Loading...
Genelkurmay Başkanı olması beklenen Zamir’in raporuna göre, İran Suriye’de önemli bir askeri alt yapı oluşturdu ve İran için daha ciddi bir tehdit haline geldi. İsrail’in çözümü suikast eylemlerini ve bölgesel işbirliklerini artırmak…Zamir, İran’ın Suriye’deki oyunda son derece hırslı olduğunu bize gösteren önemli bir bilgi vermiş. Buna göre, İran, Suriye’de önemli bir askeri altyapı oluşturmuş durumda ve bölgeye konuşlandırdığı füze ve insansız hava araçlarıyla İsrail için doğrudan bir tehdit oluşturabilir. Bilindiği gibi İran kendisi doğrudan müdahale etmiyor ama desteklediği taşeron örgütlerle bu zamana kadar birçok terör eylemi gerçekleştirdi. Zamir’in buna çözüm önerisi iki boyutlu. Birincisi, İran’ın yapabileceği saldırıları engelleyebilmek için daha evvel davranılması ve önde gelen İranlı askeri yetkililere karşı daha fazla sayıda suikast düzenlenmesi. Burada, ABD tarafından Bağdat’ta öldürülen Kasım Süleymani örneğini veriyor. Ayrıca İran’a ait uzun menzilli füzelerin, insansız hava araçlarının ve üslerin vurulmasını ve yok edilmesini de tavsiye ediyor. Öte yandan, tabii bu iş suikastle ve silahlı mücadeleyle bitecek gibi gözükmüyor. Bunun bir de siyasal ayağı var. Bunun için ABD, İsrail, Körfez ülkeleri, Mısır, Ürdün, Katar, Umman, Sudan ve Fas’ın işbirliğinin kuvvetlendirilmesi gerekiyor. İran’ın tüm bu ülkeler için bölgesel bir tehdit olduğunu vurgulayan Zamir burada bir “Sünni-İsrail cephesi”nden bahsediyor ki bizim açımızdan çok önemli olduğunu düşünüyorum. TÜRKİYE NE YAPACAK? Yakın zamanda İsrail ordusunun başına geçecek olan ismin yaptığı bu açıklamalar dikkate değer. Bu uyarılar aslında Türkiye’yi de ilgilendiriyor. Özellikle cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 19 Temmuz’da Tahran’a günübirlik bir gezi yapacağı açıklandı. Suriye’de eli kuvvetlenen bir İran’ın Türkiye’nin çıkarlarına uygun olmadığı ortada. Türkiye’nin Suriye stratejisinde İran faktörünü görmezden gelmemesi gerekiyor. Hükümet, YPG’ye yönelik büyük çapta bir operasyon hazırlığında. Ancak pazar günü yaptığı açıklamada İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, Türkiye’nin Suriye’ye yönelik yapacağı herhangi bir askeri müdahalenin bölgeyi istikrarsızlaştıracağını belirtti ve ülkesinin Suriye’nin kuzeyine yapılacak herhangi bir askeri operasyona karşı olduğunu yineledi. Ayrıca Tahran’ın Şam ve Ankara arasındaki “yanlış anlaşılmaların” düzeltilmesi konusunda arabuluculuk için hazır olduğunu da bildirdi. Fakat 27 Haziran’da ülkemize yaptığı ziyarette, farklı bir söylemle karşılaştık. Mevlüt Çavuşoğlu ile birlikte düzenledikleri basın toplantısında Türkiye’nin Suriye’ye yönelik askeri bir operasyona gereksinimini anladıklarını belirtti. Resmi kanallardan yapılan açıklamalara bakarsak, Suriye’nin yanı sıra, cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ziyareti esnasında enerji konusunu ve Ukrayna krizini de gündeme getireceği söyleniyor. Umalım ki görüşmeler ülkemiz için faydalı olsun. Ancak Orta Doğu’da önemli bir mevki elde etmek istiyorsak, bölgeyi istikrarsızlaştıran İran’la ilişkileri lehimize götürürken, İsrail ve ABD’nin konumunu da göz önünde bulundurmak gerekiyor. Çünkü bu aslında bölge ülkeleriyle oluşturulmaya çalışılan ortaklığa da dâhil olabilmek demek. Türkiye’nin yeni askeri operasyonlarla değil, diplomasi yoluyla bölgesel sorunları aşabilmesi yine bizim çıkarımıza olacaktır. Ama başka çözüm bulunamazsa, askeri operasyon da kaçınılmaz bir seçenek olarak masada duruyor. Benzer şekilde, İsrail, İran’a kılıç çekti ama bunun uzun vadeli ve derinden götürülecek bir mücadele olacağını düşünüyorum. Türkiye de mutlaka terörle mücadelede İsrail’in yanında olmalı. Bölgedeki terör odaklarının temizlenmesi İran’ın bastırılmasından geçiyor. Yine de olumsuz bakmamak gerektiğini düşünüyorum; hükümetin ülkenin genel eğilimlerini koruyup fabrika ayarlarımıza uygun davranması durumunda hiçbir sorun olmayacaktır. Herkese iyi bayramlar.