İYİ kalkınma

Abone Ol
Anlaşılıyor ki, iktidar ve birtakım özel sektör kuruluşu eliyle ciddi bir algı operasyonu sürdürülmekte ve alınan bu kararların ekonomi üzerinde yaratacağı maliyetler ise, kamuoyu dikkatlerinden kaçırılmaktadır. Ülke hala 20 Aralık akşamı iktidarın almış olduğu tedbirleri konuşmakta, ne olduğunu anlamaya çalışmakta. Benim gördüğüm kadarıyla, ekonomi bürokrasinde bile ciddi bir kafa karışıklığı hâkim. Zira uygulamanın yasal altyapısının ve kaynağının bile tam olarak düşünülmediği ve bu nedenle uygulamaya başlamanın daha bir süre alacağı anlaşılmakta. Bu haliyle alınan tedbirlerin siyasi bir hamle olduğu çok net bir şekilde görülmektedir. Kurlardaki devasa artışları bir çırpıda önleyip, şimdilik kontrol altına alınması kamuoyunda hararetli konuşmalara ve değerlendirmelere vesile oluyor.  İnanılmaz gibi görünse de, iktidar destekçilerinin sevinci ya davul-zurna eşliğinde halay çekerek, ya da bir kasapta dolarları kıyarak kamuoyunun gözüne sokuluyor. Anlaşılan iktidar da bunu bir “zafer” olarak görüyor ki, elde ettiği “başarının” rehavetiyle, biraz da özensiz bir şekilde yaptığı açıklamalarla, muhalefete karşı kaybettiği cepheyi tekrar kazanmanın zevkini çıkarıyor. Sayın Ekonomi Bakanı ve bürokratlar (ve hatta bu operasyonda yer alan özel banka yöneticileri) yetkin bir “borsa simsarının” edasıyla, bu başarının nasıl elde edildiğini kamuoyuna açıklamaya çalışıyorlar; ancak yaptıkları açıklamalarda cevap verilmeyen sorular bırakarak.  Buradan da anlaşılıyor ki, iktidar ve birtakım özel sektör kuruluşu eliyle ciddi bir algı operasyonu sürdürülmekte ve alınan bu kararların ekonomi üzerinde yaratacağı maliyetler ise, kamuoyu dikkatlerinden kaçırılmaktadır. Arzu edilen hedeflere ulaşılıp ulaşılmadığını bilemem. Ben veya başka birinin de bilmesine imkân yok zaten. Zira son yıllarda bu ve benzeri tedbirler yeteri kadar şeffaf ve katılımcı bir şekilde alınmıyor ülkemizde. Sanırım bu tedbirle amaçlananın ne olduğu, sadece kararı alan kişi tarafından bilinmekte. Ama sonuçlarının neler olabileceğini, iktisadi sağduyu ile anlayabilmemiz mümkün. Bu da zaten kamuoyunda sıkça tartışılan bir konu son zamanlarda. Şu ana kadar elimizdeki tek “başarı” göstergesi kur seviyesinde yaşanan gerileme.  Ancak anlıyoruz ki bu gerileme, daha önceki Ekonomi Bakanı Sayın Berat Albayrak döneminde 128 milyar dolar harcanarak yapıldığı gibi, şimdi de ciddi miktarda rezerv satışı ile gerçekleşmiş. Yetkililer bu operasyonun ekonomiye neye mal olduğunu ısrarla açıklamıyorlar ki, yaratılan kısa dönem illüzyonunun sihri bozulmasın. Şimdi asıl sorulması gereken temel sorulara gelelim. Allah aşkına bu müdahaleler ve alınan tedbirler ülkemizin hangi temel problemine çare olacak? Enflasyona mı? İşsizliğe mi? Yetkililer bu operasyonun ekonomiye neye mal olduğunu ısrarla açıklamıyorlar ki, yaratılan kısa dönem illüzyonunun sihri bozulmasın. Yoksa son yıllarda ciddi bir yükseliş eğilimine girmiş olan “yoksulluk” ve “bozulan gelir dağılımına” mı? Elbette hiç birine… Zira alınan bu tedbirler, bahsettiğimiz tüm bu sorunları daha da kötüleştirmeye aday.  Burası kesin! Bugün kurların o yüksek seviyelere neden geldiğini sorgulamayanlar (sorgulayamayan), kurdaki düşüşü kutlarken, yarın bunun kendisine işsizlik ve yoksulluk olarak yansıyacağından habersiz. İşte tam böyle bir ortamda İYİ Parti, ülke ekonomisinin bu temel problemlerine kamuoyunun dikkatini çekmek için bir kongre düzenledi.  