TBB olağanüstü encümen toplantısı için bugün Ankara'ya gelen İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) ve Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) başkanı Ekrem İmamoğlu, kayyım atamaları gündemini değerlendirmek üzere siyasi parti liderlerinden randevu aldı.

Bu kapsamda bugün sırasıyla; Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Saadet Partisi Temel Karamollaoğlu ve Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ile görüşecek olan İmamoğlu, ilk olarak CHP Genel Başkanı Özel ile bir araya geldi.

İmamoğlu'na, TBB encümen üyeleri; Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, Edirne Belediye Başkanı Filiz Gencan Akın, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Serra Bucak eşlik etti. 

Görüşmede ayrıca CHP Grup Başkanvekilleri Ali Mahir Başarır ile Murat Emir de bulundu. Yaklaşık 40 dakika süren görüşmenin ardından İmamoğu, gazetecilerin sorularını yanıtladı. 

'Ülkemizde pek çok sorunun temelini oluşturduğunu dile getirdik'

Ekrem İmamoğlu, Özel ile görüşmesine ilişkin şunları söyledi:

* Genel Başkanımızla bugün encümen toplantımızda aldığımız temel prensip kararını paylaşmak üzere randevumuzun ilkini gerçekleştirdik. Özgür Özel ile özellikle kayyum uygulamalarının demokrasi adına çok utanç verici olduğunu milletimizi, memleketimizi itibarsızlaştıran hatta uygulamaların ülkemizde pek çok sorunun temelini oluşturduğunu dile getirdik.

* Bunun çözümünün Meclis'te olabileceğini, partilerle de bu konuda görüşme yapabileceğimizi ve bu hususta TBB olarak bir önerimizin de olduğunu bunu da kendileriyle paylaşmak istediğimizi dile getirdik. Kendileri de grup başkanvekillerimizi görevlendirdi. Onlarla irtibat halinde TBB olarak kendilerine ileteceğiz onlar da Meclis'te takipçisi olacaklarını ilettiler.

Ardından Uysal'la görüştü

İmamoğlu ardından Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Gültekin Uysal ile görüştü

Devlet Bahçeli: Kudüs'ün fethi yakındır Devlet Bahçeli: Kudüs'ün fethi yakındır

imamoğlu sosyal medya hesabından Uysal ile görüşmeye yönelik "Türkiye'deki bütün yerel yönetimleri temsil eden kurum olarak, ısrarla herkese, yapılan kayyum hukuksuzluğunu anlatacağız. Demokrat Parti Genel Başkanı Sayın Gültekin Uysal ile görüştük ve bu hukuksuzluğun sıradanlaştırılmaması için önerilerimizi paylaştık" dedi. 

Gültekin Uysal şunları kaydetti:

* 6 Mayıs 2019 tarihinde aslında bugünlere niçin geldiğimizin en önemli başlangıcıydı. Deyim yerindeyse tilkinin 40 hesabı var, 40'da kümes üzerine derler. Meselenin hukuki boyutunun ne olup olmadığını orta düzeyde siyaset yapanlar olarak hepimiz idraki içerisindeyiz. Türkiye operasyonlar dönemi içerisindedir. Hukuk ambalajlı siyasetin dizayn edildiği önümüzdeki süreçte söyleyecek sözü kalmamış, iddialarıyla sınanmış, son yerel seçimlerle beraber milletimizin büyük çoğunluğundan bu iktidarın siyasetinin iflas ettiğini teyit etmiştir.

'Bu uygulamaları hiçbir şekilde kabul etmiyoruz'

* Bugün geldiğimiz noktada kayyum meselesi, antidemokratik bir rejimin ortaya çıkardığı tezahürleridir. Demokrasi dışı rejimlerde yasakların hepsi yazılı değildir. Bugün Türkiye'de uyguladıkları da hukuk eliyle, devlet aparatını ele geçirmiş olmaları hususiyetiyle bir parti devletinin yansımasıdır. Bir kişinin yürütmeyi, yargıyı, yasamayı kontrol ettiği ve keyfileştiği bir düzeni müsaade ettikleri kadar hakka, hukuka rıza göstermeyeceğimizi her fırsatta ifade ediyoruz. Erdoğan rejiminin yansımalarıdır. Biz o noktada Demokrat Parti olarak ölçümüz her zaman demokrasiden, hukuktan yanadır. Bu uygulamaları hiçbir şekilde kabul etmiyoruz.

