Israr çocuk işçiliği mücadelesinde yoksulluk
ILO raporuna göre, dünyada 160 milyon çocuk işçi var. İlköğretimden başlayıp yüksek öğretime kadar bütün eğitim öğretim süreci ücretsiz bir şekilde devlet tarafından karşılanmalı. Bana kalırsa bunun dışında geliştirilecek önlemler ancak çocuk işçi sayısını azaltmaya yarar.
Çocuk işçiliğini ikiye ayırmak gerekirse sürekli çalışmak zorunda kalan çocukların zaten eğitime ulaşma şansı hiç yok. Belirli süreli çalışan çocuklar ise daha çok tarım sektöründe ebeveynleriyle birlikte çalışıp iş bittiğinde memleketlerine dönüp sonrasında okula başlıyorlar. Tabii eğitime ulaşmak için gerekli araç gereçlere ailenin ekonomik durumu elverişliyse mümkün oluyor. Devlet okullarında okul aile birliği adı altında çocuklarını okula kaydettirmek isteyen velilerden alınan kayıt ücreti, kırtasiye malzemeleri, okul kıyafeti, servis gibi birçok başlıkta gerekli olan paraya sahip değilseniz çocuğunuzu okula gönderemiyorsunuz.
Çocuk işçiliği başlığında yazdığımda bu sorunun ana nedeninin sıkılmadan yoksulluk olduğunun altını çiziyorum. Çünkü çocuklar ailelerinin tercihinden dolayı değil, zorunda kaldıkları için çalışıyor. 10 milyona yaklaşan işsizlik, milyonlarca işçinin ise devletin belirlediği yoksulluk ücretinin altında bir maaş ile çalışıyor olması aile fertlerinin her birisinin çalışarak hanenin zorunlu ihtiyaçlarına katkı koymaya mecbur bırakıyor. ”Birleşmiş Milletler (BM) tarafından yayımlanan rapora göre, Covid-19 pandemisi, açlıkla karşı karşıya kalan kişi sayısının yüzde 18 oranında artmasına neden oldu. Gıdaya erişimin giderek zorlaştığı 2020 yılında açlık sorunu yaşayan insanların sayısı 811 milyona yükseldi.” Bu örnek diğer ülkeler için de geçerli. Uluslar arası Çalışma Örgütü (ILO) Haziran ayında yayınladığı raporunda dünyadaki çocuk işçi sayısının 160 milyonu bulduğunu açıkladı. Çocuk işçiliğinde ikinci önemli neden ise patronların çocukları üretimde ucuz işgücü olarak görüp onları çalıştırmak istemelerinden kaynaklanıyor. Patronlar için çocuk işçilerin ikinci avantajlı yanı ise kolay yönetiliyor olmalarıdır. Yetişkin işçilerin ücret ve çalışma koşullarına geliştirebildikleri tepkiler karşısında çocukların tamamen itaatkâr olmaları patronların her dönem iktidarlardan çocuk işçiliğini talep etmelerine neden oluyor. Hükümetler de bu durum karşısında çocuk işçiliğiyle mücadelede daha çok kontrol temelli tedbirler geliştirmeyi tercih ediyor.
İşsizliğin tamamen ortadan kalkması gerekiyor. Kar odaklı üretimden toplumsal çıkarları gözeten üretim modeline geçilmeli. Ücretlerin insanların temel ihtiyaçlarıyla birlikte sosyal kültürel gelişimlerini sağlayabilecekleri düzeyde olması sağlanmalı. İlköğretimden başlayıp yüksek öğretime kadar bütün eğitim öğretim süreci ücretsiz bir şekilde devlet tarafından karşılanmalıdır. Bana kalırsa bunların dışındaki geliştirilecek önlemler ancak çocuk işçi sayısını azaltmaya yarar.