Loading...
Demirtaş’ın T24 için kalem aldığı son yazısında, kendilerine batırmak için kaldırdığı iğneyi elinden alıp, gereğini yapmak Akşener’e düşmekte. 2016’da çıktığı asil ve cesur yolculuk ona bu sorumluluğu yüklüyor.Selahattin Demirtaş’ın T24 için kaleme aldığı son yazısında, kendilerine batırmak için kaldırdığı iğneyi elinden alıp, gereğini yapmak Meral Akşener’e düşmekte. 2016’da çıktığı asil ve cesur yolculuk ona bu sorumluluğu yüklüyor. Ne diyordu Demirtaş, “Eğer diğer muhalefetten Kürt açılımı bekliyorsak biz de HDP olarak Türkiye açılımı yapmak zorundayız. Mağdur kimliğimizin bizi ezilmişlik veya öfke psikolojisine sokmasına izin vermeden, özgüvenle tüm Türkiye'yi kucaklamak zorundayız”. Demirtaş haklı. Daha da önemlisi Türkiye’nin demokrasiye dönüşmesi, hukuka kavuşması ve refaha ermesi için elini değil gövdesini taşın altına koyuyor. Peki, Akşener ne yapacak? Ankara’nın prangalarını kırıp, ezberlerini bozabilecek mi? Kendisi de defaatle “Bu topraklarda farklı kesimler arasına duvarlar örüldüğünü” söylemiştir ki doğrudur. Yıkabilecek mi o duvarları? Onları tuğla tuğla örenlerin dilini aşabilecek, içine doğduğu dünyanın kabuğunu kırabilecek ve ahir zamanın Tomris Hatun’u olabilecek mi? “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” öğüdüyle inşa edilen devlet geleneğimizden bahsediyor Meral Abla’m. O geleneğin asırlar önce yerle yeksan edildiğini en iyi bilen insanlardan birisi kendisi. O halde harekete geçmek için neyi bekliyor? Bu zulmün bağrında yatan ve işlenmeyi bekleyen bir cevher var. Akşener olmadan, Türk milliyetçileri harekete geçmeden Cumhuriyet’in demokrasi ile taçlanması mümkün değil. Geçen hafta da Yeni Yaşam gazetesi için bir yazı kaleme aldı Demirtaş ki o da en az t24’de ki kadar önemli. Demirtaş bu iki yazısında içeriye olduğu kadar dışarıya, yani bizlere de sesleniyor. (https://yeniyasamgazetesi3.com/yeni-cozum-sureci/) HDP ile Demirtaş’ı ayrıştırmaya çalışan yeni nesil “solcu veya sosyal demokrat” kimi arkadaşlar ve Öcalan ile Demirtaş’ı çatıştırmaya çalışan kimi milliyetçi kardeşler, bırakın artık bu ergen ve ezber demagojileri. Bu söylemlerin tek kazananı mevcut rejim olacaktır. Her birimiz, öncelikle kendi arka bahçemizi temizlemekle işe başlamalı, kendi yarattığımız canavarla yüzleşmeliyiz. Ucuz siyasi manevralar veya kişisel ikbal kaygıları milleti bu cendereden çıkarmaya kâfi değil. Kendi putumuzu inşa etmeyi bırakalım, tüm putları yıkmaya azmedelim. Türkiye büyük bir yol ayrımına doğru dörtnala koşuyor. Günebakanın güneşe dönmesi gibi bu millet de dönmüş yüzünü Akşener’e bakıyor. Akşener ne yapacak? Mağrur kimliğimizin yarattığı kibre, parçalanma paranoyasının beslediği korkulara esir düşmemize göz mü yumacak, yoksa ataleti parçalayarak makus talihimize dur mu diyecek? Partisini idare mi edecek yoksa Türk milliyetçilerine ve Türkiye’ye liderlik mi yapacak? Türkiye’nin geleceği Meral Abla’nın bu sorulara vereceği cevaplara göre şekillenecek. Türkiye adalete, eşitliğe ve refaha hasret. Önümüzde bunları gerçekleştirebilecek tarihi bir fırsat duruyor. Nefesini ve emeğini barış ve kardeşliğin inşası için sarf etmeye hazır olanlar Edirne-Küplüce arasındaki İstiklal Yolu’nu takip etsinler yeter. Hiç şüpheleri olmasın bunu yaptıklarında, bu millet tıpkı yüz yıl önce olduğu gibi bugün de gereğini yapacak ve zalimlere okkalı bir cevap verecektir. Oğuz er ya da geç düştüğü yerden kalkacaktır.