olmaya doğru yol alacaktır. Akşener’e ve Millet İttifakının Türkiye’nin geleceği olacağına ilk günden beri inanıyorum. İnanmaya devam edeceğim.
İYİ Parti Kimliği ve Meral Akşener
Akşener, partisi çok genç olmasına rağmen kemikleşmiş kurucu kafa yapısını değiştirmeye çalışıyor. Merkez sağın en büyük partisi olup ulusalcı soldan da oy almak istiyor. Mutlaka siyasi kariyer hesapları vardır. Ama yaptığı fedakârlıklar daha çok sanki.
İYİ Parti kendini şöyle tanımlıyor. “Milliyetçi, kalkınmacı, demokrat ve siyasi yelpazenin tam merkezinde olan bir siyasi parti.” Meral Akşener’de sık sık bu kimliği söylemlerinde öne çıkarıyor. İYİ Parti seçmenine bakınca bu tanıma uyuyor. Anketçiler, akademisyenler, İYİ Parti seçmenini şöyle tanımlıyor. “Çoğunluğu milliyetçi, seküler, özgürlükçü, adaletçi, kadın, aylık geliri 30 bin lira, şehirli, demokrat”. Çoğunluğu derken, saydığımız niteliklere göre %52 ye %48 de olan var, %55 e %45 olanda var.
Ben dört yıl partinin içindeydim. Bence bu tespitler İYİ Parti Seçmeni için çok doğru, hatta üyeleri içinde kısmen doğru. Ancak, delegelere bakınca çoğunluk MHP ağırlığına geçiyor. İYİ Partiyi, MHP’den kopan siyasiler kurdu. Genel Merkez dahil, ilçelere kadar delege ağırlığı MHP’den geçenler. İYİ Parti seçmeninin ise %35 kadarı CHP, %25 kadarı ANAP, DYP kökenli. Diğer parti geçmişi olanlarla bu oran %65 seviyesine kadar çıkıyor. MHP geçmişi olanlar %35 seviyesinde.
Delege söz konusu olunca bu tablo tamamen değişiyor. Delegede MHP ağırlığı %70 seviyelerini buluyor. Hatta Genel Merkeze baskı oranı dikkate alındığında MHP delegesinin ağırlığı %90 seviyelerine çıkıyor.
İkinci Genel kurulu sonrası hem Genel Merkez hem il yönetimlerinde MHP geçmişlilerin ağırlığı %60 seviyelerine kadar düşmüştü aslında. Üçüncü genel kurul seçimlerinde bu oranın normal seçmen oranı olan %35 seviyelerine düşeceğini bekliyordum. Tam tersi oldu, MHP geçmişli ağırlık yerelde yeniden %70 seviyelerine yükseldi.
İşin komiği diğer parti geçmişi olan il yönetimlerine veya milletvekilliğine aday olanlar, birden MHP geçmişlilerden daha çok MHP’li oldu. İYİ Parti toplantılarında MHP geçmişliler sürekli elleriyle klasik “kurt kafası” işareti yapıyorlar, diğer partilerden gelenler bu hareketten rahatsız oluyordu. Partinin üçüncü genel kurulunda diğer partilerden gelenler ve daha önce bu işaretten rahatsız olanlardan; il, ilçe yönetimlerine talip olanlar veya milletvekili adayı olanlar herkesten çok bu işareti yapmaya başladı.
İYİ Parti beş yıllık bir parti. Dolayısıyla tüm delegeleri, seçmeni beş yıl önce başka bir partideydi. Herkes İYİ Parti’ye gelirken ceplerinde CHP, ANAP, DYP, MHP gibi kimlikleriyle geldi. MHP’den gelenler hariç diğerleri getirdikleri kimlikleri ceplerinden çıkarıp dışarda bıraktı. Oysa MHP geçmişliler ısrarla MHP kimliklerini ceplerinde taşımaya devam ediyor. Çift kimlikleri var. Diğer yandan da İYİ Parti’nin kurucuları oldukları için doğal olarak İYİ Parti üzerinde kendilerinin hakkı olduğunu düşünüp parti üzerindeki egemenliklerinden vazgeçmek istemiyorlar.
Üçüncü genel kurul öncesi çoğu il yönetim seçimlerinde yaşanan gerginliklerin sebebi bu egemenlik kaygısıydı bence. Seçimler, MHP kimliklerini masalarında bırakan ve cebinde taşıyanlar arasında geçti aslında. Diğer parti geçmişliler bu iki grup içinde kendilerine yer bulmaya çalıştı. MHP kimliklerini masalarında bırakanlar, İYİ Parti kimliklerini daha çok içine sindirmiş delegeler doğal olarak.
Yine de tam bir İYİ Parti kimliği, İYİ Parti kişiliği, kültürü partiye hâkim değil. Daha önce herhangi bir parti ile ilgisi olmayıp ilk defa İYİ Parti üyeliği alanlar İYİ Partili olma bilincini daha çok taşıyor ancak, biraz işin içine girince şaşırıp kendini geri çekiyor.
MHP geçmişi olan delegelerin vizyonu MHP’den kurtulamıyor. “En milliyetçi biziz” inancı ile iktidar olmasak da İç İşleri, Savunma hatta Adalet Bakanlığı bizim idaremizde olsun ülkeyi tehditlerden koruyalım yeter anlayışı içindeler.
Ve sürekli birbirleriyle konuştuklarından kendi oylarının iktidar olabileceğini düşünüyorlar. “CHP bize ayak bağı. CHP olmasa biz %20 oy alırız” diyenler var. İnanamıyorsunuz değil mi? İnanın var. İYİ Parti %20 değil %40 oy potansiyeline ulaşabilir ama şimdi değil, ama sizin kafanızla, sizin vizyonsuzluğunuzla değil.
Meral Akşener, vatandaş nazarında İYİ Partinin en güçlü tek kası. Partisini var gücüyle merkez sağın lideri olmaya, iktidar olmaya çekmeye çalışıyor. Etrafında harika bir çekirdek ekip kuruyor. Ama doğal olarak çok zorlanıyor. Akşener olmasa Bilge Yılmaz, Ümit Özlale, Bahadır Erdem, Yılmaz Durmuş gibi değerlerin partide kalma şansı yok. Delegeler onları asla vekilliğe, bakanlığa taşımaz. Delegeye hâkim olan partililerin ise vatandaş nezdinde bir anlamı yok. Meral Akşener olmasa İYİ Parti’ye kazandırabilecekleri oy %3 seviyesini geçmez diye tahmin ediyorum.