Elbette böyle bir toplantıya hazırlanmak çok uzun zaman çalışmayı gerektirmesine rağmen, tam da iktidarın yapmış olduğu bu hamlenin ardından düzenlenmesiyle son derecede manidar bir durum yarattı. Muhtemelen bazıları bunu, iktidarın kamuoyunda yaratmaya çalıştığı olumlu havayı dengelemeye yarayan siyasi bir hamle olarak yorumlayıp, toplantının içeriğini kamuoyunun dikkatlerinden kaçırmayı amaçlayabilir. Bu mümkün… İşte tam böyle bir ortamda İYİ Parti, ülke ekonomisinin bu temel problemlerine kamuoyunun dikkatini çekmek için bir kongre düzenledi. Ancak kamuoyu bu konuda karar vermeden önce, toplantıyı organize eden, çok değerli bilim insanı ve İYİ Parti Kalkınma Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ümit Özlale’nin bu toplantının içeriğini oluşturmak için iki yılı aşkın bir süre tüm ülkeyi dolaşıp, konunun muhatabı olan insanlarla bire bir görüştüğünü bilinmesi gerekir. Toplantıda ele alınan yoksulluk, işsizlik ve kapsayıcılık gibi konuların, daha önce dar kapsamlı düzenlenen birçok toplantıda ele alındığı, farklı toplumsal gruplar nezdinde tartışılarak, çözüm önerilerinin tespit edildiği kamuoyu tarafından bilinmeli. Prof.Dr. Ümit Özlale ve arkadaşları sadece sorunları tespit etmekle kalmayıp, aynı zamanda İYİ Parti olarak bu sorunların giderilmesine yönelik uygulayacak politika önerilerini oluşturmuşlar bile. Önerilen bu çözümlerin gerçekleştirilmesi ciddi ve kararlı çalışmaya ihtiyaç duyan, mikro ölçekli saha araştırmalarına dayanması bile, başlı başına samimi bir gayretin ve ciddiyetin göstergesi kanımca. Benim gibi uzun zamandır gelir dağılımı ve yoksulluk üzerine çalışmalar yapanlar bakımından da bu toplantının küçümseyemeyeceğimiz bir önemi daha var.
Kongrede önerilen bu çözümlerin gerçekleştirilmesi ciddi ve kararlı çalışmaya ihtiyaç duyan, mikro ölçekli saha araştırmalarına dayanması bile, başlı başına samimi bir gayretin ve ciddiyetin göstergesi kanımca.
Politikacılar genellikle bu konuları siyasi maada hamaset yapmanın bir aracı olarak görürler.  Bu sorunların hallolması için ciddi politika önerilerinde bulunmaktan da kaçarlar. Doğrusu, yoksulluk ve gelir dağılımı gibi, Türkiye ekonomisinde etkisi her geçen gün artan sorunları, bu kapsamda ve böyle bir kongre düzenleyerek ele almak, siyasi bir parti için bir ilk olma özelliği taşıyor. İYİ Parti’nin bu sorunların çözümünde ne kadar samimi olduğunu anlamak için konuyu ele alış şekline bakmak lazım. Öncelikle siyasi görüşlerine bakmaksızın, toplumun her kesiminden uzmanlarla diyalog içine girildiği katılımcılardan anlaşılmakta.  Bu itibarla, son yıllarda ekonomik ve sosyal politika konularında muhalefetin yaptığı birçok öneriyi iktidarın kendisine mal ettiği düşünüldüğünde, İYİ Parti’nin bu çabalarının da ülkemizin lehine sonuçlar doğurma ihtimalinin olduğu kabul edilebilir.
Son yıllarda ekonomik ve sosyal politika konularında muhalefetin yaptığı birçok öneriyi iktidar kendisine mal ettiğine göre, İYİ Parti’nin bu çabalarının da ülkemizin lehine sonuçlar doğurma ihtimalinin olduğu kabul edilebilir.
Hatta çok uzun bir zamandır, muhalefetin birlik içinde ortaya çıkıp, bir konu hakkındaki görüşlerini kamuoyu ile paylaşmaları gerektiğini savunanlar açısından da, bu toplantı bir ilki oluşturdu.  CHP’li Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlarının, bir parti aidiyetliğine bağlı kalmadan, son derecede samimi bir şekilde kendi görüş ve uygulamalarını anlatarak toplantıya katkı vermeleri son derecede yerinde olmuştur.  Dahası bu tip toplantılarda görmeye alışık olmadığımız bir şekilde,  toplantıya destek veren ve katılanların, belki de büyük bölümünün partili olmadığı da dikkatlerden kaçırılmamalı.  Başka siyasi görüşlere angaje bir çok insanın bir araya gelerek, bu konularda benzer düşünceleri paylaşıyor olması da bir diğer dikkat çeken husustu. Darısı diğer siyasi partilerin de başına…