* Bunun daha başlangıç olduğunun kanaatindeyim. Demokratik alanı tamamen kapatarak, müsaade ettikleri kadar demokrasiye razı olmamızı bekliyorlar. Belediye başkanıyla beraber belediye meclislerinin de görevden alınmış olması bu uygulamanın arkasındaki niyeti, bununla beraber önümüzdeki süreci dizayn etmek bir takım mayınları toplumsal geçiş alanına döşemek maksadı budur. Hukuki değil siyasidir. Dün sayın Bakırhan'ın ifade ettiklerinin bir kısmına hiçbir şekilde katılmıyoruz ve reddediyoruz. Biz burada hukuku, demokrasiyi, korkusuzca yaşama hürriyetimizi teminat altına alıncaya bu mücadeleyi vereceğiz.

İmamoğlu ve Uysal'ın açıklamalarının ardından görüşme basına kapalı olarak sürdü. İmamoğlu, daha sonra DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ile görüşmek üzere Demokrat Parti'den ayrıldı.

İmamoğlu, Demokrat Parti ziyaretinin ardından DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ı partisinin genel merkezinde ziyaret etti. Yaklaşık 50 dakika süren görüşmeye DEVA PArtrisi Genel Başkanı Halil İbrahim Çanakçı’da katıldı. Görüşmenin ardından açıklama yapıldı.

'Son gelişmeler seçilmiş olma meşruiyetinin kalbine hançer saplıyor'

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan şunları kaydetti:

* Bugün TTB heyeti ile misafir ettik. Ülkemiz zor dönemlerden geçiyor. 2017-2018’den bu yana sorunlar sadece büyüyor. Yeni sorunlar ekleniyor. Biz prensip olarak ülkenin sorunların çözümü meşru demokratik zeminde çözüm aramalıyız. Demokrasi de kalitenin son derece düşmüş olduğu ülkeler var. Seçilmiş makamda olan herkes onu seçenlerin iradesini temsil eder. Tam da bu ilkelerden hareketle özellikle son dönemde yaşamış olduğumuz gelişmeler seçilmiş olma meşruiyetinin kalbine hançer saplıyor. Demokrasi çözüm olmazsa sandığın seçimin sağlam tablo bozulursa milli birliğimizin ve beraberliğimiz de zarar görür.

* Aynı zaman da terör örgütleri için de elverişli bir ortam oluşturur. Kayyuma ilişkin ilkesel bir duruşumuz var. Seçilmiş bir başkan eğer görevden alınacaksa bağımsız ve tarafsız bir yargıyla olmalıdır. Bununla ilgili çözümü daha önce ortaya koyduk. Yeni gelecek başkan da belediye meclisinden seçilmelidir. Anayasada bazı dokunuşlar gerekiyor. Çözüm arıyorsak adres TBMM’dir. Sistem çözümüne kavuşturmamız gerekiyor. Ondan sonra da o sistemin takipçisi olmak gerekiyor. Bütün sıkıntıları biliyoruz. Ama hak mücadelesinin zemininin haklı meşrutiyet zemininde yapılmalı.

Davutoğlu: Türkiye’de bugün bir demokrasi, hukuk, yönetim kriziyle karşıyayız'

İmamoğlu ardından, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ile Gelecek Partisi Genel Merkezi’nde bir araya geldi. Davutoğlu şunları söyledi:

* Merkezi yönetimler ve yerel yönetimlerde ayrı partilerden bile olsa ortak bir ülke ve şehir yönetildiği bilinciyle devlet ve şehir yönetilir. Merkezi yönetim, yerel yönetimlerin tercihlerini göz ardı edip, ‘ben bildiğimi okurum, kuralı ben koyarım’ derse şehirlerde meşruiyet tartışılır. Yerel yönetim de ben burada kendime has bir hukuk alanı oluşturdum. İstediğimi yaparım’ derse ülkede hukuk düzeni kalmaz. Bugünkü yönetim krizinin sebeplerinden bir tanesi, iktidarın kamuoyuna verdiği mesajlardaki çelişkidir.

* Kafanız mı karışık yoksa birbirinizle mi bilek güreşi yapıyorsunuz. Bir taraftan kamuoyunun son derece hassas olduğu bir konuda terör başını Meclis’te konuşturmaya kadar gidecek bir açıklama yapacaksınız ve burada kamuoyunun tepkisini de gerektiğinde gözardı edeceksiniz. Diğer taraftan da altı ay öncesinde yapılan bir seçimde, seçilen belediye başkanlarıyla ilgili otoriter bir tasarrufta bulunacaksınız. Bu ikisi bir arada olmaz. Ayrı ayrı olur da demiyoruz. Olması gereken, Türkiye’de bugün bir demokrasi, hukuk, yönetim kriziyle karşıyayız.

* Bunun çözümü, herkesin demokrasiye saygı duymasıdır. Herkesin hukuk düzenine boyun eğmesidir. Hiç kimse hukukun üstünde değildir. Hiçbir belediye başkanı ‘şehri istediğim gibi yönetirim’ deme hakkına sahip olmadığı gibi, hiçbir merkezi yönetim yetkilisi de ‘ben istediğim belediye başkanını sabahtan görevden alırım. Bunun da hukuki sürecine bakmam, görevden alırım’ deme hakkına sahip değil. Kendinize tanıdığınız özgürlüğü, rakibinize tanımıyorsanız demokrasi yoktur.

Dervişoğlu: Keyfi uygulamalar siyasi krize neden oldu

İmamoğlu ardından İYİ Parti Genel Başkanı Müsavvat Dervişoğlu'nu ziyaret etti.

Müsavvat Dervişoğlu ise şu açıklamayı yaptı:

* Kayyum meselesiyle alakalı olarak şimdi yeni bir isim buldular ‘geçici olarak görevden uzaklaştırma’ diye. Demokratik hak ve hukukun sınırında kalarak ele alınması icap ettiği hususunu da sürekli dile getirdik. Konuyla ilgili bu zamana kadar yapılan uygulamaların özellikle keyfi uygulamaların siyasi krize neden olduğu da kamuoyunun malumudur.

* Hukuk içinde kalınarak sorunlara çözüm aranması lazımdır. Arayış hukuktur, adalettir ve kamil anlamda yaşama geçirilmesidir. Vatandaşın hem seçme hem de seçilme hakkına zarar verecek uygulamalardan kaçmayı da bu ülkeyi yönetenlere de mecbur kılıyor. Maalesef bu haktan yararlanmasının da önünü kesebilecek birtakım idari uygulamalara başvuruluyor. Bunun demokrasi açısından kabul edilebilecek bir yanı yoktur.

* Belediye meclisinin içinden bir belediye başkanı seçilerek çözülebilir. Kanunun eksiklikleri var. TBMM çaba göstermeli. İYİ Parti’nin kuruluş felsefedir zaten. Biz bu arayışa hazırız. İYİ Parti olarak katkı sağlayacağınızdan kamuoyu ve Türkiye Belediyeler Birliği emin olsun. Kapsamlı değerlendirmelerde bulunduk.

* Siyaseti tıkanmış gibi göstermek başkalarına istifade alanı yaratıyor gibi görünüyor ki özellikle böyle durumlarda toplumsal gerginliğe sebep olabilecek açıklamalardan kaçınılmalıdır. Konuyla ilgili siyaset alanında hem de TBMM’de yerine getireceğimizden şüpheniz olmasın.

Görüşmeye İYİ Parti Genel Başkan Yardımcıları Şükrü Kuleyin, Enver Yılmaz ve Nevşehir Belediye Başkanı Rasim Arı katıldı.

Karamollaoğlu: Bölgesel, dar alanda yapılan bir seçim

İmamoğlu ardından Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu'nu ziyaret etti.

Karamollaoğlu ise şunları söyledi:

* Bu ziyaret son zamanlarda iktidarın biraz fütursuzca aldığı kararların yanlışlığı kamuoyuyla paylaşmak maksadını güdüyor. Aslında belediyeler demokrasilerde çok önemli yer meşgul eder. Mahalli idareler, kendi il,ilçe sınırları içerisinde tercih ettikleri bir kişiyi ve heyeti o ilçenin, ilin problemlerini çözmek üzere görevlendirirler. Dışarıdan bir müdahale buraya, demokrasiye müdahaledir aslında. Çünkü Türkiye çapında yapılan bir seçim değil, bölgesel, dar alanda yapılan bir seçim. Orada seçilenler de yine bir parti adına seçime girip kazanıyorlar.

* Başka bir partinin hukukunu alenen çiğneyerek, ne belediye meclisine ne de oradaki seçmene itibar etmeden karar alınıyor. Belediye başkanları suç işlemez mi? Elbette işleyebilir ama bu suç mahkemeler nezdinde tescil edilmediği müddetçe iktidar tarafından dikkate alınacak bir husus kesinlikle olamaz.

'Demokrasinin tabanına bomba koymaktan farksız'

* Üzüldüğüm nokta şu. Sayın Bahçeli’nin bir çıkışı oldu. Herkes şok oldu o çıkışla. Hiç düşünmediğimiz kadar ileri giden bir çıkış. Ne için? Türkiye’de iç çekişmeler son bulsun. Eskiden mahkum olan bir kişi bile getirilip Meclis’te bir partinin grubunda konuşturulabilsin. Bu kadar ileri giden bir teklif. Şimdi bıraktık bu kadar geniş çerçeveli bir dayanışmayı, bir ilçede, bir ilde seçilmiş, seçilmesine engel olmayan bir hususun da olduğu teyit edilmiş. Çünkü seçilmesine bir mani olsa zaten aday bile olamaz. Aday olduktan ve seçildikten kısa bir süre sonra rakip bir parti iktidar imkanlarını kullanarak, mahkemeye gitme imkanı bile yok.

* Hukuki bir imkan bile tanınmadan bir belediye başkanını görevden alacak ve onun yerine doğrudan doğruya kendisinin tercih edeceği partizan bir anlayışla, bir kişiyi tayin edecek. Muhterem arkadaşlarım, bu genel manada demokrasinin tabanına bir bomba koymaktan farksız ama Türkiye’nin içinde bulunduğu ve son zamanlarda gündeme getirilen bir takım bölgesel problemleri çözme yerine, tahrik eden bir yaklaşım. Bunu anlamak, kabul etmek mümkün değil. Bunun Türkiye’ye, bölgeye faydasının olması, yaşadığımız problemleri çözmesi mümkün değil muhterem kardeşlerim. Bunu görmekten aciz mi bugünkü iktidar.

'Yanlıştan vazgeçmek erdemliliktir'

* Hakikaten çok üzülüyorum ülkem için. Bu söylediklerimden daha fazlasını dile getirmeye ihtiyacım var diye düşünüyorum. Ama sözü uzatmaya da gerek yok. Alınan kararlar belli. Tamamen partizanca bir yaklaşım. Ülkem adına üzülüyorum. Bugünkü iatidarın çaresizliğini, çaresizlikten çare üretmeye çalışan bir gayretin içine düşmesini de, bu acziyeti benimsemesini de üzülerek müşahede ediyorum. İnşallah aklı selim galip gelir, bu davranışlarını genişletmezler ve aldıkları yanlış karardan vazgeçerler. Yanlıştan vazgeçmek, erdemliliktir. Böyle bir karar dünyanın hiçbir yerinde demokrasiyle bağdaşmaz.

Kaynak: ANKA